Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Isabel X. Everdeen

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Isabel X. Everdeen Empty
MesajKonu: Isabel X. Everdeen   Isabel X. Everdeen Icon_minitimeC.tesi Haz. 18, 2011 3:44 am

Uyandığımda soğuk bir odadaydım. Buz gibi, iliklerinize işleyecek kadar soğuk bir odada bulunmak elbette ki insanı pek rahatlatmıyor. Eğer size ne olduğunu hatırlamıyorsanız durum daha da kötüleşiyor. Yavaşça başımı kaldırmaya çalıştım. Başım kazan gibiydi. Feci şekilde ağrıyordu. Kalkma fikrinden vazgeçerek odayı incelemeye başladım. Duvarlar bej rengi bir boyaya sahipti. Bu büyük oda pek dolu da sayılmazdı. Benim yatmakta olduğum yatak, birkaç tekli koltuk ve en köşe tarafta büyükçe bir koltuk vardı. O koltukta adını bile bilmediğim -daha doğrusu o an için tanıyamadığım- hatta hiç tanımadığım bir adam oturmaktaydı. Adam başını önüne eğmiş, ellerini birbirine kenetlemiş bir vaziyette yerdeki parkelere bakıyordu. Gözlerini hiç kırpmadan aynı yere bakması beni epey şaşırtmış ve korkmama sebep olmuştu.

Ani bir öksürüğümün ardından adamın dikkati dağıldı. Ne kadar da salaktım. Şimdi sorgu sual... Ne diyecektim ki? En baştan duruma baktığında soru sorması gereken kişinin ben olmam gerektiği sanılıyor ama hislerim asıl soru sorulacak kişinin ben olduğumu söylüyordu. Kim olduğumu bilmiyor ya da hatırlayamıyordum. Kafamda canlanan küçük kareleri birleştirmeye çalışsam da hiçbir faydası olmuyordu. Ama yine de biraz hatırlıyordum. Arabada gidiyorduk. Yanımda sanırım babam vardı. Herhalde kaza yapmıştık. Kazaya sebep olan şeyi hatırlamaya çalıştıkça başım daha da fazla ağrımaya başlıyordu. Kocaman bir şey... Nasıl tanımlayabilirim ki bir canavar mı demeliyim bilmiyorum.

Bana dakikalar gibi gelen bir süre sonunda adam yerinden kalkarak bana doğru yürümeye başladı. Adam bana yaklaştıkça, bu adamı tanıdığım izlenimine kapılıyordum. Adam iyice yanıma yaklaştı. Ardından rahatlatıcı ve güven verici bir ses tonuyla konuşmaya başladı. ''Isabel, tanrılara şükürler olsun ki uyandın. Nasılsın, bir şey ister misin? İki gündür baygın yatıyorsun, bizi çok korkuttun.'' Adamın sesi sonradan sonraya iyice endişeli bir hal almıştı. ''Şey... Siz kimsiniz? Ben sizi tanımıyorum. Aslında sizi bir yerden hatırlıyor gibiyim.'' Sesim fazlasıyla ürkek çıkmıştı. Adamın endişesi biraz daha artmış gibiydi. ''Isabel sakın hiçbir şeyi hatırlamıyorum deme! Ben, ben Leonard amcan. Kazadan ötürü böyle oldu herhalde. Isabel lütfen iyi olduğunu söyle.'' Adam resmen ağlayacak gibiydi. Bu sözlerden sonra aklımda ufacık bir korku kırıntısı dahi kalmamıştı. Leonard amcayı yavaş yavaş hatırlar gibiydim. O sırada amcam yanıma daha da yaklaştı. Yastığımı, yorganımı pimpirikli bir şekilde düzeltirken ben de konuşmaya başladım. ''Amca, ben seni tanıyamadım. Çok kötüyüm, başım ağrıyor. Ne kazası? Peki, babam nerede, ona bir şey oldu mu?'' Ağlamaklı çıkan sesimle birlikte yataktan kalkmaya çalıştım. O sırada gözlerim direk karşımda duran aynaya gitti. Her yanım yara içindeydi. Kollarımı sıyrıklar kaplamış, alnımda çizikler, yara bantları... Bana bu kadar n'olmuştu böyle? Neredeyse ağlayacaktım. Babam da yoktu. Leonard amcama tekrar dönerek bir bakış attım. Leonard amca sorumu hatırlayarak konuşmaya başladı. ''Baban ve sen çok büyük bir kaza geçirdiniz. Doğruyu söylemek gerekirse yaşaman bir mucize. Kazanın nasıl olduğu ise cevaplanamayan sorular arasında. Ama ilk izlenimlere göre büyük, ne olduğu belli olmayan bir şey yüzünden diyorlar. Sen kazanın çok uzağında bulundun. Babana gelince...'' Amcamın sözünü kesmiş bağırıyordum. ''Sakın amca, bana yalan söyleme. Gerçekleri öğrenme hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. Eğer babam öldüyse de, lütfen bunu bana söyle.'' Amcam bana bomboş bakıyordu. Ağzından dökülecek kelimeler, benim için gerçekten çok önemliydi. Sonunda amcam derin bir soluk alarak yarım kalan konuşmasına devam etti. ''Ah Isabel, ne kadar da kötümsersin. Baban ölmedi, hastanede alanında uzman doktorların elinde. Baban inşallah kurtulacak.'' Kendimi daha iyi hissediyordum. Babam yaşıyordu. Tanrılara şükürler olsun ki babam yaşıyordu. En masum halimi takınarak amcamla olan konuşmamıza devam ettim. ''Peki amca, babamı ziyaret etsek olmaz mı?'' Amcamı bu sefer epey sinirlendirdiğimin farkındaydım. ''Isabel başına neler geldiğinin farkında olmayabilirsin ama olmalısın. Çok ağır bir kaza atlattın. Şimdi yat ve uyu. Babanı ziyaret etmek istiyorsan dinlenmelisin.'' Amcamın o gece bana söylediği son sözleri olmuştu bunlar. Bu sözlerinin ardından hemen odadan çıkarak beni odada yalnız bıraktı. Bu da beni düşüncelerimle yalnız kalmaya sevk etmişti.

Ağır bir kaza dedikleri bu muydu? Birkaç sıyrık, kesilme... Bunların dışında sadece çok yorgundum. Ancak amcama göre yaşamamın bir mucize olması beni de şaşırttı. Yatağıma uzandım ve bu düşüncelerden sıyrıldım. Babamı düşünmek belki de en iyisiydi. Acaba şimdi ne yapıyordu? İyi miydi? Babamın yanında olmak için her şeyimi verebilirdim. Onu bir dakika görmek için... Şu düşündüklerimi gerçekleştirmenin en iyi yolu tam da o anda aklıma geldi. Hemen hastaneye gidecektim. Bu kadar basit. Amcam izin vermese bile ben her zaman başına buyruk biriydim. Kimseyi takmaz, canım ne isterse onu yapardım. Şimdi de öyle yapacaktım. Hemen yatağımdan kalkarak yatağın yanındaki komodinin çekmecelerini kurcalamaya başladım. Daha ilk çekmecede üstüme uygun bulduğum birkaç kıyafeti alarak giydim. Hemen ardından da komodinin üstündeki not kağıdına bir şeyler karalayarak odadan çıktım. 'Amca, çok özür dilerim. Asla sana karşı gelmek istemem fakat babamı görmeliyim. Bana hiçbir şeyin engel olamayacağını bilmelisin. Aynı babam gibi, hoşça kal.' Evet, şimdi gidebilirdim. İyi ki ayakkabılarım buradaydı.

Babamın tam olarak hangi hastanede olduğunu bilmesemde amcamla konuşurken bir ara laf arasında hastanenin buraya yakın olduğunu söylemişti. Buraya yakın tek bir hastane vardı diye hatırlıyorum. Hemen 3-5 sokak ötedeki hastane olmalıydı. Emin olmasamda şansımı denemeliydim. Ayakkabılarımı giymemin ardından yavaş ve sessizce odadan çıktım. Leonard amcanın evi bir hayli büyüktü. Uzun koridorlar, odalar, balkonlar... Ne ararsanız bulabileceğiniz türden bir evde dış kapıyı zorlukla buldum. Hemencecik dışarı çıktım. Dışarısı ürperti verici şekilde soğuktu. Ay, gökyüzünün tam ortasında durmuş, tüm parlaklığıyla gülümsüyordu sanki. Bir süre aya bakakalmamın ardından hızla yürümeye başladım. Sokaklar boşalmış, çevrede kimsecikler kalmamıştı. Arada bir, birileri sokaktan geçsede bu sessizlik bozulmuyordu.

Nereye gittiğim konusunda bir fikrim yoktu. Sadece yürüyordum. Dakikalarca yürümemin ardından hastane bulamamış, sokak ortasında kalmıştım. Birine sorsam, sorabileceğim kimse yoktu derken karşıdan gelmekte olan birini gördüm. Adam ya da kadın. Pek ayırt edememiştim. Altında bir pantolon, üstünde bir kapüşonlu vardı. Kapüşonlunun şapkası kafasını tamamen örtmüştü. Buradan baktığında korkutucu biri gibi görünse bile böyle olmadığını düşünerek bende o tarafa doğru yürümeye başladım. Sonunda bu kişinin yanına ulaştığımda en sert tonumla sorumu yönelttim. ''Acaba buralarda bir hastane var mı? Varsa nerede tarif eder misiniz?'' Ayırt edemediğim bu yüz uzun süre bana baktı. Ardından ince ve tarif edemediğim kadar iğrenç bir ses bana yanıt verdi. ''Küçük yaratık, ne bileyim ben? Hem bu gece vakti burada ne işin var?'' Hemen buradan gitmek istiyordum ama ayaklarım sanki yere sabitlenmişti. Konuşmama fırsat vermeden karşımdaki tekrar konuşmaya başladı. ''Kokun da çok hoşmuş. Yoksa sen bir...?'' Çok, çok korkuyordum. Gerileyerek tam koşacağım sırada, insan sandığım bu şey şu mitoloji kitaplarından görmüş olduğum Furia'ya dönüşmüştü. Nereden mi biliyorum. Küçüklüğümden beri mitolojiye ilgi duyarım. Zaten okulda en iyi olduğum konu da bu sayılır. Her ne kadar efsane bile olsa ilgimi çekmiştir işte. Ancak gördüğüm bu canavar bana bunların gerçekliğini anlatıyordu. Canavar üstüme üstüme geldikçe ne yapacağımı dahada şaşırıyordum.

Hemen ceplerimi yokladım. Ne kadar etkili olmayacağını düşünsem de bir bıçak bulmam işime yarayabilirdi. Elimi cebime soktuğumda ilk çıkan şey bıçak oldu. O bıçağın orada ne aradığını bilmiyorum. Zaten şu an düşüneceğim son şey de bu olmalıydı. Bıçağı Furia'ya doğrulttum. Hiçbir şey olmamıştı. Güçsüz ve savunmasızdım. Çaresizce ölümü bekliyordum. Tam kendimi saldığım sırada arkamdan duyduğum sesle birlikte belki de tüm umutlarım yerine geldi. ''Çabuk... Koş, sadece koş, konuşma. Hızlıca koş.'' Bu ses beni kendimden geçirmişti. ''Se-sen kimsin?'' Güçlükle ve zor duyulur bir sesle konuşmuştum. ''Koruyucun, ya da kurtarıcın desem. Kaç gündür seni gözlemeye çalışıyordum.'' Bir yandan konuşuyor, bir yandan da koşuyorduk. ''Hatırlar gibiyim. Ama sen sakat değil miydin?'' dediğim sırada karşımdaki çocuğun ayaklarına baktım ve birden şaşırarak irkildim. Bu bir insan değildi, daha doğrusu bel bölgesinden altı basbaya keçiydi. Karşımdaki çocuk bu çok normal bir şeymiş gibi, ''Sen şimdi bunlara kafa yorma. Sadece şunu bil yeter. Şu mitolojideki satir denen şey benim ve senin daha öğrenecek o kadar çok şeyin var ki. Kampa ulaştığımızda her şeyi öğrenirsin.'' Ne kampıydı bu? Kendime hakim olamadan bunu da sordum. ''Ne kampı?'' Satir bana bir bakış attı ve, ''Her şeyi öğreneceksin ama biraz sabırlı ol.'' Sonrası ise sadece boşluk... Sanırım bayılmıştım.
...
Uyandığımda şu kamp denen yerdeydim. 'Melez Kampı' diyorlarmış. Hala nasıl hayatta kaldım bilmiyorum. Şu mitolojinin gerçek olduğuna inanmasamda başka çaremin olmadığını farkındayım. Tek bildiğim şey şu: Burada benim gibiler var. İlk defa kendimi bir yere ait hissetmek gerçekten güzel ve ben burayı kendi evim olarak benimsedim bile.

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Athena
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Athena


Mesaj Sayısı : 5210
Kayıt tarihi : 16/08/10

Isabel X. Everdeen Empty
MesajKonu: Geri: Isabel X. Everdeen   Isabel X. Everdeen Icon_minitimeC.tesi Haz. 18, 2011 4:06 am

Rp puanı: 100, tebrikler.


/Admin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olimpos.my-rpg.com
 
Isabel X. Everdeen
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ashley Everdeen-3
» Charleen G. Everdeen ~ Görevler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Karakter :: Karakter Oluşturma :: Rp Puanı Belirleme-
Buraya geçin: