Annemin bana hediyesi hançeri alalı, aradan birkaç gün geçmişti. Daha doğrusu yüzüğü. Daha önce hiç yüzüğümü hançere çevirmeye çalışmamıştım. Neden bilmiyorum ama hançer bana pek kullanışlı gelmiyordu. Ama sabahleyin bitirdiğim kitap sayesinde bu konuda yanıldığımı anladım. 15 yaşındaki çocuk hançer ve saks bıçağıyla harikalar yaratıyordu. Bende ona özenip Cephanelikte kendime saks bıçağı aramaya karar verdim. Cephaneliğe daha önce hiç gitmemiştim. Ama kapıdan adımı mı atar atmaz, 'keşke gelseymişim' dedim. İçerde birbirinden güzel silahlar, kalkanlar ve mızırak gibi şeyler vardı. El bombası ve dinamit bile görmüştüm. Düzenli tutulmaya çalışılmıştı herşey ama pek becerememişlerdi. Eminim ki silahlara aşık birkaç kişi, ara sıra gelip yerdeki silah yığınlarını düzeltiyor, onarıyordu. Etrafa bakınmaya devam ettim. Aradadığım şey 30 cm boylarında, hatta daha kısa bir bıçaktı. Onunla fazla birşey yapamazdım ama kılıç savunmalarında bayağı işe yarıyordu. Son anda göz ucuyla fark ettim. Tarfilerime uyan bir saks bıçağı. Gümüş sade kabzasından tutup biraz inceledim. Bileylersem işime yarayabilirdi. Gene de bir Ares çocuğu yada Hephaistos çocuğu görse iyi olurdu. Saks bıçağını belimde ki kemere yerleştirip dışarı çıktım. Nasıl olsa paslı falan değildi. Önce bileyler daha sonra da silah doktoruna götürürdüm.