" Onu bulmam gerek." dedi Mel. Nereus da nerden çıkmıştı şimdi? "Mel, ne olduğunu bilmiyorum ama işin içinde Nereus varsa sonuç felaket olacak demektir." dedim. Mel sorusunu tekrar etti "İhtiyar denizci Nereus kim?". "Eh, madem öğrenmek istiyorsun kısaca şöyle açıklayayım: Denizlerin en yaşlı efendisi Nereus Pontos ve Gaea'nın oğludur. Pek çok deniz tanrısı gibi şekilden şekile girdiği ve her şeyi bildiği söylenir." dedim ve anladım. Mel Nereus'u bularak babasının nerede olduğunu öğrenmek istiyordu. Demeter kızı "Onu bulup babamın nerede olduğunu öğrenmeliyim. Ondan bunu nasıl öğrenebiliriz?" diyerek düşüncelerimi doğruladı. "Bunu yapmak zor olabilir. Onu yakalamak zordur ve yakaladığın anda da şekil değiştirerek kaçar. Hem önce onu bulmalıyız. Bazı söylentilere göre San Francisco'daki iskelede yaşar. Aslında orada pek çok dilenci yaşar ancak Nereus'u diğerlerinden ayırt edebilirsin. Hep yalnızdır ve berbat kokar. Tıpkı ölü balık gibi." dedim. Mel "E hadi o zaman San Francisco'ya gidelim." diye sızlandı. Başımı tamam anlamında sallayarak "Tenebroso yön değiştir lütfen. San Francisco'ya gidiyoruz." dedim ve ona cebimden çıkardığım birkaç küp şeker verdim. Mel'in yüzü sevinçle aydınlanırken Tenebroso San Francisco'ya doğru yöneldi. Melanie bundan memnun olabilirdi, ama ben değildim. Sonuçta başımıza ne geleceği belli olmazdı ve Nereus şu anda seçeceğim ilk seçenek sayılmazdı. Ona nasıl güvenebilirdik ki?