Uzun bir antrenmandan sonra herkezin dinlenmeye ihtiyacı olur değil mi? Özelliklede bir Nyks çoçuğu olup, sabahları kılıç antrenmanları yapanlar için bu bir şart değil mi? Yaklaşık 5 saat kılıç çalıştıktan sonra, t-shirt mün rengi 10 ton koyulaşmışken antrenmanımı bitirdim ve arenadan dışarı çıktım. Hava yeni yeni kararmaya başlıyordu ve kampçılar ya kulubelerine yada kamp ateşine doğru yöneliyorlardı. Etrafta fazla kampçı olmadığını düşünerek, terden 5 kilo olan t-shirt ümü çıkardım ve yarı çıplak birşekilde yürümeye başladım. Uzaktan ufak ufak müzik sesleri geliyordu. Belliki yemeğide kaçırmıştım. Umarım kardeşlerimden biri insaflı davranıp banada yiyecek bir şey almıştır diye geçirdim içimden ve hafif bir umutla kulubeme doğru yürüdüm. Kulubeme giderken plajı ve orada bulunan gölü gördüm. Sadece görüntüsünden bile suyun buz gibi olduğu belliydi. Sanki ' Sakın o iğrenç terlerinle gölüme girme yoksa buz olup çıkarsın!' diyordu bana. Sonra kendime engel olamayarak buz gibi suyun terli vücudumda bırakacağı hissi düşündüm ve yüzümde çılgın bir gülümseme belirdi. Ve koşmaya başladım,koşarken bir yandanda shortumu çıkartıyordum. Kahkaha atarak plaja girdim ve eşyalarımı kumun üzerine koyup göle doğru koştum ve balıklamabenzeri bir şekilde karnımın üzerine düşerek göle girdim. Buz gibi suyun beni dondurmasına bakmayarak kahkaha atmaya devam ettim. ''Ahh! Bu harika!'' diye bağırdım ve suyun dibine daldım. Çıktığımda etrafıma bakındım ve plajdaki tek melezin ben olmadığımı anladım. Belliki akşamları burayı genellikle romantik anlar yaşamak isteyen çiftler dolduruyordu. Bir beş saniye onlar bana baktı ben onlara.Sonra gülümseyerek ''Ne kadar güzel bir akşam değil mi?'' dedim ve yavaşça suyun dibine daldım.