Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hastanede Karışıklık

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Natalie Brianna Bates
Hephaistos'un Çocuğu
Hephaistos'un Çocuğu



Mesaj Sayısı : 33
Kayıt tarihi : 23/06/11

Hastanede Karışıklık Empty
MesajKonu: Hastanede Karışıklık   Hastanede Karışıklık Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 1:51 am

Hazırdım. İhtiyacım olan her şeyi almıştım. Yeteri kadar su ve yiyecek almıştım. Tek eksiğim biraz paraydı. Para bulmak için odamı altüst etmiştim. “Güya temizlik yaklaşıyor” diyerek somurttum. Sonunda eski elbiselerimin cebinden biraz para bulabilmiştim. “Aha. Buldum seni!” Böyle kendi kendime konuşmaya alışmıştım artık. Sessizce odamdan çıktım. Gece olmuştu. Kapı koluna yapıştım. Etrafıma korkulu gözlerle bakınırken kapıyı gıcırdatarak açtım. Korktuğum gerçekleşti ve arkadan birisi “Hey gecenin bu saatinde burada ne işin var?” dedi. “Ehe ben şey ya. Bak kimseye söylemeyeceksin tamam mı?” dedim. Başını evet anlamında salladı. “Ailemi bulmaya New York’a gidiyorum. “İyi git” dedi. Bu kimdi? Başımı biraz daha yukarı kaldırınca bunun Jule olduğunu gördüm. “Senin burada ne işin var peki?” diye azarlar gibi sordum. “Su içmekte suç oldu “ dedi ve esneyerek odasına geri döndü. Birkaç dakika sonra dönüp “Hey suyunu içmedin” dedim. Ama çoktan gitmişti. “Kandırıldım.” Bunu biraz yüksek sesle söylemiştim. “Tamam gitme vakti.” Kapıyı gürültü bir biçimde açtım. “Üf ya buralarda kapı tanrısı yok mu? Geçitlerin Tanrısı var. Hermes bana bir yardım edemez misin?” Söylene söylene Ahırlara gittim ve Alcora’yı dışarı çıkarttım. “Tamam Ferro. Gidiyoruz.” Ferro ismini yeni bulmuştum. İlk önce bana dik dik baktı sonra yine o eski haline büründü. Dışarı çıktık ve kampın dışına doğru uçmaya başladık.

Uyuya kalmışım. New York’a gelmişiz. Altımızda şehrin ışıkları çok güzel bir görüntü oluşturuyordu. “Sen nasıl geldin buraya Ferro?” dedim. Tek başına gelemezdi. Yoksa gelebilir miydi? Bilemiyordum. “Tamam nerede kalıyor olabilirler?” Teker teker hastaneleri dolaşıyordum. En son kaldığımız hastanenin önüne gelince durdum. Alcora’yı ıssız bir yere indirdim ve “Burada bekle. Sakın biri tekmeleme tamam mı?” dedim ve cebimdeki şekerleri ona verdim. Anlamış gibi göz kırptı. “Aferin oğluma.” Deyip hastaneye girdim. İçerisi kalabalıktı. Bir sürü insan oturuyor, bazıları ağlıyor, geri kalanlar ise sessizce bekliyordu. “Aynı hatırladığım gibi kasvetli.” Dedim ve yüzümü buruşturdum. Bana yardım edebilecek birini buldum. “Pardon bakar mısınız? William ve Penelope Bates nerede kalıyor biliyor musunuz acaba?” Bunu söylerken en cici sesimi kullanmıştım. “Tabi. Kim geldi diyeyim?” dedi bana . Yüzümde sinsi bir sırıtış “Onlara kızlarının burada olduğunu ve hiç mutlu olmadığını söyleyin” dedim. Kadın şaşırmıştı. “Böyle durumdaki hastaların morallerinin bozulması istenmeyen bir şeydir. “Tamam. O zaman kızlarının burada olduğunu söyleyin yeter.” Yüzünde garip bir ifade telefona uzandı. Onu duymadığımı sanıyor olabilirdi ama duyuyordum. “Güvenlik. Burada biri var. Acilen bir ekip gönderebilir misiniz?” diyordu. “Bunu yapmak istemezsin. İnan bana.” Dedim. Beni dinlemeyince kılıcımı çıkarttım. Bazıları görüp çığlık attı ama hastane ortamında bunlar duyulmadı. Kadının bütün rengi atmıştı. Bana titreyen ellerle oda numarasını verdi. “Teşekkür ederim.” Bunu söyledikten sonra hızlıca yukarı çıktım.

Odanın önüne gelmiştim. Kapının tokmağına yapıştım ama kilitliydi. Kılıcımı kilide sokup hızlıca çevirdim. Kırılmıştı. İçeri girdim. Annem,babam ve kardeşim bana korku dolu gözlerle bakıyorlardı. Yavaşça Naomi’ye yaklaştım ve “ Naomi sen de benim gibi misin?” dedim. Bana baktıktan sonra “Hayır.” Dedi. Bu sefer anneme dönerek “O da benim gibi mi anne? “diye sordum. “Hayır sadece Melanie ve sendedi. Garip bir şekilde sevinmiştim. Ama bir yandan da üzülüyordum. Naomi melez kampına gelirse en basidinden bir cehennem tazısına bile yemek olabilirdi. O daha 4 yaşındaydı yaa 4. “Tamam. Güvenlik beni yakalamadan gitmeliyim.” Dedim ve pencereye yaslanıp “Alcora!!” diye bağırdım. Bana deliymişim gibi bakıyorlardı ve girdiğimden beri tek kelime etmemişlerdi. “Bakın açıklamak isterdim ama gitmeliyim.” Dedim. O sırada Alcora pencerenin yanına geldi. “Güle güle .” dedim ve pencereden Alcora’nın üzerine atladım. Aynı anda annem ve babam “Natalie!” diye pencerenin yanına koştu. Ancak biz çoktan karanlığa karışmıştık. İçeriden annemin bağıran sesini duyuyordum. Babam onu benim peşimden atlamasın diye zorlukla tutuyordu. “Hayır! O öldü! Öldü!” diye bağırıyordu. New York’tan çıkarken yanaklarımın ıslak olduğunu anladım. Başından beri ağlıyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hastanede Karışıklık
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Kamp Dışı :: New York :: Manhattan-
Buraya geçin: