İlk gün

Konu: İlk gün Perş. Ağus. 11, 2011 1:54 pm

Evet biliyorum aslında bu 2. günüm. Ama ilk günümü yazmadığımı farkettim o yüzden hemen kısa bir şeyler yazıyorum. (:

Kampa gelmeden önce Amphitrite'nin kızı olduğumu biliyordum. Şey, bu uzun hikaye. Satirim beni balıklarla konuştuğumu görünce kampa getirdi. Her neyse.
Beni kampa getiren satir gelmeden önce kampla ilgili her şeyi anlatmıştı. Ne kadar gelmek için hevesli olsamda korkuyordum. Yani düşünün bir kere, hiç tanımadığım insanların yanına geliyorum ve artık orada yaşamaya başlayacağım. Ya kardeşlerim beni sevmezse ne olacaktı. Benden nefret eden kişilerle dolu bir kulübede kalmayı hiç istemezdim.
Fakat kulübeye girince korkuyu unutup heyecandan ne yapacağımı şaşırdım diyebilirim.
Kulübedeki herkes şen şakrak insanlara benziyorlardı. Aslında onları gördüğüm anda korkumun yersiz olduğunu anlamıştım. 'Merhaba arkadaşlar. Ben de kulübeye yeni geldim.' dedim samimi davranmaya çalışarak. Evet onları tanımıyordum ama onlar benim kardeşimdi ve bundan sonra onlarla yaşayacaktım. İçimden bir ses bundan şikayetçi olmadığımı söylüyordu. Kardeşlerim, kesinlikle korktuğum tipler değildi. Öncelikle çok kafa tiplerdi, kesinlikle onlarla iyi anlaşırdım. Kulübe Lideri Pearl bana her şeyde yardımcı oldu.
Kalacağım odaya eşyalarımı yerleştirdim. Sonra yatağıma pturup biraz düşündüm. Kardeşlerime gerçekten içim ısınmıştı, belki de hepimizin annesi aynı olduğundandır bilmiyorum ama sanki hepimiz birbirimize benziyorduk. Ben büyükkannemle yaşarken hiç çok iyi arkadaşım olmamıştı. Elbette büyükkannemi çok özleyecektim. Beni o büyüttü. Babama ne olduğu muamma. Belki onun kim olduğunu bile öğrenebilirdim. Ama sonra aslında bunu istemediğimi farkettim. Ona ne olmuşsa bu geçmişte kalmıştı. Geçmiş geleceğimi etklememeliydi.
Sonra birden kapı açıldı ve Pearl, yani kulübe liderki başını uzattıı. 'Parti zamanı!'
Evet, kardeşlerimi gerçekten sevmiştim.

Konu: Geri: İlk gün Cuma Ağus. 12, 2011 9:54 am

Hava hoştu güzeldi. Bu sefer kulübemizin dışındaki hamaklarda uzanmıştım. Güneşleniyordum. Eveet, güneş allerjisi olan ben güneşleniyordum. Bakmayın öyle suratımaa. Arada bir güneşlenmeyi severdim. Tabii, gözümde güneş gözlüğü olduğu müddetçe. Sonra gözlerim kızarıyor yaaa. Evet, gözlerimin güneşe allerjisi var. Güneş gözlüğü olmazsa kıpkırmızı dolaşıyorum uzun süre. Bu da hoş değil bence. Neyse işte, hamakta güneşleniyordum birden ön taraftan sesler duydum. Çekinceli seslerdi. Ne olduğuna bakmak istedim birden. Çantamdan bikinimin üstüne giyilen tuniğimi alıp üzerime geçirdim. Yani, şimdi giyinmekle uğraşamayacaktım.

Hızlı adımlarla yan kapıdan girdim. Yeni gelen bir kardeş ha? Heey, bunu sevmiştim. Yeni gelenleri genelde korkutmayı çok severdim; ama bu kızı sevmiştim. Korkutmak yerine düzgünce selam verdim ve yardım etmek istedim. Yine daha sonra eğlenmeyeceğim anlamına gelmezdi bu. Hobaa- dım tıs dım tıss- Her neyse, kızın eşyalarını yukarı çıkarmasına yardım etmeliydim. Yani centilmen bir kızdım ben. Aslında o centilwoman oluyor. - tamam tamam sustum- Yeni odalardan birini açacaktım. Şimdilik kötü bir görünümü olsa da daha sonra istediği gibi dizayn edebilirdi yani. Kulübenin ortak LotusNakit'i vardı. Herkesin kullanımına açıktı tabii ki. Ona odasının anahtarını verdikten sonra aşağı indim. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacı olabilir, diye düşünmüştüm. Gördünüz mü ne kadaaar düşünceliyim?

Aşağı indiğimde fark ettim ki, kulübecek biraz fazla sönük kalmıştık. Yani, biz böyle mi karşılama yapardık. Birden kendimi kınadım ve köşede duran sadece partilere özel duran teybin yanına gittim. Bazı kişiler benim ne yapmak istediğimi anlamışçasına bana bakıp sırıtırken zevkten geçilmiyordu ben de. Herkes düğmeye basmamı bekliyordu; ama düğmeye basmadım. Yukarıda bekleyen biri vardı ve kardeşimdi değil mi yani? Hızlıca yukarı çıktım ve kapıyı hızlıca açıp içeri girdim. 'Parti zamanı!' diye seslendim. Evet, bu eğlenceliydi. Hızlıca kızı aşağı doğru merdivenlerden ittirircesine indirdim. Tamam, düşüncelik buraya kadardı. Çok yalnız kalmak iyi değildir. Sonra herkesin benim yapmamı beklediği hareketi yaptım ve düğmeye başladım.

Konu: Geri: İlk gün C.tesi Ağus. 13, 2011 7:04 am

Pearl beni merdivenlerden aşağı sürüklerden elimde olmadan kahkaha attım. Tanışalı bikraç saat olmasına rağmen Pearl'ü çözmüştüm : Çatlak. Evet, bu kız için kullanılabilecek en uygun kelime. Aslında bende pek farklı sayılmazdım, belki buradaki kardeşlerim ve diğer kulübelerdeki melezler gibi okulumdan hiç atılmamıştım ama okulum zaten az öğrencisi olan düşük seviyeli bir okulda okudum. Ama bu okulda başını en çok derde sokan öğrenci olmadığım anlamına gelmiyor tabii, eğlenceli olan her şeyde en ön sıradaydım. Ee yani, burda benden söz ediyoruz.
Pearl beni aşağı sürükleyince doğruca radyonun başına koştu. Sanki herkes ne yapacağını biliyor gibi Pearl'e bakıyordu. Pearl'ün düğmeye basmasıyla gürültülü bir disko müziği odayı doldurdu. Ben de ortama uyum sağlayıp 'Haydi bakalım herkes ayağa!' diye bağırdım. Sonra gdip ikisinin ellerinden tutup ayağa kaldırdım ve dans etmeye başladım. Hey, o kadar güzel dans etmiyor olmam dans etmeyeceğim anlamına gelmez tamam mı? Zaten hepimiz deliler gibi dans ediyorduk, hiç kimse mantıklı bir hareket sergilemiyordu ki.
Sonra büyük ihtimalle bunu başka bir yerde yapsam rezil olacağım bir şey geldi. Yani belki rezil olmazdım, yerine ve insanlarına göre değişir. Her neyse.
Üstünde daha çok deniz çantası, plaj elbisesi, gözlü gibi kardeşlerimin odasına çıkarmaya üşendiği malzemelerin yatarken çıkarırım diye bıraktıkları malzemeler olan masanın üzerine çıktım. 'Yeni kıza merhaba deyin!' diye bağırıp masanın üstünde dans etmeye başladım. Bu sırada birden elden ele bardaklar dağıtıldı. Allah aşkına kardeşlerimin özel güçleri falan mı? Kim ne ara gidipte bunları aldı hiç görmemiştim. Fakat pek umursamadım ve bir tanesini elime aldım. Onların yanında çok rahat davrandığıma kendim de şaşıyordum. Ama ben normalde de rahat bir kızım zaten. Yani, kim sıkıcı bir tip olmak ister ki? Okulumda beni anlayan çok insan yoktu. Ama burdaki herkes benim kafamdan görünüyordu. Hey, bence eğlence aslında herkesin kafasında olmalı.
Bardaktan bir yudum alınca elimde olmadan yüzümü buruşturdum. Tamam, rahat bir tipim falan filan ama daha önce hiç içki içmedim. Fakat aklıma hem ortama uyum sağlayacak hem de zevkl bir şey geldi ve bardağı en yakındaki kardeşelrimin kafasından aşağı döküp kahkaha atarak hemen masadan atladım ve odanın diğer tarafına kaçtım. Ve birden herkes birbirinin üstüne içki dökmeye ve kahkaha atmaya başladı.
Sonra birinin elinde bardak değil de, şişe olduğunu gördüm. En azından içkiyi kimin getirdiğini artık biliyordum.