Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Labirent'te | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Seth Mason Black Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 325 Kayıt tarihi : 16/02/11
| Konu: Labirent'te Çarş. Haz. 15, 2011 9:01 pm | |
| "Aaaa!!!" Aman Tanrılarım! Kaburgalarım... Yavaşça ayağa kalkıp "Şaka mı bu?"diye mırıldandım. Duvarla yaslanıp Oliv ve Tina'yı beklemeye başladım. Sonunda Oliv'in "Seth nerdesin?"dediğini duydum. Homurdanarak "El feneriniz yok mu?"dedim. Gözüme gelen ışıktan kör oluyordum ama cevabımı almıştım. Başımı başka yöne çevirip "Ne yapıyoruz?"dedim. Tina bana bir fener uzatıp "Macera, aksiyon dehşet vb. şeyler yaşıyoruz. Evet, gidelim artık."diyip dar koridorda yürümeye başladı. Arkasında da Oliv ve ben vardık. Resimler oyulmuş duvarda elimi gezdirip "Sizce burda hikayelerde bahsi geçen yaratıklar hala var mıdır?"dedim. Tina yolu aydınlatırken "Burası Labirent Seth. Herşey var olabilir."dedi. Oliv "Seth'in söylediği cümlenin çevirisi şu; Lütfen beni geri götürün! Burası çok korkutucu."diyip güldü. Hiç birşey demeden peşlerinden gitmeye devam ettim. Bu doğru değildi ama labirentteki canavarları düşündükçe, çıkma şansımız azalıyordu. Sonunda geniş bir alana çıktık. Ama bu seferde biri taşlarla kapatılmış, iki tünel vardı. Lotus Çiçeği adına! Buraya hangi akla hizmetle geldim ben! Tina tünelleri gösterip "Evet hangisi?"dedi. Yanımıza kesinlikle bir ölümlü almalıydık. Tünellere yaklaşıp o piti piti yapmaya karar verdim. İşaret parmağımı sağ tünele tutup "O piti piti, karamela sepeti, terazi lastik jimnastik. Biz size geldik bitlendik, dik dik dik. Sen bu oyundan çık pis çocuk, uk uk uk."dedim ve sol tünel denk geldi. Kızlar şaşkınca bana bakıyorlardı. Omuz silkip "Geliyor musunuz?"diyip tünele girdim. Her yerde kan ve iskeletler olması bir yana, bayağı geniş bir tüneldi. Kendime not: Bir daha asla o piti piti yapmak yok! | |
| | | Hanna Olıvıa Temple Hera'nın (manevi) Çocuğu
Mesaj Sayısı : 988 Kayıt tarihi : 11/02/11
| Konu: Geri: Labirent'te Çarş. Haz. 15, 2011 9:28 pm | |
| Seth'i içeriye ittim ve dışarıya çıkamasın diye hemen içeriye atladım.Rutubet kokusu geldi burnuma.Hiç bir değişiklik yoktu.İçerisi öyle karanlıktı ki.İyi ki el feneri almayı akıl edebilmiştik. "Seth nerdesin?" dedim."El feneriniz yok mu?" dedi.Fenerin ışığını gözüne gözüne soktum. "Ne yapıyoruz?" dedi etrafına bakınarak."Macera, aksiyon dehşet vb. şeyler yaşıyoruz. Evet, gidelim artık." dedi Tin.Seth hiç bir şey demedi.Dar koridorda ilerlemeye başladık.Tüylerim diken diken olmuştu.İleriden garip sesler geliyordu.Bu arada kapak çoktan kaybolmuş bizi sonunu bilmediğimiz bir boşluğa bırakmıştı.Tin'in koluna girdim.Seth duvarları inceliyordu. "Sizce burda hikayelerde bahsi geçen yaratıklar hala var mıdır?" dedi.Tin gözlerini yoldan ayırmadan "Burası Labirent Seth. Herşey var olabilir." dedi."Seth'in söylediği cümlenin çevirisi şu; Lütfen beni geri götürün! Burası çok korkutucu." dedim gülerek.Tin çok ciddiydi.Kısa bir süre sonra tünel darlaştı ve yol ikiye ayrıldı.Sağa giden yol yeni gibiydi.Sola gidense çok ama çok eskiydi."Evet hangisi?"dedi Tin bize bakarak.Bana kalsa sağ taraftakini tercih ederdim.Tam ağzımı açıyordum ki Seth yine saçmalıklarından birini yaptı. "O piti piti, karamela sepeti, terazi lastik jimnastik. Biz size geldik bitlendik, dik dik dik. Sen bu oyundan çık pis çocuk, uk uk uk." Sol tünel denk geldi.'Tanrım' diye mırıldandım.Sol tünelin önüne gidip "Geliyor musunuz?" dedi.İçeride ki iskeletleri görmemezlikten geliyordum.Tünel ilk yolun aksine oldukça genişti.Seth'e "Bazen beş yaşında ki üvey kardeşimden farksız oluyorsun."dedim.Tin'in koluna daha da bir yapıştım.Burası çok ama çok iğrençti.Garip olansa tünelin duvarları git gide daha parlak bir hal almaya başlamıştı.Seth durmuş duvara bakıyordu.Sırtına vurup "Yürü"dedim.Tin hiç konuşmuyordu.Sanırım o da korkuyordu.Hızımızı kesmeden yürümeye devam ettik.Duvar yenileştikçe tünel darlaşmaya başladı.En dar alana geldiğimizde karşımıza kocaman bir oda çıktı.Bu odaya labirente önceki girişimizde de gelmiştik.Karşıda tanrıların heykelleri,duvarlardaysa David'ın söylediğine göre,Roma döneminden kalma minyatürler vardı.Tin ve Seth odayı süzdüler.Tin "Burası harika" dedi.Ama zaman kaybetmemeliydik.Kollarından tuttuğum gibi odanın çıkışına doğru sürüklemeye başladım onları. | |
| | | C. Scarlett Stanislaus Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 717 Kayıt tarihi : 03/03/11
| Konu: Geri: Labirent'te Perş. Haz. 16, 2011 8:01 am | |
| Seth'in arkasından aşağı atladık.Seth hala sızlanıyordu fakat buna rağmen onun yerini tutturamamıştık.Üstelik Oliv elinde feneri tutuyordu!Onu bulma umudumuzu kestikten sonra Olivia "Seth nerdesin?" dedi."El feneriniz yok mu?" dedi Seth.Oliv ise cevap vermeden fenerin ışığını onun gözüne soktu - sanırım ben bunları düşünürken o Seth'i bulmuştu bile.Seth homurdana homurdana ayağa kalktı ve üstünü silkeledi.Parlak ceketi parlak değili artık,yani bir bakıma. "Ne yapıyoruz?" dedi etrafına bakınarak."Macera, aksiyon dehşet vb. şeyler yaşıyoruz. Evet, gidelim artık." dedim hemen atlayarak.Tünelde ilerlemeye başlayınca Oliv koluma girdi.Sonra da sanki sokakta dolaşır gibi ilerlemeye başladık,tek farkı burasının daha soğuk ve ürkütücü olmasıydı.Seth eline el fenerini almış duvarlara tutuyordu.Duvarda bir çok yaratık efsanesi vardı.Bunlara inanıyor muydum,ben de bilmiyordum ama yani burası labirent sonuçta. "Sizce burda hikayelerde bahsi geçen yaratıklar hala var mıdır?" diye sordu Seth.Az önceki düşüncelerimin özetini sesli söyledim."Burası Labirent Seth. Herşey var olabilir." Oliv de hemen "Seth'in söylediği cümlenin çevirisi şu; Lütfen beni geri götürün! Burası çok korkutucu." dedi gülerek,meşhur kahkahamı da atacaktım ki Seth'in bakışını gördükten sonra vazgeçtim.Tünel ilerledikçe daralıyordu,sabah sporlarıma şükretmeliydim açıkçası.Az sonra ise tünel iki yola ayrıldı."Evet hangisi?" dedim ikisine de bakarken.Sormaz olaydım,çünkü Bay S. yine saçmaladı. "O piti piti, karamela sepeti, terazi lastik jimnastik. Biz size geldik bitlendik, dik dik dik. Sen bu oyundan çık pis çocuk, uk uk uk." Açıkçası bu tekerlemenin art arda üç kez 'uk' ile bittiğini hatırlamıyordum ama olsun artık.Bay S, sol tünelin önüne yaklaştı ve "Geliyor musunuz?" dedi.Oliv ile birbirimize baktık ve Seth'in peşinden gittik.İçeri girdiğimiz anda birbirimizin koluna iyice yapıştık fakat soğukkanlı durmaya çalışıyorduk ikimiz de.Oysa Seth ise,,şey normal Seth idi işte."Bazen beş yaşında ki üvey kardeşimden farksız oluyorsun." dedi Oliv.Her yerde iskeletler ve kan vardı.Artık iki kol tek kol haline gelmişti bu durum karşısında.İyimser olmak gerekirse ; bu tünel daha genişti ve yol git gide ayrılıyordu.Bu aydınlıktan faydalanan Seth ise durmuş duvara bakıyordu. "Yürü" dedi Oliv ve onu sırtından ittirdi.Tünel şimdi darlaşmaya başlıyordu.En dar halini aldığında ise bir oda çıkageldi karşımıza.Bu odaya daha önce de gelmiştim ama bu yoldan gidildiğini hiç hatırlamıyordum-neden acaba(!).Fakat yine de "Burası harika" dedim.Oliv sıkkın bir şekilde bize baktı ve ardından ilerideki çıkışa doğru ikimizi ittirdi.Açıkçası yaptığı tamamen hataydı!Bu tünel çok daha dardı,üstelik havasızdı da.Yine de sessiz kaldım.Yine de dayanamıyordum.Olivia'ya döndüm ve "Nefessiz kaldım." dedim.Ardından da sersemledim.Gerisini de pek hatırlayamıyorum... | |
| | | David Tyler Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1997 Kayıt tarihi : 17/02/11
| Konu: Geri: Labirent'te Perş. Haz. 16, 2011 10:28 pm | |
| Rassilon ve Needle'ı bir canavar çalıp labirente kaçmıştı bütün gündür onu arıyordum. Ama son gelişimde aldığım haritaya rağmen hala bulamamıştım canavarı her seferinde son dakikada kaçıyordu ve labirent yer değiştiriyordu. Elimdeki yeni silahlara da bir türlü alışamamıştım. Benim silahlarımla ne alıp veremediği olabilirdiki bu canavarın. Çok yorulmuştum artık. 5 dakika dinlenmeliydim yoksa bayılacaktım. Sonsuz boşluğu çantaya dönüştürdüm ve biraz ambrosia alıp yedim. Ardık işime geri dönebilirdim. Sonsuz boşluğu bir hançere dönüştürmeyi bile düşünmüştüm ama son anda vazgeçtim. Fırlatırsam labirent değişebilirdi ve sonsuz boşluğu da sonsuza kadar kaybedebilirdim. O yüzden bilezik olması benim için çok daha iyiydi. Geçen sefer de geldiğimiz harika bir yere varmıştım. Burada Roma döneminden kalma bir sürü heykel vardı. Jüpiter, Uranüs, Pluton, Minerva ve diğer bütün tanrı/ça lar. Oradan çıktım ilerliyordum labirent değişmeye başlamıştı. Arkamı döndüğümde başka bir yerdeydim. Haritaya tekrar baktığımda ise canavarın çok uzaklara gittiğini görmüştüm. Olamaz o kadar uğraştım bütün gün ve başka bir yerdeydim şu anda. Lanet olsun. Daha da ilginci karşımda ikizim, Hanna, Seth vardı. Ve Christina bayılmış vaziyetteydi. "Burada ne arıyorsunuz? Christina neden baygın?" diye sordum. O sırada Christina'nın yanına koşturdum. Diğerlerinden cevap bekliyordum. | |
| | | Seth Mason Black Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 325 Kayıt tarihi : 16/02/11
| Konu: Geri: Labirent'te Cuma Haz. 17, 2011 7:06 am | |
| Tünelde yürümeye devam ederken Oliv "Bazen beş yaşında ki üvey kardeşimden farksız oluyorsun."dedi. Onu takmayarak yürümeye devam ettim. Tünele kazınmış şekiller çok güzeldi. Oliv beni ittrip "Yürü."dedi. Birde bana oyun bozan diyorlar. Bir an içimden bu şeyler senden daha değerli demek geçti. Ama kendimi tuttum. Hanna ile önce düşman sonrada dost olmuştuk. Çünkü o Hera'nın Manevi kızıydı. Ama benimle dost olabildiğine göre bu kızda bir şey vardı. O yüzden çenemi kapalı tutmalıydım. Tünel aniden darlaşmaya başlamıştı. Tina "Burası harika"diyip ikimizin düşüncelerini de dile getirdi. Etrafta tanrıların küçük boyuttaki heykelleri, sfenksler ve yazıtlar vardı. Oliv ikimizi çıkışa doğru ittirdi. Bu kez sol yerin seçtiğimiz sağdaki tünel daha dardı. Ama kızlar tek sıra gitmek yerine hala kol kolaydılar. Tina birden Oliv'e dönüp "Nefessiz kaldım."demez mi? Al başına belayı. Birden sendelemeye başladı. Tam düşeceği sırada ben ve Olivia onu yakaladık. Neyse ki kafasını çarpmamıştı. Onu yavaşça duvara dayadık. Oliv, Tina'yı kendine getirmeye çalışırken arkadan bir ses "Burada ne arıyorsunuz? Christina neden baygın?"dedi. Bu David idi. Tina'nın ikizi. Şaşkınca "Asıl sen burda ne arıyorsun?"dedim. Dave "Rassilon ve Needle'ı çalan bir canavarın peşindeyim. Tina neden baygın?"dedi ve Tina'nın yanına çöktü. Şimdi şifa derslerine girmediğim için yakınmalıydım işte. Oliv, Tina'yı tokatlarken "Bilmiyoruz. Bir anda oldu herşey. Bu tünele girdik, 3-5 saniye geçti geçmedi 'nefessiz kaldım' diyip bayıldı."dedi. Ah be Tina, bayılacak zaman mu şimdi. Dave'de ne yapacağını bilemiyor gibiydi. Sonunda elinde bir şişe berildi. Suyla elini ıslatıp Chris'i kendine getirmeye çalıştı. Kükreme sesiyle yerimden sıçradım. Oliv ve ben kulak kesildik. Kükreme sesi yakınlardan geliyordu. Tina baygındı, Dave silahsızdı; Oliv, sanırım onun hiç birşeyi yoktu. Yakınarak kılıcım Excalibur'u çekip şovalyeler diye mırıldandım. Yutkunup "Siz Tin'i kendine getirmeye çalışın. Ben etrafı kolaçan edeceğim."diyip yürümeye başladım. Labirent'te etrafı kolaçan etmek elbette ki aptalca bir fikirdi. Çünkü sürekli yer değiştiriyordu. Ama fazla uzaklaşmadan etrafa bakınabilirdim. | |
| | | | Labirent'te | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|