Esméralda Gwen Artemis Avcısı
Mesaj Sayısı : 171 Kayıt tarihi : 19/06/11
| Konu: Güneş gibi batarken gün... Çarş. Ağus. 10, 2011 4:12 pm | |
| Demek bu kamp böyle bir yerdi... Eh, güzel bir yerdi, maceralara atılmayı seven bir insan olan Esméralda için 'en favori mekanım' listesinde 1. numara yerleşememiş olduğu da bir gerçekti. Daha avcılığa yeni katılmış, vahşi doğa ve ıssız ormanların ne kadar rahatlatıcı ve güzel olduğunu yeni keşfetmişti lakin, daha şimdiden sanki bağımlısıymış ta uzun zamandır orada bulunamamış gibi özlüyordu ormanları. Belki saçmaydı, belki Tanrıça Artemis kasten ya da istemeden hisleriyle oynuyordu, belki bugüne kadar hiç farkına varmadığı bir yüzü vardı, belki bir önceki hayatında bir ağaçtı ya da belki de tamamen bu saçma düşüncelerden sıyrılması gerekiyordu. En cazip sonuncu seçenekti, neden böyle düşündüğünü de açıklamaya gerek yok gibiydi. Lakin farkında olduğu üzere, henüz bir arkadaşı, dertleşebileceği, sır verebileceği, tamamen güvenebileceği biriyle karşılaşmamış olduğunun farkındaydı. Tamam, avcılar gerçekten iyiydi, yeni bir yüze gerçekten sıcak bir karşılama eşliğinde hoş geldin demeyi unutmamışlardı, lakin az önce saydığı listeye tamamen uyan herhangi biriyle karşılaştığını düşünmüyordu. Daha sosyalleşebileceği, sıradan insanların, yani sıradan melezlerin bulunduğu bir yer bulabilse ne iyi olurdu diye de aklından geçirmeyi ihmal etmedi. Lakin çok geçmeden hatırladı, kampta "Melez Kafe" diye bir yer olduğunu söylediklerini hayal meyal hatırlıyordu. "Bir Melez Kafe'si ha!" diye mırıldandı içinden heyecanla. "Bundan iyisi, Dionysos'un üzümü!" Bir dakika, az önce ne demişti o? Dionysos'un üzümü mü? Kendi kendine güldü, daha şimdiden bu Tanrı[ça]'larla, ilahi güçlerle ve birçok gizemli, bilinmeyenlerle dolu yeni dünyayı, başından beri ait olduğu dünyayı bu kadar çabuk benimseyebilmiş olduğunun farkına varması hem garip hem de komikti. Ve düşündü, bunu bir başkasıyla da paylaşmak, onun da kahkaha atmasını sağlamak, o mutlu anı onunla paylaşmanın ne kadar güzel olabileceğini düşündü. Evet, gerçekten bir dosta ihtiyacı vardı.
Melez Kafe'yi sora sora bulmuş olması diğer melezler açısından komik bir durumdu lakin Esméralda ortada gülünecek bir şey göremiyordu, diğerleri de bunu Esméralda'nın yüz ifadesini ve Artemis Avcısı olduğunu fark ettiklerinde çok geçmeden hemfikir olmaya karar vermişcesine Kafe'nin nerede olduğunu tarif etmişti. Tedirgin adımlarla kapıyı aralayıp içeriye girdi Esméralda. Beklediğinden çok daha küçük, lakin çok daha kalabalıktı. Afrodit ve Apollon melezi olduğunu düşündüğü gruplar halinde oturan melezleri görebiliyordu. Ve erkekler de vardı. Evet, ömrü boyunca erkeklere karşı bir nefret beslediği apaçık ortadaydı, lakin şuan ki kadar kuvvetli bir kin duygusu hissetmediğinden emindi, değil sadece erkekler için, hiç kimse onun böyle hissetmesine yol açmamıştı, bunu gayet iyi biliyordu. Belki ettiği yemin, duygu, düşünce, davranış ve hislerinde ciddi anlamda bir değişiklik yaşatacaktı. Köşede, göze batmayan bir yerde ufak bir sehpanın yanı başına oturdu, oturuşta o oturuştu yani, hava kararana kadar kalkmamıştı! Kafe'ye göz kulak olan adam onu uyarmasa hala bunu yapmaya devam edeceğinden emindi. Dışarıya çıktı, şimdi kulübeye mi gitmesi gerekiyordu? Kulübesine? Kulübelerine? Başını önüne eğdi, kendini hala buraya ait hissedip hissetmediğiyle ilgili şüpheleri vardı. Artemis kulübesine giden yolu izledi, gerçekten karanlıktı lakin ay tam tepesindeydi. Her ne kadar karanlık olursa olsun önünü görebileceğinden emindi. Şuursuzca yürürken kendine gelmesini sağlayan şey kapıya vardığını fark etmiş olması olmuştu. Önce kapıyı çalmayı düşündü, lakin sonra saatin gerçekten geç olduğunu ve avcı kardeşlerinin uyuyor olabileceğini de hesaba katarak kolundaki saate baktı. "Tam 12 ha!" diye mırıldandı şaşkınlıkla, hem yeni bir gün bitmiş, hem de yani bir gün başlamıştı. Melez kampında ilk günü son bulmuş, geleceğinde daha nice günler olup olmadığı ise bilinmiyordu. ~ RP SONU ~ | |
|