Maja Hallestrøm Demeter'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 38 Kayıt tarihi : 15/06/11
| Konu: All of my memories keep you near, in silent moments imagine you'd be here. C.tesi Ağus. 13, 2011 2:00 pm | |
| Bugün insanların ne kadar inançsız, yorgun ve umutsuz olduğunu anladığım gün. Oysa hayatın güzelliğine alışmıştım, kanmıştım. Nefes alan ya da almayan her şeyin saf olduğuna inancımı kaybettiğim gün, hayatımın en güzel günüydü. Belki de en kötüsüydü. Yine de mutlaka bir ‘en’i üstlenmeliydi. Tüm isyanını, açlığını ve en önemlisi de huzurunu barındıran o kutsal gece… Yağmur damlalarının kutsadığı bembeyaz teni ve kısacık saçları. Ağzındaki sigaradan arsız nefesler çekiyor ve üflüyordu. Dumanları yüzüme sürtünüyordu. Ağzında keskin bir nane kokusu vardı; fakat henüz tatmamıştım. Bu acıkmamı ve arzuyla dolmamı sağlamıştı, fazlası değil, yalnızca basit ve pür arzu. Sadece on altı yaşındaydık. Kırk yaş olgunluğunu sergiliyorduk; fakat bir o kadar da çocuktuk. Parlak gözleri yutkunmama sebep oluyordu, böylesi yoğun duygulara alışkın değildim. Kan kadar kırmızı saçlarımı onun sevdiği gibi toplamış, onun sevdiği vanilya kokusuna bürünmüştüm. Bunları bir hiç uğruna yapmadığıma karşı inançlıydım, bunlardan kendi rızamla vazgeçeceğime değil. “Dans et benimle.” Dediğini anımsadım. Yağmur hızlanmıştı, üşüyordum. Her zaman alakasız şeyler düşünürdü. Neşesini kaçırmak istemezdim; fakat inatçı bir keçi olmam, bana bunu yapmam konusunda baskı uyguluyordu. Ve Max, dar omuzlarımın yeterince iyi baskı kaldıramadığını bilirdi. “Fazla film izliyorsun.” dedim sıkıldığımı vurgulayarak. Beni duymuşa ya da kale almışa benzemiyordu. O, küçük ve renkli dünyasında o kadar eğlenirdi ki, kıskanmadan edemezdim. Uzandığımız çimenlerden doğruldu, gözlerimi kapadım. Dans etmek istemememin nedenini bilmiyordum. İsteksizliğimi belli etmek için homurdandım, aldırmadı. Beni tek hamlede ayağa kaldırdı, onun için kolay bir yemdim. Tepinerek dilimi çıkardım, nasıl bu kadar duyarsız olabiliyordu? “Elini buraya koyacaksın.” dedi tok bir sesle, kollarımı boynuna dolarken. Gözlerimi devirdim, şaka mı yapıyordu? Anında “Nasıl dans edilir biliyorum.” dedim. Güçlü kollarını belimde hissederken, ukalaca çıkan sesini duydum. “Göster o zaman.” Beni nasıl gaza getireceğini biliyordu, kaç saat dans ettik bilmiyorum. Ayaklarımız parçalanana kadar, belki.
O gece dans etmeseydik ne mi olurdu? Başım omzunda uyuyakalma zevkine erişemezdim. Uyandığımda üzerimde onun süveteri olmazdı. Onun gibi kokmazdım. Anı sevmek için o kadar tatmin edici neden edinmiştim ki, baştaki isteksizliğimi sorgulamadan edemedim.
Tam on yıl sonra, şu an, bir fahişeninki kadar basit bir hayat yaşıyorum. Bu benim suçum, biliyorum. Ona nasıl onu sevmediğimi söyledim, hatırlamıyorum. Tek hatırladığım ikimizin de gözlerini üstlenmiş yaşlardı. Kendimi suçlamamalıydım, onu sevmediğime o kadar inanmıştım ki… Bağlanmamak için onu terk edecek kadar klişeydim. Ve kendime verdiğim cezalar vardı: Başka erkeklerle ilişkiye girmiyordum, başka erkeklerle flört bile etmiyordum. Hala böyle. Yine de asla yeterli olamayacak, onu bir daha göremeyeceğim. Görsem de görmek istediğim gibi değil. Boğazımda tıkalı kalan yumruyu iteledim, bu baskı kaldırılamazdı.
Out: Gerizekalı mısın Gülsen, niye ergen bir şarkı sözü yazdın başlığa? Double olsun: Salla Gülsen, zaten kendi kendine rp yaptın. | |
|