Bir gün her zamanki gibi yine kulübemden çıkmış,ormanda oturmuş,yerlerdeki çiçekleri okşuyordum ve onlara bakıyordum.Bitkilerin az olduğu yerlerde bitki çıkartıyor ve ormanı güzelleştiriyordum.
O sırada aklıma bir fikir geldi ve hemen pegasus ahırlarına koştum.İçeri girer girmez yakışıklı bir genç beni karşıladı.Ona baktım,gözleri masmavi bir deniz gibiydi.Hemen sordum.
"Sen Poseidon oğlu falan mısın?"
"Ben melez değilim,insanım.Neden sordunuz ki?"
"Gözleriniz.." dedim ve gülümsedim.Ardından zaten kamptaki sevgilim Jeff'i hatırladım ve çocuğa pis bir bakış attım ama görmedi veya takmadı bile.
"Bana uygun bir at var mı?"
Çocuk gülümseyerek beni turuncu bir atın yanına götürdü.Ata baktım bana hiç mi hiç uymuyordu.Çocuğa bepenmediğimi söyledim.Çocuk da bana hangi melezlerden olduğumu sordu.
"Demeter." dedim ve çocuk beni yemyeşil gözlü,yemyeşil tüylü bir pegasusun yanına götürdü.
"Çok sevecendir.Eminim iyi anlaşırsınız." dedi,iben de yanına gittim,kafasını okşadım.Adını sordum,benim koymamı istedi.Çocuğun yaka kartına baktım,Luxemburg yazıyordu.
"Adı Luxemburg olsun."