Arabasının kapısı yavaşça açılırken Zack sessizce önünde dikilen Atlas'ın görevini üstlenmişçesine ayakta duran gökdelene bakıyordu. Şirketin Zack'in evine özel olarak gönderdiği şöför hafif bir saygıyla başını eğip eliyle Zack'in gideceği yolu nazikçe gösterdi. Zack bakışlarıyla teşekkür ederek arabadan çıktı ve son kez gökdelen'in en tepesine baktı. Bakışlarını yukarıdan ayırıp kendinden emin bir şekilde şirketin kapısına doğru yürümeye başladı. Kapıya varmasına yaklaşık 5 metre kaldığında kapılar ardına kadar açıldı. Kapıların aniden ardına kadar açılmasından dolayı arkasından gelen çalışanlar tereddüt ederken Zack hiç bir şekilde tereddüt etmeyip kendinden emin bir şekilde yürümeye devam etti. Şirketin geniş resepsiyonunda hızlı bir şekilde asansöre doğru yürürken diğer çalışanlarda meraklı ve endişeli bir şekilde Zack'e bakıyordu. Bakışlarını görmezden gelerek asansörün düğmesine bastı ve beklemeye başladı. Beklerken hafifçe takım elbisesinin kollarını düzeltti ve asansörün kapılarının açılması ile birlikte asansörün içine girip yeniden beklemeye başladı. Asansör direk en üst kata çıkarken Zack'de çılgın ustasının onun omuzlarına verdiği bu yükü düşünmeden edemiyordu. Belkide ölmeden önce onu son kez eğitmek istemişti. Ustası her zaman onu eğitmek için garip yollar seçmişti ve her seferinde de haklı çıkmıştı. Sessizce bu dünya devi şirketi nasıl idare edeceğini düşünürken asansörün kapıları aniden açıldı. Zack asansörden çıkıp emin bir şekilde etrafına bakındı. Resmi denilebilecek bir iş kıyafeti giymiş olan bir kadın hızlı bir şekilde bir yandan dosyaları karıştırıyor bir yandanda yürümeye devam ediyordu. Etrafına bakmadan yürümeye devam ettiği için Zack'i farketmemişti ve bu yüzden Zack'e çarpmaktan kurtulamamıştı. Kadın Zack'in kaslı vücuduna hızlı bir şekilde çarptı ve vücudundan geri sekti. Yere dizlerinin üstüne düşmesiyle dosyaları toplamaya başlaması bir oldu. Sinirli bir şekilde Zack'e bakmadan konuşmaya başladı ve '' Dikkat etsene! Biraz sonra dünyanın en önemli adamı buraya gelicek! İşinden atılmak mı istiyosun?! '' dedi. Dosyalarını toplayıp sinirli bir şekilde Zack'in yüzüne bakınca yeni topladığı dosyaları yeniden yere düşürdü. Korku ile Zack'in gözlerine bakarken kekeleyerek '' B-b-bay Burton? Neden bu k-k-kadar erken geldiniz? Ç-çok özür dilerim efendim '' dedi ve Zack'in yüzüne bakmaya devam etti. Zack yaptıklarını pek umursamamıştı aslında hatta hoşuna bile gitmişti. Enerjik ve hırslı insanları severdi. Gözlerini kıza dikti ve '' Senin adın ne? '' dedi insanın içine işleyen sesi ile. Kız yine enerjik bir şekilde hazır ola geçti ve Scarlett Philips efendim! Matbaa departmanında yönetici asistanıyım! '' dedi heyecanlı bir şekilde. Zack gözlerini Scarlett'ten ayırdı ve odasına doğru yürümeye başladı ve yürümeye devam ederken '' Artık benim asistanımsın. '' dedi ve odasının kapısını açtı. Arkasındaki enerjik kız neler olduğunu anlamaya başlayıca sessiz bir çığlık kopardı ve sanki eşyalarını toplamak istercesine hızlı hızlı yürümeye başladı. Kız gözden kaybolunca genellikle yüzüne takındığı o sert ifadeden kurtulup hafif bir gülücük koydu suratına. Yüzündeki hafif tebessüm ile belkide gökdelendeki en büyük kapıları açtı ve binanın en büyük odasına girdi -evet binanın en büyük odası olduğundan emindi-. Odaya girince sessizce etrafına bakarken içten içede ustası James Shiba'ya lanet okuyordu. Odayı baştan sonra yürümek bile başlı başına bir egzersizdi. Odanın ortasındaki meşe ağacından yapıldığını düşündüğü belkide hayatında gördüğü en büyük masaya doğru yürüdü. Masanın ağacına elini süre süre filmlerdekine benziyen patron koltuğuna yürüdü ve kendini koltuğa attı. Koltuğa oturduğunda ayaklarınıda masasının üstüne koydu ve masanın üzerindeki telefonu eline aldı. Hiç bir tuşa basmadan ara tuşuna basarak sekreterine bağlandı. Bunu yapmasının üzerinden daha 1 saniye bile geçmeden telefon açıldı. Telefonun açılması ile birlikte '' Buyrun bay Burton? '' dedi tanıdık bir ses Zack'in kulağına. Zack telefondan duyduğu sesi tanıyınca güçlü bir gülümseme yüzüne yayıldı ve konuşmaya başladı '' Demek işe hemen başladın Scarlet. Aferin. Şimdi seni neden seçtiğimi daha iyi anlıyorum ''. Zack'in söylediklerini duyunca telefondan Scarletin nefes seslerinin hızlandığı çok daha belli oluyordu. Nefes alış verişini düzenlemeye çalışırken bir yandanda '' Beni utandırıyosunuz efendim. Görevim bu. Benden isteğiniz nedir acaba? '' dedi utangaç bir şekilde. Zack gülümsemesini yüzünden silmiyerek ciddi bir ses ile '' Senden isteğim bana son 5 yılın gelir ve gider dosyalarını getirmen. Ayrıca binadaki en büyük ve en iyi toplantı salonunuda ayarla. Kampt- okuldan arkadaşlarım ziyarete gelecek. '' dedi sonlara doğru pot kırmak üzereiken. Scarlet Zack'in dediklerini harfi harfine dinledikten sonra '' Emredersiniz efendim. '' dedi heyecanlı bir sesle.
Yaklaşık bir saat sonra;
Zack yeni masasında kafasını dosyalara gömmüş bir şekilde bir athena çoçuğunu anımsatarak dosyalar ile ilgileniyordu. Tam olarak dosyalarda yazan şeylerin ne anlama geldiğini bilmesede. Kesin olarak anladığı tek bir şey vardı. O da ustasının Zack'e bıraktığı şirket tam olarak bir dünya deviydi. Gelirler üst düzeyde giderler ise en alt seviyeydeydi. Her türlü pazarda çok büyük başarılar elde etmiş ve girdiği tüm işlerde en iyi konumuna yükselmişti. Öyleki bu şirket Zack2in hesaplamalarına göre Zack'e saatte yaklaşık dokuz yüz bin dolar kazandırıyordu. Hayretle dosyaları karıştırmıya devam ederken birden kafasını büyük bir sinir ile yukarı kaldırıp '' Ustam madem o kadar zengindi o halde neden hep bana yiyecek olarak pilav yediriyordu?! Ya da bir yerde yemek yediğimiz zaman neden hep hesabı bana kitliyodu?! Pinti helif! İnsan canından çok sevdiği öğrencisinine en azından bir araba alırdı! '' dedi aynı sinirle. Ama daha sonra söylediği şeye pişman olup ona bıraktığı bu dünya devi şirketi düşündü. Ayrıca Zack'e eşorfman almışlığıda vardı. Tabi eski kıyafetinin ustasının işkence dolu eğitimleri yüzünden yırtıldığını saymazsak. Hafif bir sinir ve hafif bir üzüntü ile gülümserken kapısı çalındı. Zack hızlıca yüz ifadesini değiştirip her zamanki sert mizaçlı ifadesini takındı ve '' Girin! '' dedi kendinden emin ses tonu ile. Scarlet yavaş yavaş kapıdan içeri yürümeye başlayınca Zack Scarlete bakıp ne diyeceğini bekledi. Scarlet her zamanki hızlı konuşma stiliyle '' Efendim emettiğiniz gibi şirketin en büyük toplantı salonunu hazırlattım. Anlaşmamızın olduğu yemek şirketinide aradım. Adamlarını gönderdiler. Misafirlerinizin her türlü isteğini karşılıyacaklar. Ayrıca misafirlerinizde geldi. Onları toplantı odasına yönlendirdim. '' dedi ve derin bir nefes aldı. Zack onaylayan bir ifade ile kafasını sallayıp '' Tamam gidelim hadi. '' sert bir sesle ve koltuğundan kalktı. Hızlı bir şekilde yürüyerek Scarletin yanından geçti ve kendi odasından çıktı. Scarlet neler olduğunu anlayınca hızlı bir şekilde Zack2in arkasından koştu ve yeniden konuşmaya başladı. '' Efendim anlaşmamızın bulunduğu şirketlerin yöneticileri sizinle yapılacak bir toplantı talebinde bulundu. Onlara şu anda önemli bir işinizin olduğunu ve işiniz bitince onlarla ilgileneceğinizi söyledim. '' dedi koşar adım yürümeye devam ederek. Zack onaylayan bir tavırla yeniden kafasını sallayarak '' Tamam arkadaşlarım şirketten ayrılınca onları toplantıya çağır. '' dedi. Scarlet hızlı bir şekilde elindeki not defterine birşeyler karalarken '' Emredersiniz efendim! Ayrıca bir çok iş ve moda ve magazin dergisi sizinle yapılıcak röportaj ve fotoğraf çekimleri için şirketimize başvurdu. Ne yapmamızı istersiniz? '' diye sordu. Zack toplantı salonuna yaklaşırken '' Dergiler arasından en iyileri seç. Ayrıca dergilere söyle en iyi fotoğrafçılarını yollamazlarsa çekimler iptal olur. Birde röportajda saçma saçma sorular sorulmasın lütfen. Sen örnek bir metin hazırla ve gönder. Şimdi başka bir şey kalmadıysa arkadaşlarım ile biraz vakit geçireceğim. '' dedi ve Scarlett'in cevap vermesine izin vermeden toplantı odasının kapısını açtı ve içeri girdi.