'' Hey, buraya bak. Sana diyorum ahmak ! ''Yüzümde hissettiğim acıyla birlikte ayrıldım düşüncelerimden. Buraya kadar neden veya ne için geldiğimi tam olarak hatırlayamasamda adımlarımı hızlandırmaya çalışıyor, yanımda benimle aynı hizada ilerlemekte olan genç adama bakıyordum masumluğumu sürdürerek. Kirli sakalları yüzüne bambaşka bir tebessüm oluştururken, mimiklerinin ardında hissettiğim süre gelen yoğun düşünceleri anlayabiliyordum istemsizce. O benim akrabam sayılırdı sonuçta,uzun süredir göremediğim bir amcam.Yani bir aile üyesi. Neden hep böyle bir şekilde karşılaştığımız bir istisna konusu olarak görünsede artık sıradanlaşmıştı benim için bu yaşantı.Kaderimde yazılı bir biçimde olduğunu düşündüğüm macera tutkunlğum her geçen saniyeyle birlikte biraz daha artıyorken, salgıladığım adrenalini su yüzüne çıkarmamda yardım ediyordu.
Aklımda süren düşüncelerimin bitişiyle beraber bakışlarımı yavaş bir şekilde üzerinde ilerlediğim taş patikaya doğru çevirdikten sonra kulaklarıma ulaşan o kalın sesle birlikte irkildim tekrardan. '' Babana demiştim o karıyla birlikte olma diye, babanı o kaltak çıldırttı ve sende bizim gibisin. Yazık ! Görende ekmek dağıtıyoruz sanar. '' Dudaklarının arasından süzülen hakaretlerin arasında saklanan canavarın beni bir an yakalayacakmış gibi baktığını yemin edebilirim. Onunla nereye ilerlediğimi bilemesemde içimde bir yerlerde hissettiğim güven duygusu korkuma bir anlıkta olsa mani olmama yardım ediyordu. Neden ona güvendiğimi tam olarak bilemesemde, elimi kavrayan bu adamın beni sert bir şekilde sürüklediği açık birşeydi. Her kurduğu cümleyle birlikte nasırlı parmaklarının arısında kıstırılan narin elimde acıyı hissediyordum, korkunun getirdiği o tuhaf acı. Aslında farkediyorumda şimdi, ben onlar gibi olmayacağım. Evet, ben bu aileye ait değilim bile. Aklımda süren düşüncelerimin bitişiyle beraber sağ elimi sert bir şekilde yumruk haline doğru getirdikten sonra yanaklarımdan süzülmekte olan su damlalarına götürdüm yüzümdeki tebessümü bozmayarak. Nasırlı parmaklarının arasında hapsolmuş bir çocuktum aslında ben, sadece bir çocuk. Ona göre benim doğmamam lazımmış. İstenmeyen bir hayata sahibim kısaca. Kimsenin beni sevmediği bir hayat.
'' Sana bunu neden gösteriyorum bilmiyorum ama, sanırım aile sırrı. Ya da ne boksa işte şimdi sana anlatacaklarımı iyi dinle. Sadece bir kez anlatacağım. '' Kulaklarıma ulaşan o tanıdık sesle birlikte bakışlarımı hızlı bir tekrardan göğe doğru kaldırdıktan sonra onu izlemeye devam ettim. Bulunduğumuz yer aslında küçük bir ova olup, belime kadar uzanan çeşit çeşit yeşil otlarla süslüydü.Yani sıradan bir yer gibi görünsede hayal gücüm eşliğinde lunaparktan farksızdı. Buranın neresi olduğunu tam olarak bilemesemde gecenin karanlığının kadife bir perde gibi üzerime sarılacak olması küçük bir istisna yaratabiliyordu korkularımda tabii.