O gün benim için gayet normal başlamıştı.Evden çıktıktan sonra yeni okulumdaki en yakın arkadaşım olan Manny ile birlikte metroya bindik.Fakat Manny metroya bindikten sonra havayı koklamaya başladı.İlk başta bu bana tuhaf gelmişti fakat herhalde sabah banyo yapmamıştır falan diye düşündüm.Koklamayı bıraktıktan sonra bayağı huzursuz görünüyordu.Ailesiyle ilgili problemleri vardır diye düşündüm çünkü o güne kadar bana ailesinden hiç bahsetmemişti.Sonra bu havayı koklama olayını okula ilk geldiğim gün de yatığını hatırladım.Sanki bir şey arıyormuş gibi etrafı kokluyordu.Beni görünce aramayı kesmişti.O zamandan beri de arkadaştık.
Metrodan çıktıktan sonra, o topallayarak yürüyen çocuk birden yarış atı gibi koşmaya başladı-yarış atı derken gerçek anlamda at gibi koşuyordu-sonra bana dönüp:
''Hey ne duruyosun dostum gelsene''diye bağırdı.
Ne olduğunu anlamamıştım fakat yine de onu takip ettim. Manny bir taksi çevirdi,ben de etrafa bakınırken bu telaşımızın nedenini gördüm.Manny ile kaçmaya çalıştığımız şey anormal boyutlarda ve oldukça aç görünen bir köpekti.Fakat asıl tuhaf olan şey etraftaki insanların ya onu görmüyor gibi davranması ya da sanki o yaratık çok hızlı bir arabaymış gibi-ki gerçekten hızlı geliyordu-arkasından küfür edip hakaret etmeleriydi.Bu insanlar nasıl olur da bukar büyük bir yaratığı göremezlerdi yahu!
Sonra apar topar taksiye girdik.Daha olayın şokunu atlatamamıştım ve Manny'ye sürekli soru soruyordum.Fakat tek bir cevap aldım:
''Oraya varınca sana her şeyi anlatacağım dostum''
Taksiye bindikten sonra her şeyin bittiğini ve artık kurtulduğumuzu düşünmüştüm.Fakat bu normal bir insanın başına gelebilecek bir olaydı ve benim gibi disleksi ve DEHB si olan biri hiç de normal sayılmaz tabii.O köpek bozuntusu bize Long İsland Körfezinin yakınlarında ,Çifllik Yolu denilen toprak bir yoldayken oldukça yaklaştı.Bu sırada Manny'nin ölümlüleri riske atamayacağı ile ilgili bir şeyler mırıldandığını duydum.Sonra bana bakıp:
'Eee, Jim sanırım yolun geri kalanında koşmamız gerekecek dostum'' dedi.
Manny taksiciye parasını öderken taksici şaşırmışa benziyordu.Manny'ye buranın ıssız bir yer olduğunu ve bir çilek tarlasından başka bir şey olmadığını söylemeye çalıştı fakat Manny ona hiç kulak asmadı ve ona bir önce buradan uzaklaşmasını söyledi ve ona ekstradan 10 Dolar verdi.Taksici uzaklaşıyordu ama şimdi daha büyük sorunlarımız vardı, mesela yaklaşık 3 metre boyundaki bir kuçucuk gibi.
O sırada beynim bana tek bir şey söylüyordu:''KOŞ!''
Ve bunu yaptım da. Manny'yi takip edip arkama bakmamaya çalışarak koşmaya başladım.Fakat ayak sesleri çok yakından geliyordu.Sonra Manny durup bana tepeyi tırmanıp dümdüz gitmemi, onun canavarı oyalayacağını sonra bana yetişeceğini söyledi.Onun dediğini yaptım ve tekrar koşmaya başladım.Arkamda Manny'nin Antik Yunanca bir şeyler söylediğini ve canavarın dikkatini çekmeye çalıştığını farkettim.Bir ağacın yanından geçip ,tabelasında disleksi yüzünden okuyamadığı bir yazının olduğu bir yerden içeri girdiğimde arkamı döndüm ve Manny'nin benim güvende olduğumu görüp bana doğru son hız koştuğunu farkettim.
Manny ağacın yanından geçtikten sonra durdu ve canavarın artık onu takip etmediğini fark ettim.Sanki büyülü bir güç onu durdurmuştu.Sonra Manny ile beraber kampa girdik o çok bitkin görünüyordu ama sanırım o an benim de ondan pek bir farkım yoktu.Sonra bana herşeyi anlatmaya başladı.Onun bir satir olduğunu ve yarı bir keçi olduğunu öğrenince bayılacak gibi oldum.Ama bu sadece bir başlangıçtı.Daha sonra beni yarısı bir at diğer yarısı ise bir insan vücudu olan ,yani bir sentor olan Kheiron olan eğitmenimizle tanıştım.Fakat beni asıl etkileyen şey annemin ya da babamın bir tanrı ya da tanrıça olmasıydı.Hangisi olduğunu bilmiyorlar çünkü sosyal hizmet görevlileri beni bir parkta bulmuşlar ve o zamandan beri de bakıcı ailelerle kalıyordum.Sonra beni 11. kulübeye yani Hermes kulübesine aldılar.Kherion'un söylediklerine göre henüz bir tanrı ya da tanrıça çocuklarını sahiplenmemişse o melez 11. kulübeye konuluyormuş...
Benim kamptaki ilk günüm böyleydi umarım ilginizi çeker..
Şimdiden teşekkürler