Artık pegasus edinme vaktimin geldiğini düşünüyordum. Bu yüzden sabah erkenden kalkmış pegasus ahırlarına doğru tempolu koşu yapmaya başlamıştım. Sabah sporumu aksatmamaya çalışırdım.Yatakta tembelce kıvrılmak bana göre değildi.İpod'umu takmış şarkının sesini açmıştım. Queen'in We are the Champions şarkısına eşlik ediyordum. Ahırın kapısına geldiğimde durdum ve boynumu attığım havluyu kullanarak terlerimi sildim.Müziği durdum ve içeri girdim. Çoğu pegasus uyuyordu. En köşedeki ahırda bir hareketlilik sezdim. Yavaşça oraya yürüdüm. Ayakkabılarım zeminde keskin sesler çıkarıyordu. Bir kaç pegasus homurdandı. En köşede bembeyaz bir at gördüm. Zeka fışkıran yeşil gözlerinin ardından bana bakıyordu.Kanatları ve toynakları zifiri siyahtı. Alnının ortasında kırmızı bir leke vardı. Daha da yaklaştıkça lekenin ne olduğunu gördüm.Küçük yıldıza benzeyen bir şekil.Sekiz ucu vardı ve parlıyordu.Kuruğu yere kadar uzanıyordu ve uçları siyah ve kırmızıydı. Pegasus'un bana yakışacağını düşündüm.
"Merhaba" dedim. "Kız mısın erkek mi ?" Bana senin ciddi sorunların var dercesine baktı. Pegasusu biraz daha inceledikten sonra dişi olduğunu anladım.
"Lolita ?" dedim kafasını çevirdi. "Penny ?" Ses yok. "Demek hiç birini beğenmedin. Tattoo ?" Kişnedi ve burnunu elime sürdü. Gülümsedim. Sanırım yeni bir pegasusum olmuştu.