Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kardeşle tanışmak.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Zenobia
Küçük Tanrıça
Küçük Tanrıça
Zenobia


Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 12:22 am

Yalnızdı, upuzun kıyı boyunca. Doğum gününde armağan edilen uzun beyaz elbiseyle, adanın köprü görevi gören incecik orta kısmında duruyordu. Arbaletini ve ayakkabılarını kumsala, bir metre ötesine koymuştu. Kıyıdan bulup buluşturduğu incecik taşları denizde sektirirken, ayakları suyun içindeydi. Bileğine dek gelen elbise dizlerine dek ıslanmıştı. Hafif bir rüzgar saçlarını dağıtıyor, dalgaları büyütüyor ve dışarıdaki tuzlu kokuyu iç taraflara taşıyordu. Yanındaki evcil köpeği Padec burnunu değdirmeden ilk defa gördüğü suyu koklamaya çalışıyor, bir dalga geldiği anda korkarak kaçıyordu.



''Korkma'' dedi Zenobia, daha yavru olan köpeğe, ağzını oynatmadan. ''Bu sadece su.''

''Burnumu yakıyor ama!'' Padec burnunu çeke çeke bir hal olmuştu.

Zenobia köpeğe içten bir şekilde gülümserken, sol elini ona doğru uzatarak konsantre oldu ve canını yakan tuzlu suyu burnundan arındırdı.

''İçine çekersen, acıtır tabi. Çekmeyeceksin içine. Deniz dünyanın en güzel şeyidir.''

''O yüzden mi karayı seçtin?'' Yavru da olsa, vuracağı noktayı iyi biliyordu.

''Orda özgürlük yok, Pa. En azından benim için.'' Elindeki taşla oynayarak, dalgın bir sesle mırıldanmıştı.

Elindeki taşı bir kere havaya atıp tuttuktan sonra, onu da denize attı. Ve onun da diğerleri gibi azgın sularda kendini ıslatmasını izlerken, içi bir anda amansız, can yakıcı bir özlemle doldu. Canı suya dalmak, bedeninin ıslanışını hissetmek ve annesini görmek istiyordu.



Düşüncelerini kesen şey, keskin bir çığlık olmuştu. Yakından, yeşilliklerin içinden geliyordu ses, canhıraş bir çığlık bile denebilirdi. Hiç düşünmeden eteklerini toplayarak, ayaklarının kuma bulanmasına aldırmadan sadece arbaletini alıp ok kümesini sırtına asarak sesin geldiği yere doğru koşmaya başladı. Tam yön duygusunu yitirmişti ki, biraz sağdan aynı çığlığı duyup dönüp baktığında, yirmi metre ilerisinde bir kızın ağaçlar arasına düşmüş, bedeninin bir şey tarafından sarıldığını gördü. Kalbi küt küt atarak, soluğu kızın yanında aldı.



Dev bir piton, kızı yere yıkmış, kendi öldürme yöntemi olan boğarak öldürmeyle kızı sıkıyordu. O kadar büyüktü ki, bedenini tamamen kızın bedenine doladığında bir santim bile boşluk kalmamıştı.

''Bırak onu'' dedi yılanın beynine. Yılan aniden başını kaldırıp, sinsice dil çıkartarak tısladı ve başını iki yana salladı.

Kızcağız morarıyordu, ''Yardım et!'' diyen sesi git gide inceliyordu.

''Son kez söylüyorum, bırak onu.''

''Olmassss''



Üçüncü kez düşünmeden, sırtında duran ok kümesinden rastgele bir tane çekip, arbaletine yerleştirdi, tek gözünü kısarak nişan aldı ve bir an bile teredddüt etmeden yılanın o iki yana salladığı başını ortadan ikiye ayırdı. Yılan onun beynine bir inilti göndererek ölmüştü. Ölmüştü, ancak, bedeni hala kıza sımsıkı sarılıydı, onu hala öldürüyordu.



''Dayan!'' diyerek, yılanın başını alıp bir sarmalı söker gibi kızın bedeninden ayırıp bir köşeye fırlattı. Kız, derin derin soluk alıp veriyor, bir yandan da kızarmış etinin acısıyla hafiften inliyordu. Elini uzatarak kalkmasına yardım etti.



''Merhaba, ben Zenobia. Küçük Tanrıça'' dedi elini uzatarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pearl Chérie Dior
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Pearl Chérie Dior


Mesaj Sayısı : 315
Kayıt tarihi : 27/04/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 12:59 am

Long Island kıyısını annemle ilk karşılaşmamızdan sonra çok sevmeye başlamıştım. Çünkü güzeldi harikaydı, mükemmeldi; arada annemin gelme ihtimali vardı. Sık sık buraya gelmek de hoşuma gidiyordu. Yani, bir ailem de yoktu. Zamanımı dünyayı gezerek dolaşmakla harcıyordum ki bu iyi bir şeydi. Gerçekten eğlenceli bir şeydi. Yani, kumsalın ayaklarına değmesi bile harikaydı; artı olarak denize sık sık giriyordum. Orada kendimi o kadar harika hissediyordum ki, anlatılmaz yaşanır yani. Denizde bütün yaralarımdan kurtuluyor gibi hissediyordum.

Denizde fazlasıyla yüzdüğümü düşününce sonunda çıkmam gerektiğini fark ettim. Yine yavaş hareketlerle sürekli geciktirerek suyun içinden çıktım; ama aniden yeniden bir istek beni suya sokmaya çalıştı. Bu isteğe karşı gelip kumsala adımımı attım. Biraz ötede bıraktığım plaj çantamın yanına gittim ve bir havlu aldım. Saçlarımın ıslak olması hoşuma gidiyordu. Şıp şıp akan suyun melodisi kulağımı dolduruyordu. Seviyordum yani. Var mıydı ötesi?

Havluyu bedenime sardım ve kuma uzandım. Yalnız başıma buraya gelmek diğer her şeyden daha güzeldi. Gözlerimi kapattım ve dinlenmeye çalıştım; ama güneş uzaklardan beni uyutmak istemezcesine gözlerime nüfuz ederken dayanamadım ve kolumu çantama uzattım. Kalkamayacak kadar üşengeçtim. Çantanın içinden gözlüğümü aranırken elime kaygan bir şey değdi. Yani neydi ki bu? Kaygan şey... Evet ilginçti. Umursamadım. Çünkü o çantada tek bir şey olmazdı. Milyonlarca şey olurdu. Çantamdan gözlüğümü bulunca çıkardım ve gözüme taktım. Birden kaygan bir şeyin koluma sürttüğünü hissettim. Tamam, çantauı fazla karıştırmıştım sanırım. İçinden bir balık falan mı düştü acaba dedim kendi kendime. Çünkü o çantaya güvenmiyordum. İçi fazlasıyla kalabalıktı. Kolumun yanında duran şeyi kavramaya çalışınca bunun pek de balığa benzemediğini fark ettim. Elimle kavrayamamıştım bile. Aniden gözlüğümü gözümden çıkarıp doğruldum. Nalet olsun! Ciddi anlamda nalet olsun! Çevrem tamamen bir piton yılanıyla sarılmıştım. Benim kaç katımdı? 3-5 yoksa 10 mu? Birkaç adım gerileyince çevremin tamamen sarılı olduğunu fark ettim.

İçimden bildiğim bütün küfürleri ederken, suya gitmem gerektiğini hissettim, hızlıca bir zıplamayla önce onu atlattığımı düşündüm. Yanılmıştım oysa ki yılan ani bir hareketle bütün vücudumu sarmaya başladı. Kılıcım da çantamın içinde kalmıştı. Nalet olsun, nalet olsun, nalet olsun. Su da oldukça uzaktı ve kumda pek de gücüm yoktu. Yılan beni bütün vücuduyla sarmıştı. Aslında kaygan yüzeyi çok tatlıydı; ama onun oldukça büyük bir piton olduğu gerçeği hiç hoş değildi! Sonunda fazlasıyla beni sıkıştırınca avaz avaz bağırmaya başladım. Burada pek insan olmazdı; ama şansımı denemeliydim; belki annem falan gelirdi. Off nalet olsun yaaa, bütün gücümle çığlıklar atarken böğrüme çok güçlü bir şekilde baskı hissetmiştim. Birden birini görünce içime sular serpilmişti, yani insan Bugs Bunny'nin bittiğini sanar, sonra aniden aslanın kükremesini görür ya, içime öyle bir rahatlık yerleşmişti.

Duyamıyordum, bilincim kapanmaya başlamıştı. Konuşabileceğimden de emin değildim, git gide boğuluyordum. Tek diyebildiğim dişlerimin arasından bağırmak ve "Yardım et." demek oldu; sonrasını hatırlamıyorum, sadece birkaç ses ve tıslamalar... Aniden rahatladığımı hissettim, kalkmaya mecalim var mıydı; ya da daha doğrusu asıl olay nefes alabiliyor muydum? Ciğerlerim hala yerinde miydi? Bu tip sorular kafamı meşgul ederken büyük bir gayretle derinden bir şekilde nefes aldım. Gözlerimi yavaşça açıyordum; ama iyi değildim. Bunu biliyordum. Karşımda birinin durduğunu ve bana elini uzattığını fark ettim. Eklimi uzatmak istedim; ama hiç halim yoktu. ''Merhaba, ben Zenobia. Küçük Tanrıça'' diye mırıldandı birisi. Buralara bir sürü Tanrıça uğruyordu burayı seviyordum. Gülümseyerek doğrulmaya çalıştım; ama canım çok acıyordu. "Ben Pearl, melezim." dedim ve zorla da olsa doğruldum. "Çantamı uzatır mısın?" dedim zayıf bir ses tonuyla zayıf olmaktan hoşlanmıyordum. Biraz önce benden 10 kat daha büyük bir pitondan kurtulduğum gerçeğini de kabul etmek istemiyordum. Bir Tanrıça'dan bir şey istediğimi fark etme ise bayağı uzun sürmüştü; ama o bir Tanrıça'dan beklenmeyecek bir şekilde çantamı getirmişti. Gözlerimle teşekkür ettikten sonra içini karıştırıp çikolata şeklindeki ambrosialarımdan çıkardım ve ağzıma attım. O içimi rahatlatmaya başladığında artık daha iyi olduğumu keşfettim. Biraz yüzsem aslında, çok daha rahatlayabilirdim.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Zenobia
Küçük Tanrıça
Küçük Tanrıça
Zenobia


Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 1:14 am

Ağzına çikolatayı tıkıştıran kıza gülümseyerek baktı. Hiç öyle ben bir Küçük Tanrıça'yım, melezlerle konuşmam, ilgilenmem, vay ezikler gibi bir kompleksi olmamıştı. Yine de, ikram ettiği çikolatayı kibarca reddetti.

Hala kendine gelememiş gibiydi, ama nispeten çok daha sakinleşmiş gibi görünüyordu. Kolay bir olay değildi, kocaman bir pitonun saldırısına uğramak.

Kız ıpıslaktı, denizden yeni çıktığı her halinden belli oluyordu. Onu kurutacak bir ateş yakmayı düşünüyordu ki, gerilerden bir havlama ve çılgınca koştuğunu belli eden bir nefes sesi duydu.

''Eyvah! Bu Pa, onu kumsalda bıraktım. Çok korkmuş olmalı.''

Köpekcik deli gibi koşarak, koklayarak bulduğu sahibinin paçalarına gömdü kendini. Ayaklarını yalıyordu.

''Bu benim yavru köpeğim Padec, Pearl.'' dedi, daha bir aylık olan çobanköpeğinin başını sakinleştirmek için eğilip okşayarak. Kucağına aldı ve onu Pearl'ün yüzüyle aynı hizaya getirdi.

''Baksana, çok şeker değil mi? Annesi onu doğururken öldü, diğer kardeşleri de öyle. Sahi, sen hangi taraftan melezsin? Ebeveynin kim?'' Bir yandan de eliyle Padec'in başını okşamaya devam ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pearl Chérie Dior
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Pearl Chérie Dior


Mesaj Sayısı : 315
Kayıt tarihi : 27/04/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 1:28 am

Canım suya gitmek için, yanıp kavrulurken gerilerden gelen bir sesle irkildim. Bir köprek koşarak bize yaklaşıyordu ki bu köpek oldukça tatlıydı. ''Eyvah! Bu Pa, onu kumsalda bıraktım. Çok korkmuş olmalı.'' dedi endişeyle. Köpek ona doğru koşuyordu ve gerçekten çok tatlıydı. Bir an için kalkıp yakalarını mıncıklamak istedim köpeği; ama köpek çoktan koşup Zenobia'nın kollarına varmıştı bile. ''Bu benim yavru köpeğim Padec, Pearl.'' Köpeği tam suratımın yanına getirdi. O kadar tatlıydı ki, gözleri ışıkla parıldıyordu.

''Baksana, çok şeker değil mi? Annesi onu doğururken öldü, diğer kardeşleri de öyle. Sahi, sen hangi taraftan melezsin? Ebeveynin kim?'' O kadar hızlı soru soruyordu ki,dayanamadan gülümsedim; evet ben de çok konuşurdum susmazdım. Sustuğum pek görülmezdi; ama hızlı soru sormazdım; yoksa sorar mıydım? Bir ara buna dikkat edeceğimi bir köşeye yazdıktan sonra gözlerimi kaldırdım. "Evet gerçekten çok tatlı." dedim ve yerden destek alarak ayağa kalktım. Vücudum zonkluyordu; ama bir melez olduğum için normal bir insana göre olmam gerekenden çok daha iyiydim. Biraz önce yediğim çiklıt da cabasıydı. Yavaşça köpeğin yanına gittim ve onun kulaklarını kaşıdım. "Gerçekten çok sevimli." diye mırıldandım. Köpeğin burnuna kendi burnumu değdirdikten sonra doğruldum ve mırıldandım. "Ben, Amphitrite'nin kızıyım." dedim. Gözlerinin iri iri açılmış olduğunu fark edince, ne olduğu anlayamadım.Ne olduğunu soran bakışlarla ona baktım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Zenobia
Küçük Tanrıça
Küçük Tanrıça
Zenobia


Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 1:35 am

Amphitrite.... Annesinin adını duymanın bile içini bu denli büyük bir özlemle kaplayacağı günler çok uzakta gibi gelmişti hep, ama değildi işte. Onun kendisinden başka onlarca çocuğu olduğunu biliyordu, kampları çok yakındı, istediği zaman gidebileceği kadar yakın. Muhtemelen onları BiBi kadar ihmal etmiyordu. Ve BiBi hiç bir zaman ordaki kardeşleriyle tanışacağını düşünmemişti, hem de böyle bir rastlantıyla.



''Amphitrite.'' dedi, zayıf bir sesle, başını sallayarak. ''Melez kampında olmalısın, ilişkileriniz iyi olmalı. Sana hiç Hermes' ten olan çocuğundan bahsettiği oldu mu? Yani, onun hakkında konuşmazmış dediler de bana.'' dedi Padec'i sevmesi için onun kucağına vererek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pearl Chérie Dior
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Pearl Chérie Dior


Mesaj Sayısı : 315
Kayıt tarihi : 27/04/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 2:04 am

''Amphitrite.'' dedi, zayıf bir sesle, başını sallayarak. ''Melez kampında olmalısın, ilişkileriniz iyi olmalı. Sana hiç Hermes' ten olan çocuğundan bahsettiği oldu mu? Yani, onun hakkında konuşmazmış dediler de bana.'' dedi ve köpeği sevmem için, köpeği kucağıma verdi. Gerçekten çok tatlıydı köpek; ama şu anda bir kardeşim olduğunu fark etmiştim. Karşımda ablam mı desem, kardeşim mi desem bilemiyordum; ama duruyordu işte. Aynı anneden çıkma iki çocuktuk. Babalarımız farklıydı; hatta benim babam belli değildi; en azından onun babası belliydi. Ben kendi babamı tanımıyordum bile. Ölmüş olma ihtimali çok yüksekti.

"Sanırım üvey de olsa kardeşiz. Aslında annem bana bir kere göründü. Tam buradaydı, bulunduğun yerde. Gerekten mükemmeldi. Sadece bir defa gördüm onu; ama o anın her zerresini hatırlıyorum. Gerçekten benim için değerli bir andı. Bütün umutlarımın kırıldığı bir sırada geldi. "Birkaç kardeşin daha var. Aslında kulübemiz çok kalabalık olmasa da idare eder. Amphitrite, pek çocuk yapma girişiminde bulunmuyor bence. Poseidon var zaten. Kolay kolay aldatacak biri olduğunu sanmıyorum. dedim. Hayatımda tek sevdiğim evlilik onların evliliğiydi; onun dışında evliliklere iğrenç gözle bakardım.

"Memnun oldum. Ihh ben şey abla mı demeliyim; yoksa ben mi ablanım, yoksa bir Tanrıça'ya ne denir?" dedim, evet bu bir sorundu. Ciddi bir sorun, nasıl hitap edebilirdim
yani?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Zenobia
Küçük Tanrıça
Küçük Tanrıça
Zenobia


Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 2:16 am

''Tanrıça Zenobia diyebilirsin'' dedi, kayıtsızca omuz silkerek. ''Ben 16 yaşındayım, sen benden büyük görünüyorsun. İstersen BiBi de diyebilirsin, fark etmez.''

Etiket peşinde olan biri değildi, asla da olmamıştı.



''Gerçekten mi? O kadar çok kardeşim var mı? Babamdan da var bir sürü, cidden, o kadar çok muyuz? Kampınız nerede? Ben de oraya gelebilir miyim? Annem sık sık gelir mi? Poseidon'u gördün mü? Nasıl biri? Bana biraz ondan bahsetsene. Kampınızdan da bahset biraz.''



Heyecandan soruları birbiri ardına sıralayıvermişti. Gözleri büyük bir heyecanla parlıyordu. O kamp hakkında her şeyi ama her şeyi bilmek istiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pearl Chérie Dior
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Pearl Chérie Dior


Mesaj Sayısı : 315
Kayıt tarihi : 27/04/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 2:33 am

''Tanrıça Zenobia diyebilirsin'' dedi omuz silkerek. ''Ben 16 yaşındayım, sen benden büyük görünüyorsun. İstersen BiBi de diyebilirsin, fark etmez.'' Tamam, yaşlılık kompleksine girebilirdim. Çok yaşlı hissetmiştim aniden,kendimi. O kadar zaman hangi ara geçmişti ya? Vay anasını... Aklıma ne gelirse derdim, çok takan biri gibi durmuyordu; bu açıdan şanslıydım, çünkü sesleniş konusunda kötüydüm.

''Gerçekten mi? O kadar çok kardeşim var mı? Babamdan da var bir sürü, cidden, o kadar çok muyuz? Kampınız nerede? Ben de oraya gelebilir miyim? Annem sık sık gelir mi? Poseidon'u gördün mü? Nasıl biri? Bana biraz ondan bahsetsene. Kampınızdan da bahset biraz.'' O kadar çok soru sormuştu ki, yarısını unutmuştum bile. "Ihh, aslında sorduğun soruların yarısını unuttum." dedim gülümseyerek. Ee ne yapayım, unutmuştum. Aklıma gelen soruları cevaplamaya başladım. "Aslında Hermes Kulübesi'nden epey bir kardeşin olduğunu söyleyebilirim; bizim kulübe az ve öz. Kampımız yakın yaa. Çok da uzak değil; sen oraya gelebilir misin onu bilemem. Başkaa, başkaaa, hah annemi şu ana kadar sadece bir kere görebildim; aslında gelmeye çalışır. Poseidon'dan gizli geliyor; aslında bu işte başarılı olduğunu söyleyebilirim. Genellikle ben yokken Kulübe'ye gidiyor. Şansıma yaaa; ama olsun onu bir kere görmek beni az veya çok da olsa önemsediğini bilmek güzel. Poseidon'u görmedim; ama ama onu görmeyi..." dedim ve aniden sustum. Yani bir Amphitrite çocuğu olarak Poseidon'u sevemem pek hoş karşılanmıyordu; ama seviyordum yaa onu. Çok karizmatik geliyordu gözüme. Mavi göz falan.... Çok artistti ve suyun içindeyken o suların sadece anneme ait olmadığı gerçeği de vardı. Diplere çok batamadığım için genellikle üvey babamın sularında dolaşırdım.

Biraz çekinerek de olsa konuşmaya devam ettim. "Poseidon'u hiç tanımadım; ama kendisini görmeyi çok isterim. Okyanusların Tanrısıysa bunu hak ediyordur. Okyanuslara ne kadar bağlı olduğum da düşünülünce evet o Tanrı'yı merak ediyorum... Ihh şey bu aramızda kalırsa sevinirim, kardeşlerim Poseidon'u sevmemi pek onaylamıyor da. Gerçi ben sevdikten sonra pek de umrumda değil." dedim ve gülüm
sedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Zenobia
Küçük Tanrıça
Küçük Tanrıça
Zenobia


Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 2:48 am

Zenobia gülümseyerek

''Poseidon'u seviyorsun ha?'' dedi ve saçlarını kaldırıp arkasını dönerek ona ensesindeki derin çiziği gösterdi.

''Bunu bana o yaptı'' dedi, sesinde hüzünden bir parçayla. ''Beni gördüğü gün. Denizkızlığımı elimden aldı ve ben de bir daha onun sularında boy göstermemeye kendi kendime söz verdim, gördüğü yerde parçalayabilir çünkü.'' Kederli kederli güldü.

''Demek annemizi sadece bir defa gördün, öyle mi? Ben sayamadığım sene kadardır göremedim annemi, düşün artık'' Başını iki yana salladı.

''Ben şurdaki büyük adanın içindeki ormanda yaşarım. Ormanın tam içinde bir ağaç evim var. Ağaç ev dediğime bakma, elektriğim var suyum var, internetim ve hatta uydulu televizyonum bile var. Onlarca hayvanım da cabası tabi. Şempazem, kunduzlarım, kuzgunum, köpeğim, sinekkuşum, kobram hatta kaplanım da var, üzerine bir de hamile, iki haftaya kadar bir kaç tane daha kaplanım olacak. Ah Lola'yı görmen lazım, hamile ya, eşi ona bir özen gösteriyor bir dikkat ediyor.'' dedi ve bir kahkaha patlattı. ''İnanamazsın, geçen hafta benim evimden yuvaya dönmesine izin vermedi, neymiş hava karanlıkmış. Kuzgunum da kendini kartal sanar, azıcık sıyırmıştır.'' dedi, Pearl'ün üzerinde yarattığı büyük şoku fark etmeden. Bir insanın - küçük de olsa tanrıça olsa bile- kaplanlarla ve kuzgunlarla dostluk ettiği görülmüş duyulmuş şey değildi, üstelik bir de hayvanların duygularını anladığını söylememişti.

''Konuşamayanları duyarım ve onları iyileştiririm. Mesela, şu anda Pa'yı çok sıkıyorsun ve seni ısırmak üzere.'' Kızın köpeğe bakıp şaşırmasına fırsat tanıdıktan sonra devam etti. ''Annemizi özlüyor musun?'' İstemsizce eli, annesinin verdiği deniz kabuğu kolyesine gidivermişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pearl Chérie Dior
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Pearl Chérie Dior


Mesaj Sayısı : 315
Kayıt tarihi : 27/04/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 10:05 pm

Genç Tanrıça gülümsedi ve arkasını dönüp saçlarını toparladı. ''Poseidon'u seviyorsun ha?''Ortaya ensesi çıkmıştı. Derin bir çizik vardı. Sanki orada olması bir şakaymış; oraya ait değilmiş gibiydi. Yakışmıyordu oraya. Bir Tanrıça'nın kendini tamir edebilmesi gerekirdi; ama anlaşılan bu Tanrıça bu konuda pek de iyi sayılmazdı.

''Bunu bana o yaptı'' dedi, sesinde hüzünden bir parçayla. ''Beni gördüğü gün. Denizkızlığımı elimden aldı ve ben de bir daha onun sularında boy göstermemeye kendi kendime söz verdim, gördüğü yerde parçalayabilir çünkü.'' Kederli kederli güldü. Gerçekten onun adına düşünmüştüm. Yani, Poseidon benim hayallerimde muhteşemdi. Yoksa, değil miydi? Yaranın derinliğini ve sertliğini gördükçe içime bir kurt düşmüştü. Ne diyebilirdim ki? "Ben, şeyy..." diye mırıldandım. ''Demek annemizi sadece bir defa gördün, öyle mi? Ben sayamadığım sene kadardır göremedim annemi, düşün artık'' dedi, çok şey yaşadığı belli oluyordu. Bir Tanrıça, olmak kolay şey değildi, evet.

''Ben şurdaki büyük adanın içindeki ormanda yaşarım. Ormanın tam içinde bir ağaç evim var. Ağaç ev dediğime bakma, elektriğim var suyum var, internetim ve hatta uydulu televizyonum bile var. Onlarca hayvanım da cabası tabi. Şempazem, kunduzlarım, kuzgunum, köpeğim, sinekkuşum, kobram hatta kaplanım da var, üzerine bir de hamile, iki haftaya kadar bir kaç tane daha kaplanım olacak. Ah Lola'yı görmen lazım, hamile ya, eşi ona bir özen gösteriyor bir dikkat ediyor.'' Dediklerinden kaplandan sonra kopmuştum. Tamam, şimdi bir dakika kaplan çocuk doğuruyor, bukalemun kaplanın çocuğuna aşık oluyor. Tarıların aşkına! Bu da neydi böyle? Vallaha unuttum, kafam karıştı. ''İnanamazsın, geçen hafta benim evimden yuvaya dönmesine izin vermedi, neymiş hava karanlıkmış. Kuzgunum da kendini kartal sanar, azıcık sıyırmıştır.'' Bir Tanrıça, hayvanlar falan ne oluyordu yaa? Aslında bu Tanrıça'nın ne Tanrıçası olduğunu da bilmediğimden dolayı biraz şoka uğramış olabilirdim. Hayvan Tanrıçası falan var mıydı yaa?Varsa bile ben hiç duymamıştım.

''Konuşamayanları duyarım ve onları iyileştiririm. Mesela, şu anda Pa'yı çok sıkıyorsun ve seni ısırmak üzere.'' Anlayamadan birden ellerim boşluğa düştü ve köpek ellerimden kayıverdi. Yani, böyle ani çıkışlardan hoşlanmazdım; sadece kendim yapınca hoşlanırdım. Evet. Aloo? Deliyim diyoruz iki saattir. ''Annemizi özlüyor musun?''dedi aniden konuyu değiştirerek.

Annemiz... Her gece, burada duyduğum müzik gibi sesini kulaklarımda hissediyordum. Onu özlüyordum evet; yani gerçek babamın şefkatini de almamıştım. "Evet onu çok özlüyorum. En azından seni az da olsa büyütmüş olmalı. Sen bir Tanrıçasın, ölümsüzsün ve elbet onu görebileceksin. Ömrün çok uzun; ancan sizin zamanınızla bizim zamanımız bir değil." dedim ve haklıydım da, ömrü boyunca daha annesini çok görebileceği zaman olacaktı; ama benim sonum belli değildi. Belki şu an bile ölebilirdim. Gözlerimi indirdim ve nefes aldım. Annemin yeniden adımı seslenişi kulaklarıma geliyordu; evet onu çok çok çok özlemiştim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Zenobia
Küçük Tanrıça
Küçük Tanrıça
Zenobia


Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 11:28 pm

Bir şeylerin düğümlendiğini hissederek, yutkundu. Ellerini, koluna koyarak, destek verdiğini belirtircesine, sıktı ve bıraktı. Adanın kuzeyinden esen bir rüzgar ikisinin de saçlarını savuruyor, tuzlu deniz kokusunu burunlarına çalıyordu. Pa ayaklarının altında, koşup dururken, mavi gözlerini onun mavi gözlerine dikerek mırıldandı.
''Hayatın boyunca bir kere gördüğün birini özlemektense, defalarca gördüğün birini özlemek daha zordur. Evet, uzun bir ömrüm var, ama onu bir daha görür müyüm, bilmem. Ensemdeki şey bir çizik değil, bir lanet. '' dedi, işaret parmağıyla orayı işaret ederek. ''Bildiğin Tanrıçalar kendini iyileştirir değil mi? Eğer onlara yol gösterecek biri varsa'' omuz silkti. ''Gördüğün gibi, kimsem yok.''
Ve birden, sanki başından beri amacı buymuş gibi, annesinin hediyelerinden biri olan, boynundaki denizkabuğu kolyesini söktü. Küçük, sedefli pırıltılar saçan kabuklarla dolu bir kolyeydi. Elini elinin içine alıp avucunu açtı ve kolyeyi içine koyup parmaklarını kapattı.
''Senin olsun. Bende daha bir sürü var. Bunu bana annemiz vermişti.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pearl Chérie Dior
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Pearl Chérie Dior


Mesaj Sayısı : 315
Kayıt tarihi : 27/04/11

Kardeşle tanışmak. Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşle tanışmak.   Kardeşle tanışmak. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 11:57 pm

''Hayatın boyunca bir kere gördüğün birini özlemektense, defalarca gördüğün birini özlemek daha zordur. Evet, uzun bir ömrüm var, ama onu bir daha görür müyüm, bilmem. Ensemdeki şey bir çizik değil, bir lanet. '' Evet, acıklıydı, son derece acıklıydı. Yakında cami avlusunda bulundum ben dese hiç şaşırmayacaktım. Bir hayat böyle mi geçer yaa. Poseidon'un lanetini taşımak. Evet, köpürdüğünde ve sinirlendiğine depremler yaratan bir Tanrı'dan bahsediyorsak evet bu lanet oldukça kötüydü. ''Bildiğin Tanrıçalar kendini iyileştirir değil mi? Eğer onlara yol gösterecek biri varsa... Gördüğün gibi, kimsem yok.'' diye fısıldadı; elindeki köpeğe baktım. Teknik olarak kimsem yok demesi yanlıştı; heey sadece köpekten bahsetmiyorum. Her daim gelebilirdi bizim yanımıza.

''Senin olsun. Bende daha bir sürü var. Bunu bana annemiz vermişti.'' dedi ve birden boynundaki deniz kabuklarından yapılma kolyeyi çıkardı ve elime koydu. Şaşırmıştım, ne diyeceğimi bilemiyordum; Amphitre'nin yaptığı bir şeyi hediye ediyordu bana. Gözlerimi şaşkın bir şekilde kaldırdım ve gözlerine baktım. "Ben şey. Bu çok güzel; ama..." Evet, onu çok istiyordum, bunu kabul etmeliydim. Elime değdiği andan itibaren kendimi çok daha iyi hissetmiştim; sonunda pes edercesine gözlerimi kapattım. "Teşekkür ederim." diye fısıldadım. "Ve lütfen yalnız olduğunu düşünme melez de olsak kardeşlerin melez kampında var. Her daim sana yardım edebiliriz. İstediğin zamanlar gelebilirsin." dedim ve gülümsedim. Evet, bunu yapacaktım, ona sıkıca sarıldım. Yaşadığı yalnız geçen zamanlardan sonra buna ihtiyacı olduğunu düşünmüştüm. Ona bir abla şefkatiyle sarıldım. Kardeşimdi ne de olsa. "Her zaman gelebilirsin." diye kulağına fısıldadım ve ayrıldım. Bana kızıp kızmaması pek umurumda değildi aslında. Sadece ona yardımcı olmak istemiştim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kardeşle tanışmak.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kardeşle Kano Gölü Macerası
» Yeni kardeşle kano gölü
» Lie İle Tanışmak
» Geceyle Tanışmak
» Hekate ile tanışmak

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Long Island Kıyısı-
Buraya geçin: