Salak Mantadark. Ne yaptığını sanıyordu? Normal insanların onu göremediğini bile bile benimle dalga geçiyordu. EmilY'e karşı rezil olmuştum. Paçayı son anda kurtararak onu yanımdaki banka davet ettim. Son sözlerimden sonra benden biraz çekindiğini hissettim. Bazen ruh ikizlerim olmasaydı, hayatımın daha iyi olacağını düşünüyordum. Ne kadar şanssız biriydim. Emily'nin sessizce göle baktığını gördüm. Buraya gölde bir gezinti yapmaya gelmiştik. Aramızdaki sessizliğin bozulmasını istemiyordum. Fakat ne için buluştuğumuzu da hatırlatmam gerekiyordu. Yavaşça ayağa kalktım. Sopamın sağ elimde var olmasını izledim. Sanki havadaki moleküllerin birleşmesiyle oluşuyor gibiydi. Her elime gelişinde ilginç bir izlenim oluşturuyordu. Bu sopayı seviyordum. Sopayı elimle kavrayarak hafifçe yere vurdum. Gölün kenarındaki kanolardan birinin ipleri çözüldü. Yavaşça suyun üzerinde bulunduğumuz bankın önüne doğru hareket etmeye başladı. Az önce yüzeyi kağıt gibi olan göl, kanonun hareketiyle hafifçe dalgalanmaya başlamıştı. Emily'e döndüğümde biraz şaşırmış, biraz da endişeli bir yüz ifadesi vardı. Ona gülümseyerek hre şeyin yolunda olduğunu ifade ettim. "Eee? Buraya gölü seyretmeye mi geldik? Biraz da gölün üzerinden kampı seyredelim," diyerek onu kanoya davet ettim. Yüzünde bir gülümseme belirdi. Benim peşimden kanoya doğru yürümeye başladı. Kanoyu hareket ettirmek için kürekleri kullanmayacaktım. Kanoya bindiğimizde sopamı yere paralel olacak şekilde tuttum. Kano gölün kenarından uzaklaşmaya başlamıştı.
Emily'le karşı karşıya oturuyorduk. Onu fazla tanımamama rağmen iyi biri olduğunu anlayabiliyordum. Hera'nın manevi çocuğu olması onu daha da farklı kılıyordu. Sarı saçları meltemle birlikte dalgalanıyordu. Bu saçları bir yerde daha gördüğümü hatırlar gibi oluyordum. Bana bakarken çok mutlu oluyordu. Gülümseyişi hala aklımdaydı. Tıpkı Emily'ninki gibi saçları vardı. Birden Emily'nin elini sol bacağımda hissettim. Gözlerimi kırpıştırdığımda kanonun durduğunu fark ettim. Çok fazla dalmıştım herhalde. Az önce elimde duran sopa yoktu. Ben fark etmeden gitmişti. Ona ihtiyacım olmadığı bir zaman çağırdığımda bunun olacağını düşünmeliydim. Gözlerim kanonun küreklerini aradı. Tekrar Emily'e baktığımda kürekleri ellerinde tutuyordu. Bir an önce kafamı toparlamalıydım. Yoksa fark etmeden kendimi göle batmış bir şekilde bulabilirdim.