Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Geldik ama ...

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Melanie Arianna Bates
Demeter'in Çocuğu
Demeter'in Çocuğu
Melanie Arianna Bates


Mesaj Sayısı : 103
Kayıt tarihi : 29/04/11

Geldik ama ... Empty
MesajKonu: Geldik ama ...   Geldik ama ... Icon_minitimeSalı Tem. 12, 2011 12:04 am

Sabak uyandığımda nefes alamayacak kadar gergindim. Rüyamda Eris'i görmüştüm. Natalie bana onun bizim peşimizi bıraktığını söylemişti ama Eris yine her zamanki gibi yalan söylemişti. Rüyamda bana hınzırca bakıyor ve "Üzerinizdeki laneti kırmak istiyorsun? O zaman buraya gel. O zaman laneti kırabilecek güce sahip olacaksın.."dedi ve otadan kayboldu. Nerede olduğumu biliyordum. Ağzımdan çıkan tek sözcük "Canavarlar Denizi" oldu. Sonrasında ise içten gelen bir kahkaha ve benimn uyanışım. Çığlık çığlığa bağırıyor etrafıma tekmeler savuruyordum. Diğer odalardan birkaç kişi yanıma geldi ve sakin durmam için beni tuttular. Çığlıklarım dinince neler olduğunu yavaş yavaş hatırlamaya başladım. Bunu birine anlatmalıydım. Ve bu kişi kesinlikle Natalie olacaktı. Üstüme yerde bulduğum en hışır giysiyi bulup Natalie2nin kulübesine doğru koşmaya başladım. Kulübenimn önünde dikiliyordum. Natalie birazdan dışarı çıkardı. Bundan emindim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Natalie Brianna Bates
Hephaistos'un Çocuğu
Hephaistos'un Çocuğu



Mesaj Sayısı : 33
Kayıt tarihi : 23/06/11

Geldik ama ... Empty
MesajKonu: Geri: Geldik ama ...   Geldik ama ... Icon_minitimeSalı Tem. 12, 2011 12:20 am

Rüyamda Eris'i görmüştüm. Bana Canavarlar Denizine gitmemi söylüyordu. Uyandığımda bunu Melanie'ye hemen anlatmam gerektiğini anlamıştım. Tam Kulübemden dışarı çıkacaktım ki Peter karşıma dikilip "Mutfaktaki yemeklere ne oldu biliyor musun?" Evet biliyordum. Plaja gittiğimde yemek lazımdı ve ben de "Hayır bilmiyorum. Yolumdan çekil Pete." dedim ve onu ittim. Bana kızgın kızgın bakıp ortadan kayboldu. Kapıyı açtım ve Melanie karşımda duruyordu. Rengi atmıştı. Ona bakıp "İyi misin Mel?" dedim. "Hayır rüyamda Eris'i gördüm." dedi. İşte şimdi korkma sırası bendeydi. "Ben de " dedim titrek bir sesle. Melanie bana baktı ve "Bunu burada konuşmasak iyi olacak" dedi parmağıyla kulübenin içinden gelen meraklı bakışları göstererek. "Tamam nereye gidelim?" dedim sanki çok önemsiz bir şeymiş izlenimini vermeye çalışarak. "Bilemiyorum. Bence kulübelerin önünde dolaşalım. Yani biz de herkes gibi normal bir konuyu konuşuyoruz diyelim hareketlerimizle" dedi. "Tamam" dedim ve birlikte dolaşarak rüyalarımızdan ve bize açtıkları dertlerden bahsettik. Tam Hermes kulübesinin önüne geldiğimizde Eris hakkında konuşuyorduk. "Bence Eris'i rüyada görmek pek iyi bir şey değil. Özellikle aynı akşam.." sözümün devamını getiremedim çünkü arkadan biri "Sizde mi?" diye sordu. Bu bir Hermes kızıydı. "Merhaba ben Ayleyda" dedi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ayleyda Laurana Falls
Hermes'in Çocuğu
Hermes'in Çocuğu
Ayleyda Laurana Falls


Mesaj Sayısı : 647
Kayıt tarihi : 15/10/10

Geldik ama ... Empty
MesajKonu: Geri: Geldik ama ...   Geldik ama ... Icon_minitimeSalı Tem. 12, 2011 12:47 am

Rüyanızda bir sürü şey görebilirsiniz ama eğer Eris'i gördüyseniz durum biraz farklı oluyor. Sabah uyandığımda dün gece gördüğüm rüyanın hala beynimde yankılandığını fark ettim. Biraz nefes alabilmek için üzerime bir tişört geçirip dışarı çıktım. Belki bu bana iyi gelebilirdi. Kulübemden çıktığımda iki tane melezin önümden geçtiğini gördüm. "Bence Eris'i rüyada görmek pek de iyi bir şey değil. Özellikle de aynı akşam..." Bunu duyunca hızla kulübenin merdivenlerinden indim ve onların yanına gittim. Demek ki bu rüyayı gören tek kişi ben değildim. Bu biraz mutluluk verici bir şeydi. Bu işte yalnız değildim. "Siz de mi?" diye sordum endişeyle. Daha sonra kendimi tanıtmam gerektiğini fark ettim. "Merhaba, ben Ayleyda." Gülümsedim. "Ve sizde... Vay canına, birbirinizin aynısısınız!" İkisi de birbirine baktı. "Ah, bu çok uzun bir hikaye. Bunu yolda konuşsak daha iyi olacak sanırım. Ben Melanie ve bu da Natalie." Sonra onları daha önce de gördüğümü hatırladım. Melanie bir Demeter kızı, Natalie ise bir Hephaistos kızıydı. Peki, birbirlerine nasıl bu kadar benzeyebiliyorlardı? Düşüncelerimi yok ettim ve onlara katıldım. Acaba bu rüyayı gören başkaları da var mıydı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Esméralda Gwen
Artemis Avcısı
Artemis Avcısı
Esméralda Gwen


Mesaj Sayısı : 171
Kayıt tarihi : 19/06/11

Geldik ama ... Empty
MesajKonu: Geri: Geldik ama ...   Geldik ama ... Icon_minitimeÇarş. Tem. 13, 2011 5:35 am

Az önce bugüne kadar gördüğüm en garip rüyayı görmştüm. Hayatım boyunca gördüğüm her rüya, sanki hepsini dün görmüşüm gibi aklımdadır. Belli ki bu rüya, sonsuza dek aklımdan çıkmayacaktı. Ve hergün rüya gören biri olarak söyleyebilirim ki, bu hiçte iyi birşey değil.
Nefes nefeseydim. Üzerimden terler akıyordu. Başım çatlayacak kadar ağrıyor, kalbim nedensizce küt küt atıyordu. Serin odam şimdi bana son derece sıcak geliyordu. Elimin tersiyle alnımdaki bir damla teri sildim ve bir hışımla ayağa kalktım. Tekrar uyuyup aynı rüyayı görmeye dayanamazdım. Korktuğumdan değil tabi ki, aklımdaki milyonlarca soru işaretine birkaç milyon tane daha eklememek için. Ayrıca içimdeki bir ses, dışarıya çıkmam gerektiğini söylüyordu. Genelde insanları dinlemeyi pek sevmem ama, konuşan insanın içindeki ses olunca, bir başka oluyordu.
Üstüme bilindik kamp giysilerimi geçirdim ve kendimi dışarıya attım. Soğuk hava sıcak tenimle buluşunca hem rahatladım hem de ürperdim. Vücut sıcaklığım hızla düştü. Nefesim düzene girmiş, başımın ağrısı da durmuştu. Rüyanın etkisinden olsa gerek, hafif titrek adımlarla yürümeye başladım. Ne kadar yürüyeceğimi bilmiyordum ama öylece yürüyordum. Ta ki sesleri duyana kadar. Garip sesler değildi bunlar. Konuşma sesiydi. Fazla aşina olduğum bir ses değildi elbette ama yine de daha önce konuşmuştum.
Adımlarımı yavaşlatım ve Demeter kulübesinin önündeki tahılların arkasına atladım. Görünmediğimi umuyordum. Neden bunu yaptığım hakkımda hiçbir fikrim yoktu ama içimden bir ses bana destek oluyordu. “...ben yine de Canavarlar Denizi’nin bu işle ne alakası olduğunu anlamış değilim...” dedi birisi. Konuşanlardan biriydi bu. Kız olduğu belliydi. Aksanından nereli olduğu belli olmuyordu.
Bir dakika? Son cümlelerimi tekrar okuyorum... Okudum. Canavarlar Denizi mi dedi o kız?! Canavarlar Denizi! Garip rüyamda bu denizin bahsi geçmişti. Bunu gayet iyi hatırlıyordum. Zaten demiştim size, unutmam gayet zor olacaktı. Ayaklarımın bana yaptırmak üzre olduğu şeyi anlayana kadar çoktan yapmıştım. “Canavarlar Denizi mi?” derken kendimi ufak çaplı tahıl tarlasının dışında bulmuştum. “Siz de mi?” dedim şaşkın bir sesle.
Üç kız bana baktı.
Yüzlerindeki anlatılamayacak derecede bir şaşkınlık ifadesi vardı. Şaşkınlık ta değildi bu, şoktu. Ne demeleri gerektiğini bilmedikleri için konuşamayacak gibi görünüyorlardı. Onlara doğru yürürken sonunda kendine gelen kızlardan biri “Bu iş gittikçe gariplaşmeye başladı.” Diye homurdandı. Kaşlarımı çattım. Birşey anlamamıştım. Kızlardan bir diğeri gözlerini devirdi ve beni şöyle bir süzdü. Bu daha önce kulübemde ağırladığım Melanie’ydi! “Merhaba!” diye mırıldanırken kafası karışmış gibiydi. “Merhaba Melanie.” Diye mırıldandım ifadesiz bir ses tonuyla. Aksanından nereli olduğunu çıkartamadığım kız “Ben Ayleyda.” Diye mırıldandı. Gözlerinin içi gülüyordu ama Ayleyda’nın da ses tonu ifadesizdi. Diğer kız otomatik bir robot gibi “Ben de Natalie.” Diye mırıldandı. Ne yüzü, ne de sesi rahatlatıcıydı.
Üçüne de taş çıkartacak bir ifadesizlikle “Ben de Esmeralda. Artemis Avcısıyım.”diye mırıldandım. “Melanie’yle daha önce tanışmıştık.” Natalie ile Melanie kısa bir süre birbirlerine baktılar. Görmezden gelerek onlara rüyamı anlattım. Onlar da tıpatıp aynı rüyayı gördüklerini dile getirdiler. Böyle şeyler sadece filmlerde olurdu ama, hayatım resmen bir film olmuştu zaten.
“Peki,” diye girdi Ayleyda lafa. “Canavarlar Denizine gidecek miyiz?” Melanie ve Natalie yine kısa bir süre bakıştılar. Ayleyda tamamen konuya odaklandığı için bunu görmemişti ama benim gözümden kaçmazdı. Resmen Natalie’nin başının üstündeki soru işaretlerini görebiliyordum. Melanie son derece kararsız görünüyordu. Aralarında olan bu garip şeyleri durdurmak için, “Nedenini anlamamış bile olsak, bence gitmeliyiz.” Diye homurdandım. Hemen dikkatlerini bana verdiler. “Bu rüyaları görmemizin bir nedeni var.”
Hepsi biraz düşündü. Aralarında biraz konuştular ve sonunda bir karara vardılar. Melanie derin bir nefes alıp “Peki oraya nasıl gideceğiz. Kimin gemisi var?” diye sordu. Aslında güzel bir soruydu. Kaşlarımı çattım. Hızlı hızlı düşünüyordum. Hepsi merakla birazdan ağzımdan çıkmak üzre olan birkaç kelimeyi bekliyordu. Biraz duraksadıktan sonra “Kimin bir Pegasusu var?” diye sordum. İki el havaya kalkarken gülümsüyordum. Yola çıkabilirdik, ama Canavarlar Denizine Pegasuslarla ulaşamazdık. Bu yolculuk iki kişi taşıyan bir Pegasus için gerçekten yorucu olurdu.
Ahırlara doğru yürürken bir çözüm yolu bulma çabası içerisindeydim...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/shaLix.meLLy.Duique
Melanie Arianna Bates
Demeter'in Çocuğu
Demeter'in Çocuğu
Melanie Arianna Bates


Mesaj Sayısı : 103
Kayıt tarihi : 29/04/11

Geldik ama ... Empty
MesajKonu: Geri: Geldik ama ...   Geldik ama ... Icon_minitimeÇarş. Tem. 13, 2011 8:32 am

Esmeralda’da bizimle aynı rüyayı görmüştü. Bu zaten şok olmuş olan beyinlerimizi iyice serseme çevirmişti. Eris resmen bize “Buraya Gelin!” diye bağırıyordu. Eğer Natalie ve beni kurtarabileceksem oraya bile giderdim. Kimsenin gemisi yoktu. Olmasını da bekleyemezdim zaten. Esmeralda ve onun fikirleri olmasaydı Ahırlara gitmeyi akıl edemezdik. Ancak fikirle beraber sorunlar da geliyordu. İki pegasus dört kişiyi nasıl taşıyabilirdi ki bu kadar yol boyunca? Amore’yi yormak istemiyordum. Ayleyda’nınkini bilemezdim ama ben iki kişiyi taşıması için Amore’yi zorlayamazdım. Esmeralda’nın bu pürüzden haberi var mı diye yavaşça ona döndüm ama o da benim kadar düşünceli görünüyordu. “Esme dört kişiyi bu kadar yol boyunca nasıl taşıyacaklar?” dedim. Bana döndü ve “Bilemiyorum ama yapmak zorundalar. Eris Kaos Tanrıçası yapmasını istediği şeyi yapmazsak sonumuzun pek iyi olacağını zannetmiyorum.” Dedi. Haklıydı. Ahırlara girince doğru Amore’nin yanına koştum. “Seni biraz zorlayacağım kızım. Çok üzgünüm” dedim. Beni anlamış gibi gözüküyordu. Yavaşça kapısını açtım ve onu okşamaya başladım. Neyse ki cebimde sevdiğim bonbon şekerlerden vardı. Bir avuç dolusu şeker çıkarıp onları Amore’ye verdim. Natalie yanıma gelip Amore’ye baktı. “Çok tatlıymış” dedi ama pek rahat gözükmüyordu. “Natalie bunu yapmak istemiyorsan şimdi vazgeçebilirsin. Başka şansın olmayabilir.” Dedim. Bana bakıp gülümsedi ve “Hayır bunu yapmak zorundayız. Bu lanet yüzünden ikizimizin de morali bozuldu. Bunun böyle devam etmesini istemiyorum. Bunu sen de ben de yapmak zorundayız." Dedi. Eh en az benim kadar cesurdu. “O zaman sen benimle Esme de Ayleyda’yla yolculuk edecek.” Dedim. Başını salladı ve Amore’yi dalgın dalgın okşamaya devam etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Natalie Brianna Bates
Hephaistos'un Çocuğu
Hephaistos'un Çocuğu



Mesaj Sayısı : 33
Kayıt tarihi : 23/06/11

Geldik ama ... Empty
MesajKonu: Geri: Geldik ama ...   Geldik ama ... Icon_minitimeÇarş. Tem. 13, 2011 9:10 am

Amore'ye binecektim. Esme Ayleyda'yla birlikte uçacaktı. Mel de bana katlanmak zorunda kalacaktı. Ayleyda yanımıza gelip "Sanırım yolculuğumu Esme ile yapacağım." dedi. "Evet. Natalie benim ikizim ve ...Bir dakika biz ne oluyoruz Nat?" diye sordu bana. O sırada Esme de yanımıza gelmişti. "Neler oluyor burada?" dedi. "Biz Natalie ile ne oluyoruz? Birbirimize benzememizin nedeni üzerimizdeki lanet. peki onun dışında?" dedi. Ayleyda yüzünü buruşturup "Zeus ile Demeter kardeş. Hera ile Zeus'un çocuğu Hephaistos." Esme söze atıldı "O zaman Hephaistos Demeter'in yiğeni oluyor." Bu sefer Melanie söze atıldı "O zaman da biz kuzen oluyoruz. Ama annemizle babamız evli olduğu için" Bu sefer sözü ben aldım "Biz normalde kuzen oluyoruz ama annemizle babamız evli olduğu için üvey kardeş oluyoruz." dedim. Doğruydu. Aramızda bir kan bağı vardı. Biz normalde kuzendik. Ama o her zaman benim kardeşim olacaktı. "Melanie biz kuzen olabiliriz ama sen hep benim kardeşim olacaksın." dedim. Bana bakıp gülümsedi. "Sen de benim." Bir anlık sessizlikten sonra "Evet Canavarlar Denizine kadar çok uzun bir yolumuz var. Yanımızda gerekli olan malzemeler var mı?" diye sordu. Herkes birbirine baktı ve aynı ağızdan "Hayır" dedik. "O zaman bize su kolay bozulmayacak yiyecekler ve bunları koyabileceğimiz bir çanta lazım." Kimse gönüllü olmayınca "Tamam ben giderim." dedi ve koşarak gözden kayboldu. "Birazdan döner." dedim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ayleyda Laurana Falls
Hermes'in Çocuğu
Hermes'in Çocuğu
Ayleyda Laurana Falls


Mesaj Sayısı : 647
Kayıt tarihi : 15/10/10

Geldik ama ... Empty
MesajKonu: Geri: Geldik ama ...   Geldik ama ... Icon_minitimeÇarş. Tem. 13, 2011 11:41 pm

Ahırlara doğru yürürken Phoenix'i düşünüyordum. Umarım bu yolculuk onu çok zorlamazdı. Ama beni asıl endişelendiren bu değildi. Phoenix yabancılara karşı oldukça saldırgan davranırdı. Ama başka çaremiz olmadığını biliyordum. Amore ve Phoenix'e güvenmek zorundaydık. Melanie "Yanımızda gerekliolan malzemeler var mı?" dediğinde aklıma çok parlak fikirler gelmişti ama ne yazık ki Melanie bunu kendi yöntemiyle çözmeye karar vermişti. Çaresizce omuz silktim. Oysa Kamp Marketi'nin kilidini oldukça kolay bir şekilde açabiliyordum. Özel yeteneğim bu konuda bana oldukça yardımcı oluyordu. Natalie, "Birazdan döner," demişti fakat Melanie'nin geldiği yoktu. Gözlerimi kıstım ve şüpheli bir şekilde gözlerimi kampın boş alanında gezdirdim. "Sanırım gidip bir bakmalıyım," dedim. Kimse itiraz etmeyince koşarak Demeter kulübesine gittim. Kapıya hafifçe vurdum. Melanie hemen kapının yanında olsa gerek, hemen kapıyı açtı. Melanie'nin omzunda iki tane çanta vardı ama oldukça geniş ve büyüklerdi. Pegasuslarımızın artıdan bu yükü kaldırabileceklerinden emin değildim. "Mel, bence sadece bir tane çanta almalıyız. Zaten yanımızda sırtçantalarımız var. Ne kadar bütün bunlara ihtiyacımız olsa da..." Melanie zaten bunu düşünmüş olmalıydı. "Ben de öyle düşünmüştüm," dedi ve bir çantaı yere bırakarak kulübeden çıktı. Birlikte tekrar pegasus ahırlarına giderken çantamı hızla kontrol ettim. Çantamı her zaman pegasus ahırlarına saklardım. Çünkü içinde her zaman sadece muz olurdu. Tabii ki Phoenix için. Muzların yeterli sayıda olduğuna karar kıldığımda yavaşça Phoenix'in yanına gittim. "Herkes hazır mı?" diye sordu Esmeralda. Başımızla onayladık. Phoenix'e bir tane muz verdim ve yavaşça üzerine bindim. Esmeralda'ya gelmesini işaret ederken bir yandan da sinirlenmesin diye okşuyordum. Birden Esmeralda Phoenix'in yanına gitti ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Phoenix rahatladı ve Esmeralda da arkama bindi. "Vay canına, bunu nasıl yaptın?" diye sordum. Gülümsemekle yetindi. Kalkış için hazırlandık ve iki grup da birbirlerine baktı. Zorlu bir yolculuk olacağını hem pegasuslarımız, hem de biz biliyorduk.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Esméralda Gwen
Artemis Avcısı
Artemis Avcısı
Esméralda Gwen


Mesaj Sayısı : 171
Kayıt tarihi : 19/06/11

Geldik ama ... Empty
MesajKonu: Geri: Geldik ama ...   Geldik ama ... Icon_minitimePaz Tem. 17, 2011 11:05 am

Ahırlara gelmiş, yolculuğa hazırlamış durumdaydık ama benim aklımda hala herhangi bir çözüm yoktu. Pegasusların o kadar dayanması imkansızdı. Hadi bir mucize oldu da, o kadar dayandılar diyelim, denizin üstünde ne kadar hareketsiz durabilirlerdi ki? Orası anlatılanlara göre son derece tehlikeliydi. Bizi neyin beklediğini bilemezdik. Zaten içimizden birinin zarar görmesi son derece kötü olurdu. Bir de bizi oralara kadar götürme nezaketinde bulunacak bu iki masum yaratığa zarar gelmesi, hem sahiplerini hem de beni mahvederdi.
Sanki Pegasuslar da benimle aynı fikirde gibiydi. Hatta daha ziyade, onlar da gitmek istemiyordu. Ayleyda'nın Pegasusu toynaklarını ahırın toprağına saplamıştı. Sanki bir daha asla kımıldamak istemiyordu. Melanie'nin ki ise tedirgin ve rahatsızca kuyruğunu sallıyordu. Bir Amphitrite çocuğu olarak Pegasusların gerginliğini hissedebiliyordum. Poseidon kızı değildim gerçi, yani atlara o kadar da bağlı sayılmazdım. Ama sonuçta Pegasuslar da en az benim kadar suyun çocuklarıydı. Arada bir onlara bağlıymış gibi hissetmem normaldi.
Ayleyda Pegasus'una bir muz verip üstüne bindiğinde yanına gelip benim de binmem için bir işaret yaptı. Yanlarına gittim ama binmeden önce Phoenix'in gerginliğini bir nebze de olsa azaltmak için eğildim ve kulağına "Korkma, herşey yoluna girecek." diye fısıldadım. Beni duyduğunu biliyordum ama Pegasus gevşeyene kadar beni anlayıp anlamadığından emin değildim. Ayleyda da bunu fark etmiş olacak ki "Vay canına!" diye mırıldandı şaşkınlıkla. "Bunu nasıl yaptın?" Cevap verecektim ama o kadar düşünceliydim ki bunu unuttum. Phoenix'i son bir kere okşayıp bindim. Kalbim tık tık atıyordu. Yolculuğumuzun nereye varacağı belirsizdi. Ve bizi nelerin beklediği...
Ama buna rağmen yola çıkıyorduk işte. Natalie ile Melanie'ye bakınca bunun tekrar farkına varmıştım. Derin bir nefes aldım. Beni anlayacaklarını bildiğim, daha doğrusu umduğum için "Kalkalım!" diye emir verdim Pegasuslara. Gerçi sesim o kadar cılızdı ki, bir emirden çok bir ricaya benzemişti. Yine de kalkışa geçmiştik. Yükselirken sıkıca Aylayda'ya tutundum. Melanie "Sakın aşağıya bakmayın!" diye bağırmasa gerçekten aşağıya bakmış olacaktım. Natalie "Bulutlara bak!" diye bağırdı. Boş boş bakınan Ayleyda da ben de hemen dediğini yaptık. Evet, böyle daha iyiydi. Midem bulanmıyordu en azından. Pegasuslar düz uçmaya başlayana kadar sıkıca Ayleyda'ya tutunmaya devam ettim. Onun rüzgarımı kesmesine rağmen yüzüm aşınmış gibi hissediyordum. Saçlarım uçuşuyordu. Ayleyda'ya tutunmayı bırakır bırakmaz onları bağlayacaktım.
Sırtım iyice ağrımaya başlamıştı ama bu bizi bekleyen şeylerin yanında bir hiç kalırdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/shaLix.meLLy.Duique
Melanie Arianna Bates
Demeter'in Çocuğu
Demeter'in Çocuğu
Melanie Arianna Bates


Mesaj Sayısı : 103
Kayıt tarihi : 29/04/11

Geldik ama ... Empty
MesajKonu: Geri: Geldik ama ...   Geldik ama ... Icon_minitimePaz Tem. 31, 2011 3:13 pm

"Bulutlara bak!" diyen Natalie'nin beni sıkan kollarını hissedebiliyordum. Bu sadece endişeden miydi yoksa yüksekten korkuyor olabilir miydi? Ama cevabı düşünmekten çok Eris'e lanet okumakla meşgul olduğum için bunu kısa süre içerisinde unuttum. Natalie beni boğacakmış gibi sıkmaya devam ediyordu. Yüzüme çarpan rüzgâr sebebi ile yanak kaslarımın acıdığını ve gözlerimi açık tutmakta zorlandığımı fark ettim. Arkamdan gelen Nat'in sesini duydum. "Keşke şu saçlarını toplasaydın Mel!" diyordu. "Yolculuk çok uzun sürecek, pegasusların buna dayanması mümkün değil!" diye bir ses duydu. Başımı sesi duyduğum yöne çevirince bir saç tutamı gözlerimin önüne düştü ve zarifçe sallanmaya başladı. Elimle onu geri ittikten sonra (ki ne kadar yükseklikte olduğumuz düşünülürse bu pek kolay olmadı) konuşanın Esmeralda olduğunu gördüm. Haklı olduğunu biliyordum, bu yüzden başımı sallayarak onu onayladım ve "Bir çözüm yolu bulmalıyız." diyerek fikrimi belirttim. Görünüşe bakılırsa Ayleyda'nın da söyleyecek sözleri vardı, çünkü o da "Şu anda tek derdimiz şu aptal rüzgâr ve yüksekliğimiz." demekten geri kalmadı. İç çekerek önüme döndüm ve Ayleyda'nın ne kadar haklı olduğunu düşündüm.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Natalie Brianna Bates
Hephaistos'un Çocuğu
Hephaistos'un Çocuğu



Mesaj Sayısı : 33
Kayıt tarihi : 23/06/11

Geldik ama ... Empty
MesajKonu: Geri: Geldik ama ...   Geldik ama ... Icon_minitimePtsi Ağus. 08, 2011 4:37 am

Yüksekten biraz korkmuştum. İçimden "Keşke Alcora'yı alsaydım!" diye geçiriyordum. Rüzgâr biraz fazla sertti ve her ne kadar çoğu Melanie'ye çarpsa bile yüzümü yalayıp geçerken derim soyuluyormuş gibi hissediyordum. Melanie Ayleyda ve Esméralda ile konuşurken sadece ağzımı açmamakla yetindim. Aslında konuştukları konu beni de ilgilendiriyordu. Sonuçta lütfen yani, Canavarlar Denizi'ne, ölümün kapısına gidiyorduk. Başka bir deyişle Eris yüzünden kendimizi öldürecektik. Kendimi geri dönmek için Mel'e bağırıp çağırmak dürtüsünden zar zor alıkoydum. O zaman gerçekten çok kötü bir şey fark ettim. Pegasuslarımız yavaş yavaş alçalıyorlardı. Ve biz bilmem kaç fersahlık okyanusun üzerindeydik! İlk başta milimetrik şekilde, neredeyse gözden kaçacak kadar yavaş alçalıyorlardı. Fakat birden iki pegasusta aniden birkaç metre alçaldı. Melanie "Düşüyoruz!" diye bağırdı. O anda söylenmeyecek tek şeyi söyledim ve "Sen demesen anlamayacaktık Mel!" diye bağırdım. Eminim başka durumda olsak çoktan beni boğmuştu ama o sırada Amore'yi kontrol altına almakla meşguldu. Arkama bakınca Ayleyda ile Esmeralda'nın da bağırmakta olduklarını gördüm. Pegasuslar altımızda suya gittikçe yaklaşıyorlardı. İki pegasus da endişeyşle kişnedi. Islak birer tüy yumağına benziyorlardı. Ki bu pegasuslar için iyi bir haber değildi. Kanatlarının kuruması için uzun bir süre gerekecekti. Bunları suya düşmeden önceki birkaç saniye içinde düşünmüştüm ve artık bizim de suyu boylama zamanımız gelmişti. Bir keresinde Melanie bana İhtiyar Denizci Nereus'un onları denizin içine sürüklediklerini ve ardından yunusa dönüştüğünü anlatmıştı. Tekrar su yüzüne çıkabilmek için yunusun sırtını ısırmıştı. Ve bu yüzden de İhtiyar onlara yalan söylemişti. Bu olaydan sonra Melanie bir yere gitmeden önce Poseidon dahil tüm tanrılara dua edeceğine yemin etmişti. "Umarım dua etmiştirsin Mel" dedim ve tuzlu suların içine gömüldük. Birinci dakika bir şey olmadı ancak ikinci dakikaya doğru bilincim kaybolmaya başladı ve ardından bir yaratığın iğrenç çığlıklarını duyup irkildim...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Geldik ama ...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Olimpos var dediler geldik ..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Deniz :: Canavarlar Denizi-
Buraya geçin: