Ormana gizli antrenmanlarımı yapmak için gittiğimde,etrafın ne kadar kirli olduğunu gördüm. Heryer miğfer,kılıç ve oklarla doluydu. Etrafı gördükten sonra bayrak kapmaca yarışını hatırladım. Takımımız azınlıkta olmasına rağmen kazanmıştık. Ve kulübemizden Aria haricinde yaralanan olmamıştı. Gerçektende eğlenceliydi. Athena kulübesindekiler planı anlattıktan sonra. Katanamı çekip sağ kanattan ilerlemeye başladım. Belliki karşı takımdakiler sağ kanadı görmezden gelmişlerdiki buda büyük bir sorundu. Koşmaya devam ettim,karşıma teker teker kampçılar çıkmaya başlıyordu. Ayak hareketleriyle kılıçlarından kaçıp kabzamla köprücük kemiklerine vuruyordum. Kısa süre sonra sağ kanattaki kampçı sayısı artmıştı. Acaba bu sefer nereyi boş bıraktılar acaba? iki üçkampıbirden saldırıya geçti. Bir elime katanamı bir elimede ilahi bronzdan olan muştalarımın tekini aldım. Katananın kabzasıyla vücudun sinir noktalarına vururken. Muştaylatda miğfer üstünden rakibi sersemletmek için yumruk atıyordum. Savaşa devam ederken birzafer çığlığı duydum. Karşı takımdakilerde bunu duymuş olacak ki irkilip bayraklarına doğru koştular. E sonuçta sayıyla savaş kazanılmaz,sadece hücuma önem verip belirli yerlerde açıklık yaratmak gerçekten kötü bir stratejiydi.