Oraya Huzur Bulmak İçin Gitmiştik.

Yine boş zamanlarımda yaptığım gibi kampı geziyordum. Duyduğum dedikodulara göre kampa yeni bir melez gelmişti: Veronica. Hekate kızıymış. Aslında onu kampta birkaç kez görmüştüm ama konuşma ve tanışma fırsatım olmamıştı hiç.
Şu anda Hekate kulübesinin önünde duruyordum. 'Tanışmak için harika bir fırsat' diye geçirdim içimden ve kulübeye yürüdüm. Tam kapıyı çalıyordum ki Veronica kapıyı açtı ve kardeşlerine laf yetiştirmeye çalıştığı için sendeleyip bana çarptı. Şimdi ikimiz de yerdeydik.
Ayağa kalkarken Veronica mahcup bir ifadeyle gülümsedi ve "Afedersin, bugünlerde sakarlığım üstümde de..."
Onun bu halini görünce birden kampa ilk geldiğim günler aklıma geldi. -Gerçi hala yeni sayılırdım ama kampa alışmıştım.- Ne kadar utangaç olduğumu hatırladım ve hemen "Önemi yok, Veronica." dedim şefkat dolu bir sesle. Adını söylediğimi duyunca şaşırdı ve "İsmimi nereden biliyorsun ?" diye sordu. "Arkadaşlar arasında konuşurken duymuştum. Her neyse... Ben Summer, ya da Kate. İstediğini söyleyebilirsin." dedim. "M-memnun oldum, Kate." dedi ve gülümsedi.
Onunla kamp hakkında konuştuktan sonra aklıma bir fikir geldi. Canım biraz rahatlamak, dinlenmek istiyordu. Bunun için ona "Kaplıcalara gitmek ister misin ?" diye sordum. Kararsızlığı karşısında teklifimi hemen reddetmemesi için "Bence gelmelisin, her melezin rahatlamaya ihtiyacı vardır !" diye ekledim ve bana vereceği cevabı heyecanla beklemeye başladım.

Melezlerde Disleksi hastalığı olduğunu biliyordum.Bu hastalığın melezlerin önünü görmesini engellediğini bilmiyordum.Tanımadığım bir melez bana gelip çarpmıştı.Büyük ihtimalle kampa yeni gelmişti ama bundan emin değildim, çünkü Hades çocuğu olduğum için diğer melezlerle kaynaşma konusunda pek de iyi değildim.Hızlıca ayağa kalktım tabi benim gibi bana çarpan melezde. "Özür dilerim!Gerçekten üzgünüm!" gibi bir şey demeye çalıştı ama lafları geveledi.Yanındaki diğer melezide tanımıyordum ama giyim tarzından Lucy'ye benziyordu ve sanırım bir Athena çocuğuydu. "Sorun değil.Sadece biraz daha dikkat et.Sinirli günüme denk gelmiş olsaydın bu kadar yumuşak davranmazdım," dedim ve dostça gülümsedim.İkiside elini uzattı. Önce bana çarpan melez: "Merhaba ben Veronica.Artemis Avcısıyım ve bu kampa geleli çok uzun zaman olmadı." Normal bir durumdu.Bende kampa ilk geldiğimde çok sakardım.Diğer melez: "Merhaba bende Summer Katherine ama sen kısaca Kate diyebilirsin." Kate'in gerçektende uzun bir ismi varmış. "Bende Hector.Siz kısaca Hec diyebilirsiniz.Tanuştığıma memnun oldum," dedim.Umarım babamın Hades olduğunu tahmin edebilmişlerdir.Zaten koyu giyimimden bunu anlamışlardır. "Tanrı ebeveyninin kim olduğunu söylemedin," dedi Veronica. "Ne yani anlayamadın mı?" diye sordum. "Tamam söylüyorum" dedim ama sadece kılıcımı çektim.Gösteriş her zaman hoşuma gitmiştir.İkiside kılıcı görür görmez "Hades" dedi.Doğru bilmiştiler. "Hec biz kalıcalara gidiyoruz istersen sende gelebilirsin." Neden olmasın.Biraz macera yada biraz huzur her zaman iyidir. "Pekala.Hadi gidelim."

"Tanrı ebeveyninin kim olduğunu söylemedin." dedi Nica Hector'a. Hec de şaşkınlıkla "Ne yani anlayamadın mı ?" diye sordu. Ardından da "Tamam söylüyorum." diye ekledi ve kılıcını çekti. Kılıcı gerçekten etkileyiciydi, gözlerim kamaşmıştı. Bu kılıç ancak bir Hades çocuğuna ait olabilirdi. "Hades" dedik Nica ile aynı anda. Daha sonra düşündüm ve onu da kaplıcalara davet etmeye karar verdim ve "Hec biz kaplıcalara gidiyoruz istersen sen de gelebilirsin." dedim. Hec gülümsedi, anlaşılan teklifi beğenmişti. "Pekala. Haydi gidelim." dedi. Kaplıca yolcuları artık üç kişiye çıkmıştı.
Pegasus ahırlarının yanına geldiğimizde herkes kendi pegasusunu aldı ve üstüne bindi. Onlara kaplıcalara gitmek istediğimizi söyledik ve uçmaya başladık. Yan yana uçarken bir yandan da sohbet ediyor, kaplıcaların nasıl bir yer olduğunu hayal ediyorduk. Herkesin hayalleri farklıydı tabii. Ama amaç aynıydı: Huzur bulmak. Biz hayallere dalmışken zaman akıp gitmişti. Adaya varmıştık, pegasuslarımızdan indik ve etrafı incelemeye başladık.
"K.K. Kaplıcaları" tabelasını ilk fark eden Nica oldu ve bize orayı işaret ederek "Sanırım kaplıcalara vardık." dedi.

(Rp Out: Veronica'nın henüz pegasusu yok ama sorun olmaz sanırım.)

"Sanırım kaplıcalara vardık."

dedim tabelayı görünce. Varmıştık. Diğerlerine haber verdikten sonra yutkundum. Burada acaba bizi acı mı bekliyordu huzur mu? Mağaranın girişine vardığımız an, biz daha girmeden sımsıcak bir hava dalgası bizi karşıladı. Burası gerçekten sıcaktı. İlerlerken elim ok ve yayımdaydı. Nedenini bilmesem de sürekli arkama dönüp duruyor, güvende olduğumuzdan emin olamıyordum. Yine de birkaç dakika sakinlik içinde yürüdüğümüz için bu his , biraz hafiflemişti. Kaplıcaların rahatlatıcı havası, şüphesiz üçümüzü de esir almıştı. Öyle ki ilerleyen dakikalarda gelen tiz ve rahatsızlık verici sesi duymamız zaman aldı. Kirke!

Kirke konusunda beni daha önce melezler uyarmıştı. Yine de ondan korkmuyordum ve bunun için geçerli nedenlerim vardı. Brincisi, ben Hekate'nin kızıydım ve büyü yapabilirdim. O konuda eşittik. İkincisi ise yanımda Athena ve Hades çocukları olmasıydı. Üçümüz birlikte iyi bir takımdık. Ve işte bu yüzden, Kirke'ye karşı bir şansımız olduğunu düşünmekteydim.

Nihayet kaplıcalara varmıştık.Burası hakkında kötü şeyler duymuştum.Birilerini gizlice dinleme konusuda uzmanlık alanlarımdan biridir.Sanırım kulaklarım çok hassatı.Yemek yerken herkesin seslerini ayırıyor ve duyabiliyordum.Çok fazla beklemeden içeriye girdik.Tereddüt ederek içeri girmiştim ama yinede burası tehlikesiz gibi görünüyordu.Çok gergindim.Kampta burada erkeklerin fareye çevirildiği hakkında bir şeyler söyleniyordu ama ne bir görgü tanığı neden bunu kanıtlayabilecek bir kanıt vardı.Bu yüzden içeriye girdim.Gergindim.Kate ve Nica'da öyleydi.Suratımdan terler damlıyordu.Elim her zaman kılıcıma en yakın yerdeydi.Kontrollü bir şekilde bir süre ilerledikten sonra Kate: "Sanırım bir tehlike yok, artık rahat davranabiliriz," dedi. "Haklısın Kate sanırım endişelendiğim gibi bir tehlike yok." Kaplıcaya girdik.Buharlar yerden yükseliyordu.Ben sıcaklık hissetmiyordum.Bunun Hades çocuğu olmamla ilgisi olabilirdi.Bir süre bekledikten sonra Kate ve Nica'nın terlediğini fark ettim.Bende ise damla ter yoktu.Gerginliğin verdiği his ile terlememin dışında. "Neyiniz var? Neden bu kadar terliyorsunuz?"

" Neyiniz var? Neden bu kadar terliyorsunuz ?" diye sordu Hec. Bunun nedenini ben de bilmiyordum. Biz Nica ile bu kadar terlerken o hiç sıcaktan bunalmış gibi durmuyordu. "Sence de çok sıcak değil mi ?" diye sordum bezgin bir ifadeyle. Hec ise "Sanırım Hades'in çocuğu olduğum için sıcağa alışkınım." dedi. Evet, olabilirdi. Bunu daha fazla sorun etmemeye karar verdim. Zaten havadaki bezdirici sıcak azalmış gibiydi.
Az bir mesafe daha yürüdükten sonra bir dokuma tezgahına rastladık. Dokumanın renkleri o kadar canlıydı ki gerçek gibi görünüyordu. Daha sonra tiz bir sesle hepimiz irkildik:"Hoş geldiniz !"
Kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirince koyu renk saçlı çok güzel bir kadın gördüm. Bize bakışı biraz sinsiydi. O sırada yan taraftan fare ciyaklamaları duyuldu. Bu sefer kafamı oraya çevirdiğimde üstü örtülmüş bir sürü kafesle karşılaştım. Ama böyle bir kaplıcada farelerin ne işi vardı ki ?
Bunu düşünürken dehşet verici bir şeyin farkına vardım. Tabii ya, daha önce nasıl fark edememiştim. K.K, yani Kirke ! Onun erkekleri fareye dönüştürdüğünü duymuştum. Kirke, Hector'u fareye çevirmeden hemen buradan ayrılmalıydık.
Elimden geldiğince renk vermemeye çalıştım. Eğer Kirke onun olduğumuzu anlarsa daha hızlı davranabilirdi. Nica'ya baktığımda onun da anladığını fark ettim, ama o da bunu çaktırmamaya çalışıyordu. Ne yapacağımız hakkında bir fikrim yoktu. Olabildiğince çabuk bir plan kurmalıydık.

Kafesler dolusu ciyaklayan fare, bunaltıcı sıcak ve Kirke... Tüm taşlar yavaş yavaş yerine otururken, daha öncesine Kirke'ye karşı bir şansımız olduğunu düşündüğüm için kendimden utanmıştım. Üstelik bunu düşünürken yanımızda bir erkek olduğunu da unutmuştum. Tabii Hec , çetin bir cevize benziyordu ve muhakkak ki cesurdu. Fakat tabii o fareye çevrilmeden buradan çıkmamız iyi olurdu bizim için.

Kirke bizi sinsi bir sesle karşılamıştı ve bir cevap bekler gibiydi. Beklediği cevap bizden uzun bir süre çıkmamıştı. Gözlerim Hec ve Kate arası gidip gelirken bir plan için beynimi zorlamaktaydım.