Seth'e haber vermeden kamptan kaçacağıma inanamıyorum. Aslında ona haber verirdim. Tabi ona gitmek istediğimi söylediğimde, şu tepkiyi vermeseydi "Kampa daha yeni geldin. Kaçmakta ne? Asla olmaz! Dışarısı her ikimiz içinde teh-..." falan diye gevelemeseydi yani. Yatağımın altından çantamı aldım. Saat sabaha karşı 4'e geliyordu. Tüm gece uyumamak beni yormuştu ama kamptan gitmem gerekiyordu. En azından halam Rose'u görmeliydim. Onu çok özlemiştim. Uyuyan kardeşlerimi uyandırmamaya dikkat ederek salona girdim. Tam kapıyı açtığım sırada "Nereye gittiğini sanıyorsun bu saatte?" diyen Alex'i duydum. Suçlu biri gibi yavaşça ona döndüm. En sevimli gülümsememle "Hava alacaktım da." dedim. Alex kollarını birleştirip bilmiş bir tavırla "Bu saatte mi?" dedi. 32 dişimi gösterip sırıtarak "Saatin nesi var ki?" diyip kolumdaki saatti çıkarıp pantolonumun arka cebine sıkıştırdım. Alex duvarda asılı kocaman ahşap saate bakıp "Mesela sabahın 4'ü olması biraz garip değil mi? Konuş bakalım nereye bu saatte?" dedi. Sonunda iyi polis kötü polis oyununda yenildiğimi anlamıştım. Uflayıp "Kaçıyorum. Çok sıkıldım burdan. Halamı görmeye gidiyorum." dedim. Alex beni biraz süzdükten sonra "Bende geliyorum." diyip ceketini aldı. Harika! Şimdi ablalarımdan biri bana göz kulak olucaktı ve Seth ikimizi birden Ormandaki canavarlara yem yapıcaktı. Ona sormadan gittiğim için beni öldürecekti. Ama yanımda kız arkadaşı aynı zamanda ablamıda götürdüğüm için ikimizi birden öldürecekti. Pegasus ahırlarına gittik. Alex pegasusunu çıkarıp "Hadi atla." dedi. "Benim pegasusum var." diyip Choc'u gösterdim. Alex beni zorla pegasusu Bright Star'ın sırtına bindirdi. Sonrada o bindi ve pegasus kanatlarını iki yana açıp havalandı.
2 katlı lüks evlerin olduğu caddeye gelmemiz yaklaşık 1 saat sürdü. Midem bulanmaya başlamıştı. Birbirinin aynı olan evlerden birini işaret edip "Burası." dedim. Pegasus aşağı doğru indi. Tam bahçedeki havuza giriceğiz sanırken üstünden geçip plaj şemsiyesini sıyırdık. Alex'e kocaman evi gösterip "Burası da Seth'le bizim çöplük." diyip güldüm. Alex eve kısa bir bakış atıp "Hadi içeri girelim." dedi. Bahçe kapısından içeri girdik. Halam şuan uyuyor olmalıydı. Kanepeye atlayıp "Keyfine bak." dedim. Mutfağa gidip kettle'e su koydu. Sanırım kahve içecekti. Halam sabah 6'dan önce kalkmazdı. 2 saat kadar kestirsem sorun olmazdı umarıım...