Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Hilekar Evlat | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Joel Lhyn Nyks'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 35 Kayıt tarihi : 22/04/11
| Konu: Hilekar Evlat C.tesi Nis. 30, 2011 8:23 am | |
| ‘’ Sonunda.’’ Kişiliğinin yavaş yavaş değişmesini kampın büyülü gibi hissettiren havasına bağlıyordu. Oysa asıl olan şey, artık kendisini tanımasının verdiği bilinmişlik duygusuydu. Hafifçe doğrulup dizleri üzerinde, elindeki Antik Yunan Kara Büyüleri kitabıyla ilerlemeye başladı. İhtiyacı olan toprağı almış, birkaç damla kan dökecek bıçağı cebine saklamış, gözleri önünde duran kelimeleri aklına kazımıştı. Her ihtimale karşı kitabı yanına almayı uygun buldu. Karanlığa adanacak kusursuzlukta bir büyü için ihtiyacı olan her türlü desteğe ihtiyacı olduğundan, minik bir hayvan bulabilmek adına etrafına bakındı yürürken. Kurban adamak, her zaman hoşuna giderdi tanrıların. En azından, kara büyülerde adı geçenler böyleydi. Kimliği unutulmuş, ihmal edilmiş, terk edilmiş kötülük tanrıları… Belki de annesinin eski yakın dostları. Kader tanrıçaları ve öç tanrıları. Hayatları mahveden, ipliklerin başında trikotaj için bekleyen, ağ ören, mahveden, kahreden, zehreden bin bir ego bulutu. Her birinin kişisel hazları, hırsları ve istekleri göz önünde bulundurulduğunda, karışık bir kara büyü deneyimi yaşayacağına inanıyordu.
Önceleri, bu kadar karanlığın gizemlerini çözmek için uğraşmayan Joel, dengesiz zihniyetinin dalgaları arasında bir görünüp bir kaybolan yüzlere ve gözlere aldırış etmeden, bildiğini yaşıyordu. Dikkat çekiyor muydu? Bunu umursamıyordu. Tehlikeli miydi? Kesinlikle. Annesinin Nyks olduğunu öğrendiğinden beri benimsediği güç bunu arzulattırdıkça kendisine, karşı koymuyordu sadece; artık, bir ölümlü olarak yapabildiği en iyi şey, bahşedilmiş gizli marifetlerini keşfetmek ve bunları kullanmaktı. Kimin için kullanacağı henüz belli olmasa da, çıkarlarının haritasında gezdirecekti parmak uçlarını.
Yavaş yavaş ilerlediği yolun otoban kısmına yaklaştığında, hafifçe gerindi. Koşmak anlamsızdı. Henüz bir pegasus da edinmediğinden ya otobüs bulacaktı ya da yürüyecek. Aklına gelen en mantıklı ihtimal, gördüğü iki farla birlikte belirmişti. Sağ elinin baş parmağını havaya kaldırır kaldırmaz durdu hızla dönen tekerlekler.
‘’ Nereye gidiyorsun? ‘’ Aracın sahibi elli yaşlarında bir adamdı. ‘’ Empire State civarında herhangi bir yer.’’ ‘’Atla.’’
Kurulduğu koltukta sürdüğü kısa yolculuğun ardından yavaş yavaş amacına ulaşacak olmanın mutluluğu içerisinde, riski ve hor görülme ihtimallerini unutmuştu. Gereken yere geldiğinde adamın üzerindeki meraklı bakışlarına karşılık hiçbir açıklama yapmadı. ‘’ Teşekkür ederim.’’ Eve uğramalıydı aslında, alması gerekenler için; ancak o an, gerçekleştirmeyi amaçladığı asıl görevi unutmamalıydı. Nyks’in dikkatini çekmek.
Annesiyle tanışmak için sabırsızlanan genç melez, yavaş yavaş Empire State binasının içine sızdı. Asansörü kullanarak son kata çıktı. Gökyüzü alabildiğine karanlık, yıldızlar mevsime rağmen belirgindi. Ceketinin içine sakladığı kitabı çıkardı elinden çatının etrafını dolaşan rüzgar yüzüne çarpıp saçlarını savurduğunda. Diğer cebinden toprağı çıkardı ve yere serdi. Eline aldığı hançeri avcuna sürtüp attığı kesikle birlikte akan kandan birkaç damla toprağa damlattı. ‘’ Hayat, ölüm, korku ve karanlık. Elçilerinizi yollayın bana. Onları emrime sunun, kötü ruhlar oyuncağım olsun.’’ Gözlerinde pırıldayan kötücül ışıltıyı annesine ithaf ediyordu. Küçüklüğünden beri bir kez bile görmediği kadın suretindeki ölümsüzü düşünerek fısıldadı geceye, duyacağını bilerek.
‘’ Ve annem oyuncaklarımla nasıl oynadığımı görsün.’’ Yanı başında hissediyordu sanki Nyks’i. Yanıbaşında hem anne şefkatini, hem sahiplenilmeyi hem de delicesine korkuyu, ölesiye hilekarlığın sinsi batarını hissediyordu. Yoğunlaştıkça okumaya devam etti elindeki kara büyü kitabında yazanları. Etrafında esen rüzgar siyaha çalan gölgelere dönüşürken, nasıl bir risk içerisinde olduğunu düşünmeden devam etti. Fısıldamaya devam ediyordu. ‘’ Nyks… Anne…Buradayım.’’ Fısıldadıkça itildi ve yükseldi. Hizmetkarları olduğunu tahmin ettiği kara gölgelere kendisini teslim ettiğinde, son durağı, gecenin vücut bulmuş haliydi karşısında. Annesini gözleriyle görüyordu o anda.
'' Anne?'' Yüzünü rüyalarından hatırlıyordu. ''Sensin, öyle değil mi? ''
| |
| | | Nyks Tanrıça
Mesaj Sayısı : 264 Kayıt tarihi : 24/02/11
| Konu: Geri: Hilekar Evlat C.tesi Nis. 30, 2011 8:42 am | |
| Gecenin içinden kızım Joel'in yapmaya çalıştığı Kara Büyü Ayini'ni izliyordum. Kızım da bana çekmişti anlaşılan. Amacını gerçekleştirsin de ona ne olacağı umrunda değildi. Aynen benim gibi.
Gölge hizmetkarlarım, Joel'in çevresinde dört dönüyordu. Aslında bütün hizmetkarlarım... Karanlık olan her şey benim hizmetkarımdı sonuçta. Hizmetkarlarım Joel'i benim huzuruma getirirken gözümü bile kırpmadan onu izledim. Gölgöler Joel'i kaplıyordu, Joel yavaş yavaş bir gölgeye dönüşüyordu. En sonunda Joel tamamen ortadan kayboldu ve benim gölgelerden oluşan sarayımda belirdi.
Joel'i tamamen sinsi ve kurnaz bakışlarımla süzerken sorusunu duymazdan geldim ve "Yaptığın ayin işe yaramış anlaşılan." diye selamladım onu. "Davranışın gerçekten çok riskliydi. İşe yaramamış olmasaydı kesinlikle ölürdün." diye devam ettim. Belli etmiyor olsam da Joel için endişelenmiştim. Her ne kadar yaptığı şey hoşuma gitmiş olsa da... | |
| | | Joel Lhyn Nyks'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 35 Kayıt tarihi : 22/04/11
| Konu: Geri: Hilekar Evlat C.tesi Nis. 30, 2011 9:09 am | |
| Büyü, kitapta yazdığı gibi işlemiş, hizmetkarlar geceye karışıp Joel’i gölgelere sarmışlardı. Annesine kavuşacağını bilen küçük bir kız misali sevinç değil, endişe hissediyordu. Nyks elbette yavrularına sevgi duyuyordu. Öyle olmasa, onların doğmalarına izin vermez, başkalarının ölümlerinden aldığı keyifle, yavrularını da öldürürdü; ancak annesinin kendisine sarılmasını da beklemiyordu. Kin, nefret ve hile körelmiş duyguların üzerindeki parlak cilaydı. Karşısında durduğu anda, kelimelerini iyi seçmesi gerektiğini biliyordu.
Büyünün başarılı olmasına dikkat eden annesinin karşısına çıktığında, dizlerinin titreyişini ustaca gizledi. Onun kendisine söylediklerine karşılık, kızı olduğunu ve bunu hakkını verdiğini belli etmesi gerektiğini fark etti. ‘’ Evet, işe yaradı. ‘’ Derin bir nefes alıp başını kaldırdı ve annesinin doğruca gözlerine baktı. Aynı hilekar bakışla, aynı kibrin saygıyla harmanlanmış haliyle baktı. ‘’ Onlar senin hizmetkarların. İsteselerdi, beni öldürürlerdi. Ölü bedenim işine yaramazdı. ‘’ Damarlarında karşısındaki kadının kanının aktığına inanmakta en ufak güçlük çekmiyordu artık. Onunla karşılaşmasının neye mal olacağını bildiğinden, yine de temkinli konuştu. ‘’ Ustalaşacağım zamana kadar bu kadar büyüğünü denemeyeceğim bir daha.’’ Nyks’in hizmetkarlarını ondan izinsiz çağırmak cüretkarlıktı. Ancak Joel annesine doludizgin bağlıydı içten içe. ‘’ Beni sana taşımalarına izin verdiğine göre, bana söyleyeceklerin mi var anne? ‘’ Henüz ona söylemek istediklerini dinleyip dinlemek istemediğini bilmiyordu.
| |
| | | Nyks Tanrıça
Mesaj Sayısı : 264 Kayıt tarihi : 24/02/11
| Konu: Geri: Hilekar Evlat C.tesi Nis. 30, 2011 9:36 am | |
| Evet, aslında ona söyleyeceklerim vardı. Hem de birden çok söyleyeceklerim vardı. Hangisinden başlayacağımı bilemiyordum. Kızımın zeki olduğu su götürmez bir gerçekti.
"Evet, sana söyleyeceklerim var Joel. Böyle karanlık büyüler yapacağın yerler öemlidir. Öyle yerler vardır ki, çok uğursuz yerlerdir. Hiç işe yarar bir büyü yapılamaz burada. Ama öyle yerler vardır ki, bütün yapılacak büyüler çok daha iyi işler. Bir daha böyle büyüler yapmaya kalkacağın sıralarda, gece olmasına ve dolunay çıkmasına dikkat et. Ve eğer imkanın varsa Hekate'nin -büyü tanrıçasının yani- büyülü kulübesinde ol. Orası çok iyi bir ortamdır. Ama tabii ki bundan Hekate çocuklarının haberi olmasın. Olurlarsa, hatırlamamalarını sağla. Onları Lethe nehrine mi sokarsın ne yaparsın bilmem - orası senin kurnazlığına kalmış. Ama başka bir seçenek daha var. Benimle iletişim kur öyle anlarda. Böyle kara büyüler yaptığın öğrenilirse başın belaya girer ve belki kamptan kovulursun. Ben de senin kamptan kovulmanı istemiyorum. O yüzden sana bir armağanım var."
O noktada konuşmayı bırakıp tahttan indim ve hiçlikten Joel için özel olarak hazırladığım bir kolye çıarttım. Kolyenin zinciri siyahtı ve ucunda da siyah bir göz vardı. Gerçek bir göz gibiydi. Elimde kolyeyle Joel'in arkasından dolaştım ve onu Joel'in boynuna taktım.
"Bu kolye sıradan bir kolye değil. Bu kolye seni izleyebilmemi ve ihtiyacın olduğu anlarda sana yardım etmemi sağlıyor. Bende de o gözden var -" Kolumun yeninden Joel'in kolyesinin ucundakinin aynısından olan bir göz çıkardım. "O göz daima dışarıda kalmalı. Diğer kişiler şüphelenmez onun bir göz olduğundan çünkü başka kişiler onu sıradan bir kolye ucu olarak görür. Zeus bile. Kolye de boynundan sen istemediğin sürece asla çıkmaz. Fakat kolyenin büyüsü hissedilebilir. O yüzden elinden geldiğince farkettirmemeye çalış." | |
| | | Joel Lhyn Nyks'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 35 Kayıt tarihi : 22/04/11
| Konu: Geri: Hilekar Evlat C.tesi Nis. 30, 2011 12:05 pm | |
| Olduğu yere gelirken, hiç de böyle olmasını beklemediği bir hayalin içerisinde sürüklenmişti. Annesi, ona nasihat ediyordu. Onca zaman aradığı ses, karşısında her zamankinden daha anlayışlı ve normal görünüyordu. Büyü için nasihatler veren annesi, kurnazlığını desteklediğinin farkındaydı içten içe. Joel bunu biliyordu. Gülümsemeden önceki mimikle dinledi annesini. Her lafını kaydetti belleğine. Büyü yapacağı zaman dolunay olmasına ve Hekate’nin büyülü kulübesinde olmaya özen gösterecekti. Mantalon ile tanışmış olduğuna sevinerek, onun etrafında dolanma kararının bir gün işine yarayacağını da kendisine kanıtlamış oldu böylelikle. Hafifçe gülümsediğinde, başka tavsiyeler vermeye başlayan Nyks, Joel’i bu şekilde ne kadar mutlu ettiğinin farkında mıydı, kızı, merak ediyordu.
Büyü yapmaya uğraştığında haberinin olmasını istemesi, Nyks’in en doğal hakkıydı; ancak bilmediği, Joel’in asla ve asla, Nyks’i utandırmayacağıydı. Annesinin hilekarlığı, stratejiye verdiği önemi, öldürmek için gerekli soğukkanlılığını örnek alıyordu Joel. Hata yapmak kendisi için sıra dışıydı; çünkü idolü yeteri kadar hatasızdı. Kendisine verilen armağana bakıp, başını aşağı yukarı salladı. ‘’ Ona çok iyi bakacağım. Bundan şüphen olmasın anne.’’ Annesinin varlığını kanıtlayan iki heceli sözcüğü söyledikçe mutlu hissediyordu. Bütün öğütleri aldığında, onu yeniden görebileceği zamana dek, yüzünü hatırlamak için uzun uzun baktı.Bakışlarının arasında bir göz kırpma süresinde gölgelere karıştı ve Joel birden bire etrafını saran hizmetkarların kötücül sarsıntısını hissetti.
Gözlerini açtığında, kendisini bulmayı beklediği Empire State binasını çatısında değil, melez kampının girişindeydi. Annesine bu kısa yolculuk için teşekkür etti. Duyacağını biliyordu.
‘’ Teşekkürler.’’SON | |
| | | | Hilekar Evlat | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|