Gördüğüm korku dolu kabusun ardından güne benim için erken bir saatte, neredeyse sabahın köründe başlamıştım ama bunu dert etmek yerine yüzümü yıkayıp üzerime siyah kot pantolonumla lacivert tişörtümü geçirmiştim ve mutlu olmak için sebep aramaya koyulmuştum. Aslında yaşadığım hayatta bunu yapmak epeyce zordu ama yine de her zaman gülümsememi sağlayacak bir şeyler bulmayı başarırdım. Mesela şu anda kulübede altı kardeşimle birlikte yaşıyor olmam, benim için bir mutluluk kaynağıydı. Onlar mışıl mışıl uyurken bir kabus yüzünden uykumun kaçmış olması, bu mutluluğumu gölgelemek için yetersiz kalıyordu. Bugün yapılacak hiçbir işim yoktu, boş zamanlarımı değerlendirmek için her zaman başvurduğum kitaplar ve filmlerse, kesinlikle böyle bir sabah için can sıkıcı kaçıyordu. Aslında istediğim şey biraz macera yaşamaktı, kamptan çıkıp yeni yeni anlaşabilmeye başladığım Procella'yla birlikte hiç bilmediğim bir yeri keşfetmek gibi çılgınca bir şey yapmayı zihnimde tasarlamaya koyulmuştum. Ben hayallere dalmışken çalan kapı, irkilmeme yol açtı. Bu saatte kimin kulübemize gelebileceğine kafa yorarak alt kata indim ve kapıyı açtım. Karşımda öz kardeşim olarak gördüğüm Lia'yı bulunca fazlasıyla mutlu oldum. Sırıtarak "Selam ufaklık! Seni de mi uyku tutmadı yoksa sen zaten her sabah böyle hava yeni aydınlanırken mi kalkıyorsun?" diye sordum ve içeri girmesi için ona yol verdim. Nedense şakasına sorduğum soruya cevaben kahkaha atmak yerine, sessizce salonun yolunu tutmayı seçmişti. Bu da bana onun moralinin pek iyi olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Ben de onun arkasından salona girdiğimde merakla "Sorun ne?" diye sordum. Lia sıkıntılı bir şekilde nefes aldıktan sonra "Sorma ağabey. Babamın hediyesi olan ve çok değer verdiğim kolyemi kaybettim." cevabını verdi. Kaşlarımı kaldırıp şaşkınlıkla "Her yere iyice baktın mı peki?" diye sordum. Lia üzüntüyle başını salladıktan sonra, "Aslına bakarsan kaybolduğunu değil, biri tarafından çalındığını düşünüyorum." dedi. Kaşlarımı çatarak kimin böyle bir şey yapmaya cesaret edebileceğini ve bulduğumda o kişiye neler yapabileceğimi düşünmeye başladım. Ben Lia'yı teselli etmek için bir şeyler saçmalarken arkamızdan tanıdık bir ses yankı yaparak "Tüm erkencilere günaydın! dedi. Arkamı dönüp Marcus ile göz göze geldiğimde, ona fazlasıyla mutsuz görünen Lia'yı işaret ettim. Kardeşim yanımıza gelip bir koltuğa çöktükten sonra tıpkı az önce benim yaptığım gibi meraklı bir şekilde "Ne oldu?" diye sordu. Lia'ya bana anlattıklarını tekrar etmesi için bir işaret verdim ve o konuşmaya başlayacağı sırada kimin böyle bir hırsızlık yapabileceğini düşünmeye devam etmeye koyuldum.