Aslında her gün hayatımda değişiklikler olurdu. Günde üç kızı süründürürdüm, erkekleri tek elimde oynatırdım, ailemle tartışırdım ve sonunda tüm istediklerimi yaptırırdım. Ama o gün tüm bu olaylardan daha değişik bir olay başıma geldi. Ve benden gizlenen her şeyi o gün öğrendim.
Arkadaşım Becky ile okuldan ayrılmıştık. Lucas’dan saklanmak için kapüşonumu başıma geçirmiştim. Bir haftadır benimle konuşmaya çalışıyordu ve ben kaçıyordum. Sarı bukleli saçlarım kapüşondan çıkmak için çırpınıyorlardı ama çıkaramazdım onları. Lucas tam önümüzden geçerken Becky beni durdurdu. Evet beni görmemişti. Tabi kim beni bu halimle tanıyabilirdi ki?
“Kendimden nefret ediyorum şu halime bak.” Dedim üzgün bir sesle. Becky ise sadece “Sen kim olduğunu bilmiyorsun.” Demekle yetindi. Son zamanlarda hep bu cümleyi söylemeye başlamıştı. Ne olduğunu bilmediğim halde içimdeki ses “Öğrenmesen daha iyi olur.” Diyordu. Bu yüzden asla Becky’nin neden böyle söylediğini sormayacaktım.
Becky ile her zamanki yerimizde ayrıldık. “Kendine dikkat etmeyi unutma sakın.” Demişti ciddi bir şekilde. Daha geçen gün bunu daha neşeli ve kinayeli söylemişti ama bu defa çok ciddi bir şekilde söylemişti ve açıkçası korkmaya başlamıştım. Ona neler olduğunu sormak istedim. Ama Becky çoktan caddenin sonuna varmıştı. İç çekerek çantamı omzuma iyice yerleştirdim ve eve girdim. Eve ilk gelen bendim ve bu çok garipti. “Ah, bugün tüm gariplikler benimle olmalı herhalde.” Dedim ve çantamı yere fırlattım.
Rüyamda garip bir canlıyla savaşmıştım. Mitoloji derslerinden fırlama bir varlık olmalıydı bu. Büyük ve iri böcekler vardı. Elimdeki kılıçla onları kendimden uzak tutmaya çalışıyordum. Ama çok büyüklerdi ve onları ortadan bölünce tekrar birleşiyorlardı. Geri geri giderken birden yere düştüm ve o yılanla göz göze geldik. Korkuyla gözlerimi kapadım. "Hey git buradan küçük kız." dedi tanımadığım bir ses. "Onunla ben ilgilenirim. Haydi git şimdi." dedi. Rüyamın sadece bu kadarını hatırlıyordum.
Uyandığımda toprak bir zeminin üstünde olduğunu fark ettim. “Olamaz bu ne ya?” dedim. Etrafıma bakındığımda kimseler yoktu. Ne zaman uyuduğumu ve nasıl buraya geldiğimi bilmiyordum. Hemen ayağa kalktım ve etrafıma baktım. Becky ağaca yaslanmış ve ciddi bir ifade ile yere bakıyordu. “Tanrım, sen salak mısın Becky? Aklımı çıkardın? Beni buraya nasıl getirdin? Tanrım salak kız hemen eve dönmeliyim.” Dedim ve arkamı döndüm. “Hiçbir yere gidemezsin Odess. Artık senin evin burası.” Dedi Becky. “Sen içki falan mı içtin? Bunu söylediğin için tam bir salak olmalısın. Neden bahsettiğinin farkında mısın? Ne demek “Burası senin evin.”?” Dedim ve onun üstüne yürüdüm. Ama Becky’e dokunamamıştım. “Sen… sana ne oldu böyle?” dedim. Saniye bile sürmeden kolumdan tutup beni yere devirmişti. Kendime geldiğimde kolumun kırıldığını hissettim. “Lanet olsun kolumu kırdın.” Dedim. “Sakin olursan her şeyi anlayacaksın Odess.” Dedi Becky. “Tamam zaten sen benim kolumu kırdıktan sonra ne desen inanabilirim.” Dedim. “Merak etme kampa girince sana yardımcı olacaklar.” Dedi ve bana her şeyi anlattı. O rüyamın da gerçek olduğunu öğrenmiştim. Çocuk bana seslendikten sonra bayılmıştım ve bana Becky yardım etmişti. Ama ben canavarlarla savaşamazdım ki? Çok narin ve kırılgan bir kızdım. Ben melez falan olamazdım.
“Nasıl yani ben melez miyim? Hani şu Mitoloji derslerindeki melezlerden?” dedim. Bunu söylerken bile inanamıyordum. “Evet aynen öylesin. Sen bir melezsin ve artık bu kampta kalacaksın.” Dedi Becky. “Ben kampta falan kalamam. Ailem…” dedim. “Onlar senin ailen değildi Odess anla artık bunu. Sen Tanrı çocuğusun. Mitoloji dersinde gördüğün tüm bu varlıklar da gerçek. Şimdi itiraz etme ve gel.” Dedi. Hala inanamıyordum? “Ben gibileri var mı?” dedim. Her şeyi merak ediyordum ve öğrenmek istiyordum. “Evet var. Ayrıca diğer insanlardan farkını anlamış olman gerek. Farklı şeyler yapabildiğini sen söylemiştin hatırladın mı? İşte Tanrı çocuğu olduğunun bir göstergesi de bu. Diğer tüm insanlardan farklısın. Özel güçlerin var ve sende bu kamptakiler gibi özelsin ve burada o güçlerini kontrol etmeyi öğreneceksin.” Dedi Becky ve beni içeriye çekiştirdi. “Tamam anladım demiştim sana. Sanırım haklısın galiba bende diğer insanlardan farklı bir şeyler var. Dur bir saniye at adam falan da var mı? Hani şu gördüğümü zannettiğim ama aslında görmediğim?” dedim. Geçen gün arabada giderken bir at adam görmüştüm. Bunu gördüğüme yemin edebilirdim ama Becky sadece bir göz yanılması olduğunu söylemişti. “Evet tabiî ki var. Hem geçen gün aslında onu görmüştün ama o zaman sana bunları anlatamazdım. Kampa girdiğinde onu da göreceksin.” Dedi Becky. “Tamam sana güveniyorum. Haydi girelim.” Dedim ve kampa girdik.