Yon bana dersten çıktıktan sonra istediğim zaman okçuluk alanına gidip antrenman yapabileceğimi söylemişti ama şimdiye kadar hiç gitme gereği duymamıştım. Bugün yapabileceğim hiçbir şey yoktu ve canım sıkılıyordu. Ben de en iyisi okçuluk alanına gideyim dedim ve ok kılıfımı ve yayımı alarak kulübeden çıktım. Okçuluk alanına yetiştiğimde oranın Artemis avcıları, Apollon çocukları ve daha bir çok kampçıyla dolu olduğunu fark ettim. Hiç bu kadar kalabalık olacağını düşünmemiştim şimdiye kadar. Boş bir hedef tahtası bulup hazırlandım. Yayımı elime aldım ve gerdim. Güzel bir atış olacağını umuyordum. Hedeften 200 metre uzaktaydım ve yetiştirebilir miyim diye düşündüm. Yayı bıraktım ve okun hedefe saplanışını seyrettim. Orta noktaya yakın bir yere isabet etmişti okum. Benim gibi berbat bir okçunun böyle bir sonuç alması muhteşemdi. Kendimle gurur duydum. Sonra elime farklı bir ok aldım ve yayıma yerleştirdim. Okumu attım ama öyle berbat bir atıştı ki Artemis'in manevi oğlunun başını şişleyecektim az kalsın. Neyse ki Lucas son anda eğildi ve onun hedef tahtasına saplandı okum. Meğer Lucas Hedef tahtasından oklarını çıkarmaya gitmişti. Bana sinirlice bakarak "Az önce kafatasımda bir delik açacaktın farkında mısın?" dedi. Ondan özür diledim ve buranın bana göre olmadığına kanaat getirerek kulübeme gittim.