Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Eris'in Çağrısı

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Katherina Zoey Night
Nyks'in Çocuğu
Nyks'in Çocuğu
Katherina Zoey Night


Mesaj Sayısı : 181
Kayıt tarihi : 02/02/11

Eris'in Çağrısı Empty
MesajKonu: Eris'in Çağrısı   Eris'in Çağrısı Icon_minitimeC.tesi Tem. 16, 2011 8:32 am

Koşarak ormana daldığımda güneşin ilk ışıkları gökyüzünde belirmeye başlamıştı. Nefes alışlarım sıklaşmıştı ve ayağım kayıp düşünce hafifçe inledim. Acilen Zeus Yumruğu'na gitmem gerekiyordu. Rüyamda böyle görmüştüm. Bunu yapmam gerekiyordu, çünkü yapmamı bana Eris söylemişti. Bunu söylerken de pek canayakın davrandığını söyleyemeyecektim. Hatta Zeus Yumruğu'na gitmeyeceğimi söyleyince beni tehdit bile etmişti. Yutkunarak düştüğüm yerden kalktım ve tekrar koşmaya başaladım. Geçtiğim yerdeki çalılıklar tenimi çizerken ben koşmaya devam ediyordum. En sonunda Zeus Yumruğu'na vardım ve yavaşlayarak nefesimi, düzene sokmaya çalıştım. Ardından ise Zeus Yumruğu'nun çevresinde dolaşmaya başladım. Eris neden buraya gelmemi söylemişti ki? Zaten bu bana pek de cazip gelmemişti ama sizi tehdit eden kişi Eris ise mutlaka onun dediklerini yapmalısınız. Eris bana bir şey söylemişti. "Labirente gitmeni istiyorum. Delta'yı bul ve parmağını onun üzerine bastır. Giriş senin için açılacak" Şimdi delta harfini bulmam gerekiyordu yani. İç çekerek bunun nerede olabileceğini düşündüm. Ağaçlara bile kazınmış olabilirdi. Bunları düşünüken gözüme Zeus Yumruğu'nun çukurlaşmış bir bölümündeki bir üçgen takıldı "Delta" Bu işareti görünce rahatsız bir şekilde elimi ona doğru uzattım. Bir an için parmağım Delta harfinin üzerindeydi ve sertçe bastırıyordu. Bir an sonra ise yerde yatıyordum ve tuhaf bir giriş açılmıştı. Eris'in dediği olmuştu. Labirentin girişi açılmıştı. Şimdi ise Eris'in dediğini yapmam gerekiyordu. Bu düşünce içinde yavaşça doğrulup yerden kalktım ve girişe doğru adım adım yürümeye başladım. Ardından ise kendimi koyu bir karanlığın içine attım. Labirentin girişi tek ışık kaynağım olan doğan güneşi yok edecek şekilde kapanırken başımı nasıl bu belaya soktuğumu düşünerek Eris'e lanetler okuyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Katnis Roselie Graham
Persephone'nin Çocuğu
Persephone'nin Çocuğu
Katnis Roselie Graham


Mesaj Sayısı : 84
Kayıt tarihi : 23/06/11

Eris'in Çağrısı Empty
MesajKonu: Geri: Eris'in Çağrısı   Eris'in Çağrısı Icon_minitimeC.tesi Tem. 16, 2011 9:33 am

Birisi beni bir tekmeyle yataktan düşürene kadar gayet rahat bir uyku çekiyordum. Fakat bunu yapan kişiye de bedelini ödetmeye hazırdım. Ta ki bana tekme atanın Cassandra olduğunu görene kadar. Bana sinirli bir şekilde bakıyordu. Ben esneyerek "Ne var?" diye sorduğumda şöyle dedi "Saatin iki olduğunu biliyor musun?" Bu sözleri duyunca cevap olarak başımı evet anlamında salladım. "Tüm geceyi dışarıda dolaşmakla geçirip saat dörtte kulübeye geliyor ve bizden bunu anlayışla karşılamamızı istiyorsun! Uykunu alamamış olman umurumda dahi değil Katnis! Hemen yerden kalk ve yatağını topla! Yoksa yemin ederim seni parçalara ayıracağım!" diye haykırdı Cassandra. Odamın zemininden hızla kalkarak yatağımı topladım ve ardından da daha fazla azar işitmemek için kulübemden çıkıp ormana doğru gitmeye başladım.

Ormana girip biraz ilerledim ve aklıma gelen ilk şey olarak Katherina'nın yanına gitmeye karar verene kadar dolaştım. Bu fikri bulmadan önce ağaçların arasında dolaşan Natalie ve Melanie'yi görerek onlara selam verdim. Fikir aklıma geldiğinde ise ormandan çıkmak için yön değiştirdim. Fakat tam Zeus Yumruğu'nun yanından geçerken Katherina'yı gördüm. Fakat bu Kat'den çok onun bir... Yansımasına benziyordu. Ya da hayaletine. Ne derseniz deyin farketmez. Kesin olan tek şey bunun Kat olmadığıydı. Halüsinasyon gibi bir şeydi bu. Bunu anlamama sebep olan şey onun dalgalanması ve bulanıklaşmasıydı. Fakat onu izlerken yaptığı şey kalbimi durduracak gibi oldu. Kat elini bir yere koyarak oraya bastırdı ve ardından da yere devrildi. Zeus Yumruğu'nun üzerinde bir şey açılmıştı... Bir giriş! Kat ayağa kalkarak girişin içine doğru ilerledi ve o girer girmez de giriş kapandı. Kat gitmişti. Onun nereye gittiğini anlayınca da kalbim korkuyla doldu ve ağzımdan şaşkınlık dolu bir ses çıktı. Hızla arkamı dönerek Mel ve Nat'ı bulmak için koşmaya başladım. Kat labirente gitmişti!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melanie Arianna Bates
Demeter'in Çocuğu
Demeter'in Çocuğu
Melanie Arianna Bates


Mesaj Sayısı : 103
Kayıt tarihi : 29/04/11

Eris'in Çağrısı Empty
MesajKonu: Geri: Eris'in Çağrısı   Eris'in Çağrısı Icon_minitimeC.tesi Tem. 16, 2011 10:55 am

O sabah o kadar zor uyanmıştım ki. Bir şey beni yatağa çivilemişti sanki. Oradan çıkmamam gerekiyordu. Çıkarsam beni kötü şeylerin bekleyeceğini hissediyordum. Bu duyguya alıştığım için garipsemedim. Eris bizimle uğraşmaya başladığından beri her sabah böyleydim. Sanki her an karşıma dikilip beni boğacakmış gibi geliyordu. Kendimi yataktan çıkmaya zorladım. Bunu yapmamalıydım çünkü kafamı çok kötü bir şekilde vurdum. Arkamdan bir kahkaha duyuldu. “Ahhh hala kötü şansın devam ediyor demek benim küçük Mel’im!”. Bu sesi nerede duysam tanırdım. Havlarcasına “Eris!” dedim. Yine aynı sahte gülümseyişle “Evet canım. Şu sıralar Fatum ile konuşuyor musun? Sizi çok seviyordu da.” Dedi. Ardından ekledi “Anlaşılan o da benim gibi sizden sıkıldı. Hiç şaşırmadım”. Bu kadarı fazlaydı. Zaten yaptığı her hareket çekilmezdi. “ O bizi bırakmadı.” Bunu kendi tecrübeme dayanarak söylemiştim. Hafifçe gülerek “Rüyamda ne gördüm biliyor musun Eris? Fatum bana bakıyor ve “Sizi her zaman koruyacağım. Sakın korkmayın ondan. Size bir şey yapamaz.” Diyordu bana. O yüzden artık senden korkmuyorum. Fatum senin bize bir şey yapmana izin vermez.” Dedim. Eris’in bu sözler karşısında şaşıracağını düşünmüştüm ama gülümseyerek ekledi “Evet size bir şey yapamayacağım doğru ama arkadaşlarına yapabilirim. Ve kim olduğu benim için fark etmez. Bu kardeşim bile olsa.” Ardından bir kahkaha attı ve ortadan kayboldu. Aklıma gelen tek isim vardı. “Kat” Eğer Eris’in dedikleri doğruysa Kat ölmekten beter olacaktı. Eris’e neden güvendiğimi bilmiyordum.. O güvenilmez biriydi. Ama kurduğu oyunlarda yalan söylemeyeceğini tahmin ediyordum. Hızla altıma bir şort geçirdim. Üstüme de pembe bir penye. Bu halimle kendimi çilekli dondurma gibi hissettim. Ama bunları düşünecek vaktim yoktu. Doğruca Nat’in yanına gitmeliydim. Kapıdan çıkarken Isabella’ya tosladım. “Melanie nereye gidiyorsun?” dedi bana bakan meraklı gözlerle. “Benim şey…Natalie’yi ziyaret etmem gerek.” Dedim. Bunu derken terlemeye başlamıştım. Ona az önce Eris’in yatak odama girdiğini söylesem bana ne derdi acaba? Bunu öğrenmek için iyi bir zaman değildi. O yüzden Isabella’nın yanından geçtim ve doğruca Hephaistos kulübesine doğru koşmaya başladım. Kulübeye gelince önünde durup beklemeye başladım. Hephaistos kulübesine elimi kolumu sallayarak giremezdim. Kulüenin kapısını çaldım. Uyandığımda sabahın erken saatleri olduğunu sanıyordum ama çoktan öğle olmuştu. Kapıyı açan kişiye baktım ve onun bir erkek olduğunu fark ettim. Bana sanki zehirli bir fareymişim gibi bakıp “Ne istiyorsun?” dedi. “Ben buraya Natalie’yi görmek için geldim tamam mı? İnan önemli bir şey olmasaydı buraya adımımı atmazdım. O yüzden bana onu çağırmanı istiyorum.” Dedim. Bu sefer tepesi atmıştı işte. “Bana emir veremezsin! Ben bir köle değilim ve senden bin kat daha güçlüyüm! Anladın mı beni?!” benim de sinirim tepemdeydi ve kaldıramayacağım bir şey varsa o da bana bağıran biriydi. “Bana bak cinlerim zaten tepemde bir de sen çıkma başıma!” O sırada bir mucize oldu ve Natalie kulübenin içinden başını uzattı. “Ah Melanie buradasın!” dedi. Rengi solmuştu. Ona Eris’le ilgili bir soru sormaktan korkuyordum. Daha doğrusu sorudan değil alacağım cevaptan korkuyordum. Natalie dev çocukla aramıza girip “Peter o benim kız kardeşim. Sataşacak başka birisini bul.” Dedi. İsminin Peter olduğunu öğrendiğim çocuk homurdanarak içeri girdi. Peter’in gittiğinden emin olunca Nat bana döndü ve “Mel senle bir konu hakkında konuşmalıyım.” Sözünün devamını getirmesine izin vermedim çünkü zaten biliyordum. “Eris bu sabah seni ziyarete geldi değil mi?” bana soran gözlerle baktı ve “Ne zamandan beri kahinliğin tuttu?” dedi. Onu kolundan çektim ve “Burası bu konuyu konumak için iyi bir yer değil. Bunu ormandan konuşalım.” Dedim. Yavaşça ormana doğru yürüdük. Konuştukça Natalie’in de aşağı yukarı benimle aynı rüyayı gördüğünü fark ettim. O sırada Katnis çalıların arasından çıktı ve bize “Merhaba” dedi. Bütün tiyatro yeteneğimizi kullanarak “Merhaba!” dedik. Katnis gidince Natalie bana baktı ve “Yani sence Katherina’nın başı dertte mi?” diye sordu. Başımı saladım. Tam ağzımı açacaktım ki Katnis tekrar belirdi ve “Katherina labirente girmiş!” dedi. Natalie’ye bakıp “İşte ben de bundan bahsediyordum!” dedim. Katnis bize soran gözerle baktı ve “Bunu biliyor muydunuz?”dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Natalie Brianna Bates
Hephaistos'un Çocuğu
Hephaistos'un Çocuğu



Mesaj Sayısı : 33
Kayıt tarihi : 23/06/11

Eris'in Çağrısı Empty
MesajKonu: Geri: Eris'in Çağrısı   Eris'in Çağrısı Icon_minitimeC.tesi Tem. 16, 2011 11:29 am

“Bunu biliyor muydunuz?” diye sordu Katnis. Ormanın içinde ayakta dikilmiş duruyorduk. Mel ile ikimiz aynı anda iç çektik ve "Eris sana sabah ziyareti yapınca bunu bilmemek olanaksız!" dedik. Katnis ağzı bir karış açık bize bakakaldı. Ardından da ağzını kapatarak "Demek bana halüsinasyon gösteren de oydu!" diye haykırdı. Bu sefer şaşırma sırası bizdeydi. Melanie "Ne halüsinasyonu?" diye sorarken ben sessiz kaldım. Neler olduğunu tahmin edebiliyordum. Katnis "Gece boyunca dışarıda gezince insan yordun oluyor. Saat ikiye kadar da uyuması normal dolayısıyla. Ama bunu kardeşim Cassandra ile tartışmaya gelmez. Bu yüzden azar işitmemek için kulübemden çıktım ve ormana geldim. Sizi gördükten sonra ise Kat'i bulmaya karar verdim. Fakat Zeus Yumruğu'nun yanından geçerken Kat'in labirente girdiği ile ilgili bir halüsünasyon gördüm. Bundan sonra da sizin yanınıza geldim işte!" diye açıklamada bulunda. Bu açıklamanın ardından ben elimi dur anlamında kaldırarak "Eğer bu görüntüyü sana Eris gösterdiyse bunun doğru olup olmadığını nasıl anlayacağız? Sonuçta o yalan söylemekten çekinmez." dedim. Mel de "Haklısın. Ama Katnis'in gördüğü şey doğru da olabilir. Eğer bu gerçekse Kat'i orada bırakamayız!" dedi. Üçümüz birbirimize bakarak endişeli bir sesle "Birkaç dakika sonra burada buluşalım!" dedik.

Kulübemden çıkarken çantama koyduğum şeyleri bir kez daha kontrol ettim. Dört şişe su (Kat'i bulmak için yola çıkıyordu sonuçta.), birkaç paket kraker, biraz çikolata parçacıklı kurabiye koydum. Eminim kızlar bunların almayı akıl edeceklerdi ama ben önlemi elden bırakmamalıydım. Ormanda hızlı adımlar ile ilerlerken güneşin yavaş yavaş batmak üzere olduğunu farkettim. Kat burada olsaydı şu anda yeni uyanıyor olurdu muhtemelen. Zeus Yumruğu'na vardığımda Katnis ve Mel'in sırtlarında renkli çantalar ile beni beklemekte olduklarını gördüm. Katnis ile Mel yutkunurken ben Katnis'e "İçeri nasıl gireceğiz?" sorusunu sordum. Katnis ise tekçe elini bir oyuğa sokarak küçük bir üçgene bastırmakla yetindi elini. Aslında bu Delta harfiydi. Bu harfin buraya kazılı olmasının sebebini biliyordum. Çünkü bu... Birden yere yuvarlandım. Önümüzde bir geçit açılmıştı ve bu beni korkutmuştu. Katnis yerden kalkmama yardım ederken ben "Haydi içeri girelim" dedim. Ardından üçümüz beraber labirente daldık ve geçit arkamızdan kapandı.


-Rp'nin devamı labirenttedir-
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Eris'in Çağrısı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Zell'e Rp çağrısı.. :)
» Kronos'un Çağrısı.
» Kronos'un Çağrısı./2
» Eris'in Çağrısı (2)
» Medusa'nın Çağrısı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Orman :: Zeus Yumruğu-
Buraya geçin: