Arkadaşlarla basketbol sahasında maç yapıyorduk. Apolon çocukları çoğunlukta olmak üzere Ares’ten ve diğer kulübelerden birkaç kişi vardı. Biz yeniyorduk ama arada hiç fark yoktu. Maç kıyasıya geçiyordu. İki takım biraz da seyircilerin etkisiyle gaza gelmişti. Bütün gücümüzle oynuyorduk. Tabii aynı zamanda da bunun bir etkisi olarak da çok serttik. Fauller birbiri ardına yapılıyordu. Dave topu bana attı. Koştum ve tam topu potaya atacakken rakip takımdan biri beni sertçe itti. Kolumun üzerine yere yapıştım. Kolum çok acıyordu. Sadece “Lanet olsun!” diye bildim. Kolumun çok kötü olduğunu far edince beni hemen kaldırdılar ve revire götürdüler. Kız gibi çığlık atmamak için zor tutuyordum kendimi. Bugüne kadar bir sürü acıya dayanmıştım buna da dayanabilirdim. Ancak şunu da öğrenmiş oldum ki kol acısı bambaşkaydı. Kesin kırılmıştı. Büyük eve geldiğimizde revire gittik. Arkadaşlar beni bırakıp gittiler. Doktorluk görevini tanımadığım bir Apollon çocuğu yapıyordu. Hemen benimle ilgilendi. Abuk sabuk bir şeyler yaptıktan sonra “Kolun kırılmış.” dedi. Dalga geçerek “Yemin et.” dedim ama sonra kolumun çok acıdığından dişlerimi sıktım. Melez hemen benim kolumu alçıya alıp şifa gücünü kullanmaya başladı. Yarım saat anca canımı acısı geçmişti. Ancak oynattığım an acıyordu. Apollon çocuğu “Kolunu alçıya aldım. Kıpırdatmamaya dikkat et, gidebilirsin.” dedi. Ayağa kalktım ve revirden çıktım. Kolum iyileşir iyileşmez beni iteni bulup dövmeyi planlıyordum. Bunu çok hak ediyordu. Büyük evden çıktıktan sonra kulübeme doğru yürümeye başladım. Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı.