Sabahın erken saatlerinde uyanmıştım.Daha güneş bile doğmamıştı. Ama karar vermiştim güne erken başlayarak etrafı gezip öğrenmeliydim. Bugün nereye gideceğimi bilmiyordum ancak ayaklarıma güveniyordum. Masamın üstünde duran sürahiye yöneldim. Çok susamıştım. Galiba yine kabus görmüştüm. Buraya geldiğimden beri oluyor ve hep aynı kabusu tekrar tekrar her seferinde daha da uzun bir şekilde görüyordum. Neyse hemen elimdeki bardağı masaya bırakıp dolabımdan elime geçirdiğim ilk elbiseleri giyerek yola koyuldum. Merdivenleri sessizce indim çünkü kimseyi uyandırmak istemiyordum. Kulübeden çıkıp hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Kuşların sesini duyabiliyordum. Git gide daha da artıyordu sesler. Çünkü ormanın içine girmiştim. Bu gidişle kaybolacağım. Tam da dediğime geldim ve ormanda kayboldum. Çok güzel bir bu eksikti. Ama yürümeye devem ettim. Ta ki bir yere varana kadar.
Karşımda ahır vardı. Tabi ki de burası pegasus ahırlarıydı. Bu çok heyecan verici sonunda pegasusları yakından görebilecektim. Ama saat çok erkendi. Uyuyorlarsa ne yapacaktım. Aslında düşünüyorum da uyuyunca daha güzel gözüküyorlardır.Yani bu bir fırsat bir daha ne zaman yakalarım ki. Ben de kararımı verdim ve pegasusların olduğu yeri aramaya koyuldum. Ne karışıkmış. Ama sonunda bulabildim. Çok heyecanlıydım. “ Sakin ol Lily. Sakin.” Derin derin nefes aldım.Ahırın kapısında pegasus yazıyordu. İçeri girmek için sabırsızlanıyordum. İçeri girmiştim ancak pegasuslarla karşılaşmamıştım. İçeriye güneş ışıkları süzülürken hafif bir aydınlık oluşuyordu. Ama onun dışında pek ışık yoktu. Bende daha hızlı ilerlemeye başladım.İleride daha aydınlık bir yer vardı. Sonunda geldiğimde güneş ışıkları yüzüme vuruyordu. Arkamda bıraktığı gölgeyi izledim. İyi kide takip etmiştim sonunda pegasusları bulmuştum.Aman tanrım! Öle harika gözüküyorlardı ki hayatımda ilk defa pegasus görmenin verdiği etkiyle büyülenmiştim. Haklıymışım uyurken çok sevimli gözüküyorlardı.Öle etkilenmiştim ki tam birini tutmak üzereyken duraksadım. Ne yapıyordum ben onları uyandırmamalıydım. Bu fırsatı yakalamışken değerlendirmeliydim. Onları izlemeye karar vermiştim ancak bir sorun vardı. Buraya bir pegasusum olup olmadığını öğrenmek için geldim.Acaba biri de benim pegasusum olur mu? Düşüncesiyle gelmişti. Ama zamanlama kötüydü hepsi uyuyordu. Umudum kırılmıştı. Ben de etrafı gezmeye devam ettim. Daha önce fark etmemiştim ama başka bir kapıya gelince pegasusların iki ayrı bölümde olduğunu fark ettim. Tam yerine gelmiştim sahipsizler ama onlarda uyuyordu. Yine de bu onları izlememem için bir neden yoktu.
Ben de kapıyı açıp içeri daldım. Ben dalmış onları izlerken bir ses duydum. Bir pegasus sesiydi bu. Ama hepsi uyuyordu. Yoksa uyumuyor muydu?Sesin gediği yöne ilerlediğimde bir pegasus ile karşılaştım. Çok güzeldi. Çakır gözleri vardı. Bembeyaz tüyleri üzerinde altın sarısı izler vardı. Kuyruğu sapsarı kanatları ise bembeyazdı. Ona ilerlemek istiyordum ama ya korkup kaçarsa diye tedirgin oluyordum. Yavaş adımlarla ona doğru ilerledim. Ancak beklediğimin tam tersine kaçmadı korkmadı. İlerledikçe sanki başından beri beni çağırıyormuş ve beni bekliyormuş hissine kapıldım. Sonunda hemen yanındaydım. Yavaşça başını okşadım. Beni sevmişti. Galiba bir pegasusum olmuştu. Daha dikkatli inceleyince vücudunda sarı tüylerin bir bölümünün kalp şekli oluşturduğunu gördüm. Bu harikaydı. Ona sıkıca sarıldım. Galiba ona Jaune ismini verecektim. Fransızca da sarı anlamına geliyordu ve ben onun tüylerinin sarısını çok sevmiştim. “Biliyor musun? Sana artık Jaune diyeceğim.” Başını sanki onaylarcasına ve ismini sevmişçesine salladı. “ Sevdin öle değil mi? Bende sevdim.” Pegasusum gerçekten de usluydu. “ Biraz şeker ister misin?Bir bakalım.Hımm… Böğürtlenli şeker var yanımda. Ama bunu yer misin ki? “ Çok zekiydi.Beni gerçekten çok çabuk anlıyordu. Ağzını açtı.Bende ona birkaç tane şeker verdim. İfadesinden bunu sevdiğini fark ettim.. “ Galiba böğürtleni seviyorsun." Çantamı açmışken saate de baktım. Saat geç olmuştu. Herkes çoktan kalkmıştı.” Üzgünüm, Jaune. Ama şimdi gitmem gerek. Ama söz veriyorum çok yakın zamanda geleceğim.” Gideceğimi söyleyince boynunu bükmüştü. “ Hadi ama tekrar gelicem. Görüşürüz, Jaune.” Pegasusumdan ayrılacağım için mutsuzdum ama onu tekrar görebileceğimi bildiğim için çok mutluydum.