Mağazaya geldiğimizde Prokrustes bizi karşıladı. Bu bir devdi ve çok misafirperverdi. Bize su yataklarını göstermeye başladı. Birbirinden güzel su yatakları vardı. Hepsi de çok farklıydı. Prokrustes gerçekten çok yaratıcıydı. Bize çocuklara göre olan 3 tane su yatağını gösterdi. Pers bu yataklardan birine uzandı. Bu olmaması gerekiyordu. Çünkü duyduğuma göre Prokrustes, boyu su yatağına kısa gelenleri gerdiriyordu ve inanın bana bu yataklara kim yatsa boyu kısa gelirdi. Dolayısıylada kardeşimin boyuda kısa geldi. Yatağın kenarında ipler çıktı ve Pers'i sardı. İpler o kadar sıkıydı ki kardeşim bu iplerden kurtulmaya bile çalışamıyordu. Bir şeyler yapmalıydım. Prokrustes'a döndüm ve "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" diye bağırdım. Prokrustes, masum bir ifadeyle "Sadece boyunu ayarlıyorum." dedi. Bu duruma daha çok sinirlendim ama bir şey diyemeden kardeşim "El, beni kurtarmayı düşünmüyor musun? Bu ipler beni çekiştiriyor!" diye bağırdı. Ona baktığımda iplerin kardeşimi esnetmeye çalıştığını gördüm. Diyebildiğim tek şey "Ah, Olamaz!" oldu.