Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Olasılıksız/1

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Verfilius Heres Subduce
Persephone'nin Çocuğu
Persephone'nin Çocuğu
Verfilius Heres Subduce


Mesaj Sayısı : 218
Kayıt tarihi : 29/04/11

Olasılıksız/1 Empty
MesajKonu: Olasılıksız/1   Olasılıksız/1 Icon_minitimeÇarş. Mayıs 18, 2011 9:32 pm

Odasını dolduran güneş ışınları yüzünden kitabı hızlıca kapattı zaten foforlu olan kapağınd aki yazıyı okudu "ŞİMŞEK HIRSIZI" kardeşleri ısrarla kampa alışması için bu seriyi okumasını istiyorlardı.Bunlar gerçekmiş ve Percy şu an kayıpmış.Sonra kaldığı sayfayı açtı ve yavaşça biraz okumaya çalıştı "Annabeth elime yapıştı.Normal şartlar altında bu yaptığı beni bir hayli utandırırdı ama şu anda onun neler hissettiğini anlıyordum.Bu kayıkta birinin daha canlı olduğundan emin olmak istiyordu." Sonra kaldığı yeri çizdi ve kalemi kaldığı yere koyarak masasında duran orta boyutta ki müzik setine doğru yöneldi.Biri büyük diğer ikisi biraz daha küçük olmak üzere üç tane olan mavi kaplamalı kare prizması hoparlörlerin üstünde parmaklarını gezdirdi.Sonunda büyük hoparlörün arkasına daire biçiminde ki cd playerını yerleştirdi gine mavi olan cd playerının kapağını açıp üzerinde "2011 Eurovision Song Contest" yazan cdyi yerleştirdi.Sonra "Play" tuşuna bastı ve şarkıların başlamasını bekledi.

Sonunda sesizlik bozuldu ve hazırladığı sıradan ilerlemeye başladı ama malesef ilk önce fransızca anons seini duydu "Estonie Getter Jaani Rockefeller Street." Sonund aşarkı haffii bir seste başladı

"Daylight is fading away, night silhouettes in the sky
LED lights are flashing on towers
It’s Manhattan’s magical time

Ballerinas dancing the Swan Lake
On a river made of diamonds and pearls
Everything’s a little bit weird now

Because tonight, it is showtime
In the middle of the street life
All we celebrate are good times
Because tonight, it is showtime"

Kendisinin eşlik edeceği zaman sesi hafifiçe yükseltti ve orta bir sestonuyla söylemeye başladı.
"Come and walk with me
1 2 7 3 down the Rockefeller street
Life is marchin’ on, do you feel that?
1 2 7 3 down the Rockefeller street
Everything is more than surreal

Oldschool Hollywood stars
Party cinderellas are here
They move like computer game heroes"

Uzun bir iki dakikanın sonunda hafif bir ses azalışında sonra iki üç snaiyelik sesizlik başladı sonra diğer anons geldi "L'Irlande Jedward Lipstick"
Tempolu bir bass sesinden sonra sözlere yavaşça başladı
"You say you’re on it but you just don’t know
You’re spending money like you’re on death row
You must be mis-educated
By all the guys that you dated
You think I’ll take the bait but I don’t think so"

Şarkının yüksek temposu hafif yavaşladığında isteksizde olsa şarkının sözleri ağzıdnan döküldü
"HEY!

She’s got her lipstick on
Here I come, da da dum
She’s got her lipstick on
Hit and run, then I’m gone
I'll Check my collar, collar, hey, hey, ey
I'll Check my collar, collar, hey, hey, ey"


Güneş tam analamıyla onu bir yumurtaya çevirmişti hızlıca cd playerın kablosunu hoparlörün kablo girişinden çıkardı ve dolabının kapağını bilerek hızlıca açtı.O hızın verdiği esinti ile kendine azda olsa geldi hemen üstüne dahah kısa bir şeyler geçirdi.Üstünde superman kostümü giymiş mavi yumurta adam ile arkasında bir sürü karışık renke "ULR" yazıyor ve bina resimleri doluydu adamın önünde ise "I save the world." Heres üstüne bunu geçirdi ve ardından bir pantolon aramaya başladı.Sonunda mavi ince bir tanesini hızlıca üstüne geçirdi.Ayakkabılarına baktığında renginin çok koyu olduğunu düşündü ve hemen ayakkabı kutularının olduğu yere gitti.Üstlerinde ki etiketleri zorla okuyordu sonunda birinde karar verdi üzerinde "EYABZ VERCOSEN" yazana karar verdi.Kutuyu açınca cümleyi doğruca okudu "BEYAZ CONVERSE" Sonra hızlıca ayağına geçirip dışarı çıktı.Kulübelerinden kamp meydanına doğru uzanan o geniş bahçeden mutlulukla yavaşça geçti.Sonunda Dışarı çıkmıştı, hiç düşünmeden plajın yolunu tuttu.Tahmin ettiği gibi plaj çok kalabalıktı, boş olan bir yer arıyordu ama melezler her yere virüs gibi yayılmışlardı bazılar frizbi bazıları top oynuyor, satirler nemfleri kovalıyor, bazıları yüzüyordu.Sonunda gözü resmen parlayan bir iskele yöneldi.Üç basmakatan oluşan iskeleyi dört tane kocaman sütun sabitliyordu birde sağ aşşağı köşesinde iki pencereli ufak bir boş kulübe vardı.Oraya gidip orada ki iki üç gibi yanlarına oturmak istiyordu ama şezlonglar ve melezler yüzünden neredeyse hareket bile edemiyordu.Sürekli önünden nemfler ve onları kovlayan satirler koşuyordu.Sonunda iskelenenin önüne vardı gözü orad ki melezlere kaydı hepsinin sıcaktan ölmüş bir hali vardı ama en çok dikkatini kulübeye yaslanmış sşyah sçalı gümüş renkli kıyafete sahip bir kız çekti.Önüne bakmadan sadece kıza bakıyordu sanki Medusa onu taşa çevirmişti.Sonudna ayağının takılması ve düşeyazması ile kendine geldi ve iskelenin en ucuna oturdu.Ayakkabılarının ucunu hafifçe suya değdiriyordu ve oluşan dalgaları izliyordu ama hala o kızı düşünüyordu.O kızı gördüğünde birden karnında bir yanma hissetmişti, bir şeyler hissediyordu ama ne olduğunu bilmiyordu.İçini kurcalayan kemirici soru onu resmen yiyordu sanki suya her baktığında onun yansımasını görüyordu.Ufuğa amaçsızca bakıyordu, plajın serin sularıyla buluşmadan önce sırtında bir basınç ve sarsılma hissetti.o serin sularla buluştuğunda olanlara anlam veremiyordu.Tek düşündüğü yukarı çıkmak.Aşirmet sağ olsun fazla uzun sürmeden çıktı gözleriin hafifi kırparak ona hayretle bakan melezlere, satirlere, nemflere ve o kıza baktı.Hala o sancı karnındaydı hala bir şeyler hissediyordu ama anlam vermeiyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lena H. Bryce
Artemis Avcısı/Sanat ve Zanaat Eğitmeni
Artemis Avcısı/Sanat ve Zanaat Eğitmeni
Lena H. Bryce


Mesaj Sayısı : 3383
Kayıt tarihi : 23/01/11

Olasılıksız/1 Empty
MesajKonu: Geri: Olasılıksız/1   Olasılıksız/1 Icon_minitimePerş. Mayıs 19, 2011 8:16 am

Bütün gece dönüp durdum.Her şey çok mantıksızdı.Tüm bu olanlar...Avcı olmam,sonra aslında Amphitrite kızı olduğumu ve bir ikizim olduğunu öğrenmiştim...Tüm bunlar ne zaman bitecekti?Artık her şeyin rutin bir hal almasını istiyordum;ama olmuyordu.Her gün yeni bir gerçeğe,olaya uyanıyordum.Gözlerimi kapadım ve kendimi uyumaya zorladım.İçimden yarının güzel bir gün olmasını diledim.Sorunsuz,kafa karışıklığı yaratmayan,normal bir gün...

Tabii,her zaman ki gibi;dilediğimin tam tersi oldu.

***
-Hadi uyan!Bugün ava gideceğimizi unutmadı herhalde!
Happ yarı uykulu sesiyle beni uyandırdı.İşin doğrusu,avı tamamen unutmuştum.
-Tabii ki unutmadım!Ben bir avcıyım!
İstemeden sıcak yatağımdan çıktım ve odamın küçük banyosuna yöneldim.Yüzüme soğuk su çarparak uykumu açtım.Aynada kendime odaklanırken Happ içeri daldı.
-Avlayacağın yaratıklara güzel gözükmene gerek yok!Av kıyafetlerin yatağın üzerinde.Çabuk olmazsan Sat ikimizi de öldürür!
Başımı onaylarcasına salladım ve banyodan çıktım.
İncelediğim güzelliğim değildi.Yaşadıklarımı incelemeye çalışıyordum.Kendime bakıp tüm bu olanların gerçekliğine olan inancımı arttırmaya çalışıyordum.Ama tabi diğerleri bunu anlamıyordu.Onlar daha eskiydi ve tüm bu 'Tanrı olayları' na kolay adapte olmuşlardı.
Yatağımın üzerinde klasik avcı kıyafetleri duruyordu.Gümüş çizmeler,siyah şort ve siyah tişört.Şortumu ve tişörtümü üstüme geçirip aynanın karşısında kendime baktım.Gerçek bir avcıydım işte,tıpkı diğerleri gibi...
Gümüş çizmeleride ayağıma geçirdim.Ok çantamı sırtıma taktım ve tam çıkacakken içimden bir ses bir şey unuttuğumu söyledi.Hemen kapıdan geri dönüp odamı gözlerimle taradım.Ve neyi unuttuğumu anladım.Artemis'in bana hediye ettiği sihirli toka.Bekaretimin simgesi,beni koruyan ve bana avcı olduğumu hatırlatan;nam-ı diğer ''Gümüş Kalkan''...
Perçemlerimi gümüş tokamlar arkada topladım ve uzun koyu renk saçlarımı saldım.Evet,artık hazırdım.
Kulübemizin salonuna gittiğimde sadece Happ'in orda olduğunu gördüm.
-Sat ve Lexi nerede?
-Ashley 'sevgilisiyle' plaja gitmiş.Onu almaya gittiler.
Sevgili kelimesini o kadar tiksinerek söylemişti ki,elimden olmadan kıkırdadım.
-Öyleyse biz de gidelim.
-Olmaz,bizi çağırmadılar.
-Tamam,sen burada kal.
Happ benim ne kadar asi bir kişiliğim olduğu hakkında bir şeyler geveleyerek arkamdan geliyordu.Bu kızı seviyorum!

Plaja gittiğime pişman olmuştum!Burası hiç olmadığı kadar kalabalıktı.Zar zor Sat ve Lexi'yi görmüştüm.İskelede Ash'in ''sevgilisinden'' ayrılıp ava gelmesini bekliyorlardı.Ash'in pek acelesi yoktu.Bu durum komiğime gitmişti.
-Hey,mutlu!Gidip avcıları çağırsana!
Mutlu demem Happ'in her zaman komiğine giderdi.Bana gülümsedi.
-Sen neden gelmeyeceksin?
-Kalabalık ortamları pek sevmem,bilirsin.
Anladığını göstermek için bana göz kırptı ve iskeleye çıktı.Onun yanında üç avcıyla geri dönmesini beklerken ben de etrafımı inceledim.
Plajda Green Day'in ''Holiday'' adlı şarkısı çalıyordu.Bu tam plaja göre bir şarkıydı.Çünkü plaj dendiğinde akla ilk gelen şeylerden biri tatildi zaten...
Şarkının güzel melodisini mırıldanmayı kestiğim zaman melezleri incelemeye başladım.Hepsini tanıyordum,biri hariç.Kim olduğuna pek kafa yormadım.Zaten daha önemli işlerim vardı.
Melezleri incelemek çok eğlenceli değildi,ben de müziğe geri döndüm.Şimdi Linkin Park'ın ''New Divide'' adlı şarkısı çalıyordu.Şarkıları kim seçiyorsa,çok zevkli biri olmalıydı.
Ben şarkını sözlerini kısık sesle okurken,iskeleden bir çığlık sesi geldi.Şarkını büyüsünden kurtulup koşarak iskeleye çıktım.Tüm melezler 'bir şey' in etrafına toplanmıştı.Olayı çözmek için birkaç kişiyi iteledim ve ne olduğunu görünce şaşkınlıktan ağzım açık kaldı.'Tanımadığım melez' boğulmak üzereydi.Birileri onu sudan çıkarmıştı;ama kimse ne yapacağını bilemiyordu.Her melez savaşmayı bilir,ama ilkyardımı bilmiyordu anlaşılan...
-Ben ilkyardım biliyorum,lütfen açılın!
Herkes açıldı ve ben de melezin yanına oturup diyaframına basınç uygularak ciğerlerindeki suyu çıkarmaya çalıştım.
Ciğerlerini temizlemeyi başardımda melez gözlerini açtı ve bana salak bir gülümsemeyle baktı.Şaşırmıştım ve bir şey demem gerekiyordu.Adını bile bilmiyordum.Ben de üzerindeki tişörte baktım ve kurulabilecek en aptal cümleyi kurdum.
-İyi misin yumurta kafa?
Çocuk hiç alınmamıştı.Sanki gözlerime kilitlenmişti.Ben de ona bakıyordum.Çok yoğun şeyler hissetmeye başlamıştım.
Biz birbirimize anlamsızca bakarken Happ bilerek öksürdü.Ama bu beni engellemedi.Sanırım artık ben de salak gibi gülümsüyordum.
Yeşil gözleri o kadar duygu dolu bakıyordu ki...Şu an sadece onun bakışları gerçekti.Sanki bana değer veriyordu ve incinmemden korkuyordu.Sanırım ben de ona öyle bakıyordum.Gözlerini benden ayrımadan konuştu:
-Merhaba avcı kız.
Yumurta kafadan çok daha iyi bir ad bulmuştu.İskelede öylece uzanmış duruyordu.Çaresiz görünüyordu,ama bakışlarıyla bana tutunuyordu sanki.Titreyerek konuştum:
-Adım Lena.
-Benimki de Heres.
Başka diyecek bir şey yoktu sanırım.Kalbim deli gibi çarpıyordu;ama yapacağımız hiçbir şey yoktu.Ben bir avcıydım.O da benden çok daha iyi kızları sevebilecek kadar muhteşem biriydi.
Gözlerimi başka yöne çevirdim ve çömeldiğim yerden kalktım.Tam ben uzaklaşırken sevgi ve umut dolu bir sesle konuştu:
-Seninle yeniden görüşmek için her şeyi yaparım Lena.
O an koşarak ona sarılmak istedim.Ne!Neler oluyordu bana,ben bir avcıydım ve öyle davranmalıydım.Hatta şu an Heres'in okla vurulmuş olması gerekiyordu.Ama o an diyebildiğim tek şey ''Yapacak daha önemli işlerin olacağına eminim.'' oldu.
***
Happ,Lexi,Ash ve ben plajdan çıktık ve ormana yöneldik.Happ ve Lexi bana aşırı kızgın şekilde bakıyorlardı.Sat ve Ash ise bana bakıp sırıtıyorlardı.Happ kendini tutamadı.
-Lena!Sana inanamıyorum.
-Neden?Bir şey olmadı.Boğulmasına izin mi verseydim?
O anda hepsi bir ağızdan konuşmaya başladı.En son dayanamadım ve yüksek sesle konuştum.
-Kızlar,lütfen!Bu konuyu kapatın!Sadece avlanmak ve avcı olmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu kendime kanıtlamak istiyorum!
Anlayışla başlarını salladılar.
Güneş doğana kadar avlandık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Olasılıksız/1
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Plaj-
Buraya geçin: