Yaz güneşinin sıcağı altında, plajda uzanıyordum. Havalar bugünlerde çok sıcaktı ve işi olmayan herkez plaja isyan etmişti. Ben ve kulübedeki kardeşlerim bütün günü plajda geçirmeyi planlamıştık. Temizlik günü, bayrak kapmaca, eğitimler derken kendimize zaman ayırmakta zorlanıyorduk. 500 faktörlük güneş kremimle bugün kırmızı, yarın siyah olacağıma emindim. Güneş gözlüğümü yukarı kaldırıp, etrafa bakındım. Sörf yapan melezler, suyla eğlenen Poseidon çocukları, bir kaç Hermes çocuğunun yapmaya hazırlandıkları şaka, kısaca herşeyi görebiliyordum. Kuzenim Seth'de içlerindeydi ve sürekli etrafa bakınıyordu. Anlaşılan gözetleyici o olmuştu. İçimi çekip yanımdan geçen kardeşim Ad'e, "Hey, nereye gidiyorsun?"dedim. Ad gülümseyerek bana dönüp, "Geri gelceğim, kulübeye uğrayıp içecek bir şeyler alacağım."dedi. İşi bir kaç Hermes çocuğuna yaptır diyecektim ama o çoktan gitmişti. Tekrar şezlonga uzanıp günün tadını çıkarmaya devam ettim. Geçen gün tepede aldığım yaralar hala kolumdaydı. O pislik canavarlara hazırlıksız yakalanmıştım. Bir ses, "Selam Drew."dedi. Başımı kaldırıp karşımda duran Seth'i gördüm. Yanıma oturup, "Sana burdan gitmeni öneririm. Az sonra kötü şeyler olacak."dedi. Gülerek, "Gene neler planladınız?"dedim. Omuz silkip, "Bilirsin. Bize özgü şeyler."dedi. Gizli saklı konuştuğuna göre burdan gerçekten de gitmeliydim. Ayağı kalkıp, "Plaj keyfimi mahvettin. Ama seni ispiyonlamam için bu şaka 5 dakika sürecek ve 10 dakika da temizlenecek. Aksi taktirde Kheiron'dan sıkı bir azar işiticeksiniz. Kulübece."diyip plajdan ayrıldım. Kulübeme doğru giderken hala plajı görebiliyordum. Sonunda durup neler olacağını izlemek istedim. Bir kaç saniye geçmişti ki büyük bir gürültü koptu. Ardından plajın renginin değiştiğini gördüm. Kumlar renk değiştirmiş kırmızı olmuşlardı. Bu da neydi böyle? Sorgulamanın kötü bir fikir olduğunu anlayıp kulübeme yürüdüm. Zaten birazdan herşey anlaşılırdı.