Voleybol Maçımız

(bitirelim bence)

(Arkadaşlar kusura bakmayın giremedim bence de bitirin )

Art arda sayılar atıp yiyorduk. Sat Servis atmak için yerine geçmişti ki. Biri

''EE maç kaç kaç '' değe sordu cevap gelmiyordu. Sat topu attı. Jess karşıladı top bize doğru daha doğrusu bana yöneldiğinde Topu fileden gömdüm. Sayı bizdeydi. Çok samimi olmasakta Sat ile elerimizi çaktık. Kev'e dil çıkartıp bizi izlemeye gelen diğer çaylak melezleri kovaladım. Sat elinin acıdığını söyliyerek Jeff'e topu verdi hurda kafaya sinir olmama ve atamayıp rezil olmasını istememe ramen

''Hadi hurda kafa ata bitsin artık'' Sevgilisinin yanında hurda kafa demem hoşuna gitmemiş olacak ki Hırslı bir şekilde topa vurdu. Ve ehem şey

''Sayı ''

Artık gerçekten sinirliydim...ve sinirlendiğimde çok hızlı düşünürdüm.Aklıma inanılmaz bir taktik gelmişti.Savunması delinemez ve Saldırısı engellenemez olan bir taktik.

-Lucy , sen diğer takımdan gelen saldırıları engellermisin ? sesimi olabildiğince nazik tutuyordum.Anna ' ya döndüm.
-Anna sende kardeşinin saldırılarını engelle. Hala rica eder şekilde konuşuyordum çünkü bu konuşma çok hassastı.Ange'e döndüm
-Ange sen Sat'in bize attığı şeyleri kül et. Bunu gülümseyerek söylemiştim ama sesim hala nazikti.Jess'e döndüm.
-Jess sen kimi engelliyeceğini anladın sanırım. bunu gerçekten sinsice bir sırıtmayla söylemiştim.Bakışlarımı Koç Hedge'e döndürdüm.
-Koç Hedge sende silahla ilgilen.
-Peki ya sen ne yapacaksın Kev ? Bu sözlere sinsice sırıttım.Ama anında önüme döndüm karşı takımdan top bize geliyordu.

Hemen topa atladım ve karşı tarafa attım...havada onlarca top belirdi...
Evet bu benim serap numaramdı.Karşı takımdaki arkadaşlarım ordan oraya zıplayıp bütün toplara vurmaya çalışırken , biz kahkaha atıyorduk.En sonunda bütün toplar yok oldu , ve yerde duran top kaldı.Bu taktiği hep tekrerlamayı aklımın bir köşesine yazdım.

-Sayı . bu sözcüğü sanki zafer kazanmış gibi söylemiştim.Zaten maçın bitmesine 3 dakika kalmıştı kazanmamız kesinleşmişti.

Kev'in yaptığı şey bizim sinirimizi bozmuştu. Topu atıklarında Tek düşündüğüm şey o tupu o sahaya atmaktı. Zıpladım ve Luke'nin topuna atladım. Topa öyle sert ve direk olarak kev'e attım ki kevle çıktığımız düşüncesini bile unuttum. Top ke'in tam karnına indi ve yere düştü. Kev iki büklüm olunca girdiğim transtan çıktım ve duygularım etkinleşti. Gözlerim sadece kev;'e yoğunlaştı. Jeff gülüyordu. Ann Kev'in yanında duruyordu. Ve bana bakıp bunu nasıl yaptığımı anlamaya çalışıyordu. SESler git gide boğuklaştı. Kev pek kötü olmasada maçtan çıktı. bense kendimi kötü hissediyordum.



(Kev maçlar dakika ile oynanmaz!!!)

Mia'nın duyguları harekete geçmiş olacak ki Kev'e bakıp sızlanıyordu.Ben de Arthur'a böyle yapsam benim de sızlayabilirdi ama bir Ares kızı için oldukça duygusaldı ki bu iyiydi.
Top bize tekrar geldi,maçın sonlarına yaklaşmıştık,25'e 3-4 sayımız kalmıştı.Hırslanarak topa vurdum.
"Sayı."

Ardından Jess bizim alanımızda laleler çıkartmaya başladı.Tabi Mitch durur mu,hemen o da karşı tarafa aynısını yaptı.Jess bir süre sonra vazgeçti ve bunu fırsat bilen Selly bağırdı.

"Sayı."

Hadi hadi! diye geçiriyordum içimden bunu başarabiliriz.Sat topu attı.Lucy çok hızlı bir şekilde bana attı.Bunu tam olarak atamazdım.Bu yüzden direk hafifce Sat'a attım.Sat'da diğer tarafa attı.Hepimiz güçlerimizi kullanmaktan yorulmuştuk.Ama maçı kazanabilmemiz için bu gerekliydi.Grup arkadaşlarıma baktım.İçlerinden en iyi görüneni ben olabilirdim.Bu yüzden yine aynı yere geçip karşı tarafın dikkatini dağıtmaya çalıştım.Bu gücüm en çok erkeklerde geçerliydi.Ancak kızlarıda çok az etkiliyordu.Jeff topu attı.Topu koç Hedge karşılıyacakken gücümü ona doğrulttum.Koç Hedge topa dokundu.Ve aniden sarsıldı.Top yere düştü.

''Sayı!''

Artık yorulmuştum.Gücü kullanacak halim kalmamıştı.Bu yüzden grubumuza baktım.Sat beni anlamış olacakki yerden bulduğu taşları,tahtaları karşı tarafa atmaya çalışıyordu.Bunu gören Mitch bitkilerini kullanmaya başladı.Topu attım.Lucy topu karşılayacakken Mitch bitkileri ile ayaklarını bağladı.Böylece top yere düştü.Ve..

''Sayı!''
(Arkadaşlar bu ne zamana kadar sürcek Allah aşkına )

Öfkem kudurma seviyesini aşmıştı.öfkeden titriyordum.Kardeşim gitmi saayı yapmışlardı.Bu öfkede Sat'ın fırlattıklarını kül etmek hiçte zor değildi.Gelen topu ısıyla birleştirdim ve karşı tarafa fırlattım.Luke karşılamak isterken eli topa deydi ve topla beraber yere düştü.Sanırım gereğinden fazla ısıtmıştım ama pişmanlıkta duymuyordum.Tamamen acımasızlaşmıştım.Yanımızda Jess

''Sayı!''

diye bağırırken ben sadece pis pis sırıttım.lucy topuhızla karşıya fırlattı.Tekrar ısıyla birleştirdim. Mitch 'in eline deydi ve oda çıktı.Bu sefer kahkahalar atıyordum.Ve tekrar sayı olmuştu.

''Sayı!''

Güldüm kendi kendime Jess'in gönderdiği topu ısıtırken...

''PAttt!''

Top şiddetle patladı.Hayır fazla ısıtmıştım.Öfkeyle bağırıyordum.24-24'tük ve bu sayıyıda alıp biz kazanacaktık.Böyle bitemezdi.Biz kazanmalıydık.Ama top gitmişti işte dayanamamıştı öfkeme...Sinirimi böyle dışa vurdum.

''Hay aksi!''

(evet,sizce böyle bitsin mi??)

Dan ve Crist sağolsun anında iyileşip maça dönmüştüm.

-Arkadaşlar bir ara verinde katılıyım.

Şaşkınlıkla bana baktılar bu kadar hızlı iyileşmeme şaşırmış olmalılardı ama Ange sadece gülümsüyordu..

-Dan ve Crist. dedim gülümsemiyordum biraz önce olnalar kızmamı ve kalbimin kırılmasını sağlamıştı.

Sonunda maça bende katıldım.Maç hala devam ediyordu...biraz önceki taktiği kullanmamızı söyledim ve topu karşı tarafa attım.Aynı anda Selly beni etkisi altına almaya çalıştı.Topu zorlada olsa karşıya gönderdim.Ve karşı taraftaki Selly'e baktım

-1.Kural kimse beni etkisi altına alamaz. dedim ve Selly'nin giysisini tutuşturdum.Bu arada Sat'in bana tahta fırlatmak üzere olduğunu gördüm...

-2.Kural beni kimse beni sakatlayamaz.

Sat'in elindeki tahtanın alev almasını sağladım. Canı acımış olmalı ki hemen tahtayı bırakıp elini tuttu.

Bu arada Mitchie'nin bana sinsice baktığını gördüm.Ona fırsat vermeden ben hamlemi yaptım.Ve bizim tarafın olduğu yerde çıkan bitkileri küle çevirdim.

-Ve 3. kimse takımımı tutamaz. Bu sözleri sonsuz bir acımasıklık ile söylemiştim.

Karşı takım bana kızgın kızgın bakıyordu.Saldırılarına fiziksel acıyla karşılık vermemi hiç beklemiyorlardı.Ama bu daha başlangıçtı , eğer biri daha bana saldırıyla karşılık verirse onu ateşe vermeyi düşünüyordum...
Bu arada Mia'nın bana baktığını gördüm.Ona birkaç saniye baktım...Ve daha sonra gözümü kısıp başımı çevirdim...Eğer sadece bir maçtayken beni fark edemiyorsa...

(Maç biz kazanana kadar sürer küçük kardeş)

(Ve işte bitirici post geliyor!! )

Sinirler aşırı derecede gerilmişti. Skorlar eşitti ve sayı alan ilk takım kazanacaktı. Hepimiz de bunun aşırı derecede farkındaydık ve burnundan solumayan tek bir kişi dahi yoktu. İşin kötüsü Edward, Mia yüzünden sinirden çatlamak üzereydi, takıma dönüp -zihin kontrolünden vaz geçtikten sonra sahanın ön tarafına tekrar gelmiştim- "Tamam çocuklar," dedim, "Artık şu sayıyı alalım bir an önce ve gidelim buradan!"

Sonra isterik bir şekilde kolumla alnımı sildim. Şu maç bittikten sonra acilen kulübeye gidip duş almam lazımdı. Hatta, gidip Rose'dan beni boğmasını bile isteyebilirdim, sıcaktan ve susuzluktan öleceğimi hissediyordum. "Yarı-tanrısın sen Lucy, bitir artık şu işi." dedim kendi kendime, sonra da mırıltıdan farksız şekilde yine kendime cevabı yapıştırdım: "Eh, takımdaki diğer 11 kişi de benim gibi yarı-tanrı!"

Bir an, pis bakışlarım Selly ile buluştu. O sırada Koç Hedge'yi hedef almış, tüm gücüyle 2. yedek topumuzu üzerine fırlatmaya niyetlenmişti. Sonra herşey çok hızlı gelişti...

Hemen Selly'nin aklına girdim ve ona 'topu bırak!' mesajını verdim. Selly tüm gücüyle bana direnmeye çalışırken, zaten sinirden gözü dönmüş olan Mia yaptığım şeyi fark etti ve hızla nereden bulduğunu bilmediğim sivri bir mızrağı -tamam, belki de sadece ağaç dalıydı ve halisünasyon görüyordum- üzerime fırlattı. Koç Hedge son anda fikrini değiştirip topu bana doğru fırlatan Selly'nin atışını karşılamak için önüme atladı, şansa bakın mızrak -veya dal- da böylece omzuna saplanmış oldu.

Ange ve Edward hızla onun yarasına bakmaya geldikleri sırada, Mihchie fırsattan istifade etrafımızın otlarla kaplanmasını sağlamaya başladı, birbirimize yakın durarak hata yaptığımızı o anda fark ettim. Jess hızlı davrandı ve Mitchie'ye karşı atağa geçti, artık iki hırslı kız yüzünden kumlu voleybol sahası görülmez olmuştu, her tarafı çiçekler ve tuhaf otlar sarmıştı. Son bir gayretle Sat, topu Jeff'e attı, Jeff de güzel bir karşılamayla onu Luke'a yolladı, sonra hızla fileyi geçen topu, yere düşmesine birkaç saniye -belki de salise- kala Anna tuttu. Tabii hızla gelen top yüzünden dengesini kaybetmişti ve yere kapaklandı. Şimdi topla birlikte iyice büyümüş bitkilerin içine hapsolmuştu.

Bir anda içinde bulunduğumuz sahneye dikkatle baktım: Titreyen dizlerimin üzerinde kan ter içinde büyük bir çaba harcayarak ayakta durmaktaydım, hemen önümde kanayan omzunu tutmuş ve hiç mutlu görünmeyen Koç vardı, iki tarafında da sinirden gözleri dönmüş Apollon çocukları duruyordu. Jess iki elini de yerdeki bitkilere doğru tutmuş, korkunç bir konsantrasyonla onları büyütmeye devam ediyordu, hemen filenin öbür tarafında, Mitchie de aynı işlemi yapmaktaydı. Selly, Sat, Luke ve Jeff yan yana ip gibi dizilmiş, sarmaşık büyüklüğüne ulaşmış otlarla cebelleşiyorlardı, Mia dakikalardır gözlerini kırpmadan Edward'a ateş saçarak bakıyordu. Anna ise dizlerine dolanmış otlar ve rüzgarın dağıttığı saçları yüzünden zor anlar yaşıyordu, eh, bir Afrodit kızı için hiç hoş bir durum değildi bu.

"Son bir sayı kaldı, onu aldık mı maç bizimdir-"

"Ahhh! Topu bir kurtarabilsem şu otlardan!"

"Koç, yaran ne duru-"

"Heeeyy! Biri şu Demeter kızını durdursun ar-"

"YETER!"

Anında hepimiz suspus olup sesin geldiği yöne doğru döndük, karşımızda kampımızın müdiresi Athena durmaktaydı! Seslice yutkundum ve Jess'e artık durması için elimle çaktırmadan işaret ettim. Annem, gözlerinden rahatça okunan öfkeli bakışlarını tek tek hepimizin üzerinde gezdirmekteydi.

"Şeyy, sanırım biraz-"

"Biraz mı?? Siz - Siz kafayı yemişsiniz! Bir de kahraman olup canavarlarla dövüşeceksiniz, ahh ah... Edward! Derhal Hedge'yi revire götür ve siz, diğer melezler! Derhal KULÜBELERİNİZE!"

Elinin ufak bir hareketiyle, sahanın tekrar eski haline dönmesini sağladı, biz de hiç vakit kaybetmeden kulübelerimize doğru koşuşturmaya başladık. Eh, aynı sözleri ikinci kez tekrar etmesini hiç birimiz istemezdik. Omuzlarım düşmüş, kulübemin kapısını çarparak kapattım. Hala aynı şekilde sayıklıyordum:

"Bir sayı... Sadece bir sayı kalmıştı... Onca saat sonra sadece son, birtanecik sayı!.."



Voleybol maçı bitmiştir! İki takım da üstünlük sağlayamadı, 1 yaralı, 3 haşat olmuş top ve 12 gerilmiş sinir, kısa günün karı, hasılat hiç fena değil ^^