Yatağımda uzanmış günün yorgunluğunu atmaya çalışıyordum . Oldukça yorucu bir gün olmuştu . Tam uykuya dalmak üzere iken kardeşim Zellana'nın sesini duydum . Eliesha ile bir şeyler konuşuyorlardı . Biraz daha dikkatli dinleyince konuştukları şeyin kendi pegasusları olduğunu anladım . '' Pegasus mu ?'' diye yataktan fırladım . Zellana biraz şaşırmıştı . '' Ee şey evet . Bunda tuhaf olan ne var ?'' diye sordu . '' Kampta bir pegasus kulübesi mi var ?'' diye sordum heyecanlı şekilde . Zellana hafifçe gülerek '' Dört kulübe uzakta. Dikkatli bakarsan zaten fark edersin'' dedi . Koşturarak kulübeden dışarı çıktım . Zellana'nın arkamdan '' Şapşal şey insan biraz dikkatli olur '' dediğini ve sonra kahkaha attığını duydum . Bunu ona ödetecektim . Ama zamanı vardı . Öncelikle şu pegasus işini halletmem gerekiyordu . Ahırdan içeri girdim . Tüm pegasusların arasında yavaşça dolanmaya başladım . Aniden bir pegasus dikkatimi çekti . Daha doğrusu gözleri . Nasıl gözlerdi onlar öyle ? Aman Allah'ım bayılacak gibi olmuştum . Biraz daha yaklaşıp incelemeye başladım . Deniz mavisi gözleri beni içine çekiyordu . Biraz daha incelemeye başladım . Tüyleri yumuşacık ve bembeyazdı . Tıpkı bir '' Kar Tanesi '' gibi . Başının üstünü okşadım . Hafifçe kişnedi . Sanırım oda beni sevmişti . Cebimde gece canım çeker diye bir tane küp şeker duruyordu . Çıkartıp pegasusa uzattım . Önce bana sonra şekere baktı . Başta tereddüt etti ama sonra şekeri ustaca bir hamle ile yakalayıp mideye indirdi . Hafifçe gülümsedim . Kulağına eğilip '' Kar Tanesi'' senin adın artık bu diye fısıldadım . Mutluluk ile kişnedi . Bende havalara uçuyordum . Artık benim de bir pegasusum vardı . Hemde herkezin dönüp bir daha bakmak isteyeceği bir pegasus...