Kaçıyoruzzzzz!

Gecenin bir yarısı soğukta Thalia'nın orada arkadaşlarımı bekliyordum. Jess,Lia ve Maya. Bilirsiniz ben bir Afrodit kızıyım ve ben beklemem bekletirim. Ama bu kez kaçmak vardı ve güzel bir şekilde kaçacaktık. Çantama bir kaç yiyecek-içecek, bir hançer ve kılıç almıştım ayrıca giyecek bir kaç kıyafet daha almıştım. Bundan dolayı hiç pusulama yer kalmamıştı. Elimde Altından ilginç bir pusula sallıyordum.

Biraz daha bekledim ve tam vazgeçecekken 3 kız sırt çantaları ve uykularıyla gelmişlerdi. "Neredesiniz siz!" diye azarladım onları.Sesim kısıktı ama kısık tonun en üst seviyesiydi. Hepsinin gözünden uyku akıyordu. "Hadi dostum azcık dur. Yeni uyandık." dedi Jess. "Ufff, hadi gidelim artık." dedim ve esneyen kız grubunun önünden duraklara gitmeye başladım.

Uykumu alamamanın verdiği sersemlikle az daha düşüyordum. Birinin beni tutmasıyla dengemi sağlayabildim. Kim olduğunu anlamasam da ona teşekkür ettim ve sessizce ilerlemeye devam ettik. Birden durdum ve çantamı yere koyup karıştırmaya başladım. Diğerleri benim durduğumu görünce diğerleri de durdu. Ama ben çantamı araştırmaya devam ettim. Hançerim, biraz yiyecek, su, okumak için kitaplar, telefon(hep kapalı kalmalı) ve birkaç kağıt kalem.. Bilekliğim de kolumdaydı ve sıcak değildi. Güvendeydik.

-Hadi gidelim buradan

dedim. Ve kısık sesle ıslık çalmaya benzer bir şey çaldım. Ardından gelen pegasuslarımıza baktım.

Pegasuslarımız geldiği zaman hepimiz onlara binerek kampın çıkışına doğru ilerledik. Uykum olmasına rağmen yine o neşeli olan halime döndüm. Biz kamptan çıktıktan sonra nereye gideceğimizi bilmiyordum. Bu kaçış planına Alex sayesinde dahil olmuştum ama bana ne yapıcağımızı söylememişti. Kamptan biraz uzaklaştıktan sonra pegasusumu durdurdum ve kızlara baktım. Kızlar benim durduğumu fark edince bana döndüler ve bende konuşmaya başladım.

-Nereye gidiyoruz kızlar ?

diye sordum. Kızlardan birinin cevap vermesini bekliyordum. Tam o sırada aralarından biri konuşmaya başladı.

Bright Star'ın yumuşacık tüylerine yumulmuştum. çok yumuşaktı. hem mayışmış bir durumdaydım da... "Nereye gidiyoruz kızlar?" dedi Lia. Ona doğru pis ve uykulu bir bakış attım ve "Kamp dışında kendimizi geliştirmeye. Maceraperestliğimiz tuttu da..." dedim ve tekrar tüylerine gömüldüm.

Aslında nerede macera olabilir di ki!? Kalipso'nun yanına mı gidecektik? Yeraltı Dünyası? Bilmiyorum. Kader rüzgarı hangi yöne eserse....

İnanın bana gökyüzü gece daha güzel oluyor. Kimse yokken başka ona sen bakıyorsun. Bir sürü yıldız var ve Tehlikede olmak süper bir durum.

''Kamp dışında kendimizi geliştirmeye.Maceraperestliğimiz tuttu da...''

Ah,benim için de öyle sayılır mıydı? Sanmıyorum.Yorgun bir şekilde tekrar esnedim. Sırt çantamı karıştırıp bir Hermes çocuğundan aldığım - tabii parasıyla - şekerlemeleri yemeye başladım. Bir tane de Çörek'e verdim. Gözlerim yediğim şekerlemeye rağmen -şeker her zaman beni uyanık tutar da - kapanmaya başlamıştı. Az kalsın başım Jess'in omzuna düşüyordu. Son anda Alex beni tuttu da rahatladım.