Hope Temple Afrodit'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 571 Kayıt tarihi : 20/04/11
| Konu: Karşılık Çarş. Mayıs 18, 2011 9:12 am | |
| Öncesi için tık. Pegasuslarımızla Empire State Binası'na, oradan Olimpos'a, oradan da Hephaistos'un Tamirhanesine gitmiştik. Canavar tüm yol boyunca sızlanmış, Bar onu itip kakmıştı. Artık yorgun düşmüştüm, gözlerim kapanıyordu. Olimpos'un eşsiz güzelliğine bakacak halim bile kalmamıştı. Sendeleye sendeleye tamirhaneye vardık. Hephaistos, masada bir şeylerle uğraşıyordu. Seslice "Bana söylediğini yaptım!" dedim. Bana bakmadan, arkamdaki yaratığa döndü yüzünü. Yüzünde farkedilemeyecek kadar küçük bir tebessüm oluştu, sonra tekrar ciddileşti. "Hoşgeldin" dedi. Bunu bana ya da Bar'a söylemediğini biliyordum. Sakince "Aşağıya in ve beni orada bekle" dedi. Canavar denileni yaptı ve sessizce tamirhanenin merdivenlerinden aşağı indi. "Yanına bir Hermes oğlu alacak kadar çaresiz miydin?" diye sordu imalı imalı. "Ben çağırmadım, kendisi geldi." dedim Bar'a bakmadan. "Tabii" diye kestirip attı Hephaistos ve işinin başına döndü. "Karşılığımı almaya geldim!" dedim. "Biliyorum" dedi. "Ee, verecek misin?" diye sordum. Güvenimi boşa çıkarmayacak birine benziyordu veya bana öyle geliyordu. İçimden bu yaptıklarımın boşa çıkmaması için dua ettim. | |
|
Barney Awesome Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 196 Kayıt tarihi : 23/04/11
| Konu: Geri: Karşılık Cuma Mayıs 20, 2011 6:46 am | |
| Sonunda varabilmiştik Hephaistos'un Tamirhane'sine. Sonunda diyorum çünkü canavar ya da yeni adıyla Emanet yol boyunca sızlanıp durmuştu. O sızlandıkça ben de kılıcımla onu dürtüyordum. Ne yalan söyleyeyim bundan zevk almıştım. Neyse size Olimpos'tan bahsetmek isterdim ama canavardan bir an önce kurtulmak istediğimden Olimpos'a pek bakmadım. Hephaistos tamirhanesinde bizi bekliyordu. Ho ""Bana söylediğini yaptım!" dedi. Hephaistos'ta canavara bakıp "Hoşgeldin" dedi ve ekledi."Aşağıya in ve beni orada bekle" Sonra bana baktı ama konuşurken Ho'yu muhattap aldığı belliydi. "Yanına bir Hermes oğlu alacak kadar çaresiz miydin?" Ne dedi az önce o? Çaresiz mi? Madem o kadar kolaydı neden kendisi gidip almamıştı acaba. Hem ben olmasam görev başarıyla gerçekleşemezdi. Tabii bunları onun yüzüne söylediğim anda melez kızartması olacağımı tahmin ettim ve sözlerimi kendime sakladım. Konuşmayı Ho'ya bıraktım ama o da beni hayal kırıklığına uğrattı. "Ben çağırmadım, kendisi geldi." Pekte hoş olmamıştı bu sözler. "Karşılığımı almaya geldim!" dedi. "Biliyorum" dedi. "Ee, verecek misin?" Ben yokmuşum gibi kendi aralarında konuşuyorlardı ve buna dur deme zamanı gelmişti. Sesli bir şekilde"Tanrı Hephaistos izniniz olursa ben de bir kaç şey isteyebilir miyim?" diye sordum. Birden dikkatini vererek bana baktı "Ne istediğine bağlı" "Efendim kolumda ki gizli bıçak mekanizması ipi çektiğimde harekete geçiyorlar. Böyle olunca elimi kesmemek için çok dikkatli olmam gerekiyor. Bende düşündüm ki şüphesiz en yetenekli Tanrı bana yardım edebilir." "Yanlış anlamadıysam ip yerine düşüncelerinle hareket eden bıçak mekanizması istiyorsun" Birden Hephaistos hakkında ki düşüncelerim değişmişti. "Aynen öyle efendim" "Tamam, bunu hallederim burada bekle" dedi ve bir kapıdan geçerek başka bir atölyeye girdi. Tanrı'nın çıkmasıyla Ho'nun "Senin derdin ne?" demesi bir oldu. "Benim derdim yok. Sadece kendim için bir şeyler istiyorum o kadar" dedim gülümseyerek ve ekledim "Hem seninkileri de getirir birazdan" Hephaistos tam iki dakika sonra yanımıza geldiğinde önce Ho'nun yanına gitti ve bilekliklerini verirken "Söz verdiğim gibi" diye mırıldandı. Sonra benim yanıma geldi ve "Al bunları Hermes oğlu. Yalnız dikkatli kullan ip kadar olmasa da bunlar da tehlikelidir. Düşüncelerinle oynama" dedi. Son söylediğinden bir şey anlamamıştım ama kimin umurunda yeni silahlarım harikaydı. "Teşekkür ederim efendim" dedim. "Şimdi gidebilirsiniz kahramanlar" dedi ve işinin başına döndü. Bizde Tanrı'yı daha fazla rahatsız etmemeye karar verdik ve dışarı çıktık. Pegasuslarımıza atladık ve melez kampına doğru uçmaya başladık. RP BİTMİŞTİR! | |
|