Bugünlük yapacağımız iş çok önemliydi.Tanrıların neredeyse sonunu getiren canavar olan Tayfun'u uyandıracaktık.Gece yola çıktık.Ben pegasusumla geriye kalan birtakım canavarlar ise uçarak geldi.Drakonlar da kendilerine bir pegasus bulmuştu.Geldiğimiz zaman normal bir dağ gibi görünen St. Helens Dağı'na gittik.Doğru düzgün bir yol yoktu.O yüzden uçarak en tepe noktasına indik.Yanımda 10 drakon vardı.Her ihtimale karşı.Tayfun dağın ortasındaki yerde olmalıydı.Ve dağa girmek için bir tünel olmalıydı.Uzun bir vakitten sonra tüneli bulduk.Ama yanlış tüneldi.Telekenilerin istila ettiği bir madene gittik.Bana saldırmaya kalktılar.Fakat yanımdaki drakonları görünce geri çekildiler.Onlara Tayfun'a nasıl gidebileceğimiz sorduk.Onlarda(burdan düz gitcen,bakkalı geççen sonraki sokakdan dönüp bayır aşağı gidicen) dedi.Güldüm.Ama dediklerini uyguladım.Manyak mıydı bunlar?Dağın içine bakkal mı konur?Ama koymuşlardı.Neyse yola devam ettik.Tayfun'un hapsedildiği yere vardık.Çok soğuk ve rüzgarlıydı.Bunun nedeni ise Tayfun'du.Yanına gittim.Drakonlar arkada kaldı.
Revarans yaptım.Ve söyle dedim:
Canavarların babası Tayfun!Sizi selamlıyorum.
Tayfun biraz şaşırmıştı.İşi olmayan kimse ona böyle demezdi.Ona göre.
Ne cüretle buraya gelirsin genç melez!!
Sizden bir isteğim olacak.Beni titan Kronos gönderdi.Size ihtiyacı varmış.Melez Kampı'na yapılacak saldırıda sizinde saldırmanızı ve bizimle müttefik olmanızı istiyor.
Tayfun biraz düşündü.Sonra cevap verdi:
Peki ya benim ne çıkarım olacak?
Sizi hapsedilmekten kurtaracak.Ve özgür olacaksınız.
Nihahaha.Kabul ediyorum...
Konuşmanın ardından ben ve drakonlar pegasuslarımızın yanına gittik.Ve iyi haberi Kronos'a vermek üzere yola çıktık....