Yanında oturan kıza baktığında ondaki hevesi görebiliyordu ve bu onun gülmek istemesine sebep oluyordu. Yine de kendini kontrol edip, sadece yüzünde bir tebessüm belirmesi bile Lena'yı mutlu ediyor gibiydi. Long Island'da bulunma sebebi, zaten onunla konuşmayı düşündüğü içindi. Asıl planı bunu av sırasında yapmaktı ama önemli değildi. Şimdi de gerçekleştirebilirdi. "Gece ve Ay, beni ve avcılarımı en güçlü kılan şeylerdir." dedi birden Lena'ya dönüp. Kızın, yüzünde onun bu sözü karşısındaki şaşkınlığını görebiliyordu. Ama henüz sözünü bitirmemişti. "Ben uyumam Lena." dedi bu sefer de. Çünkü avcısının yanına oturmadan önceki düşüncelerini duymuştu. Yüzündeki tebessüm olmasa, bu söylediğini duyan biri onun ciddi olduğunu düşünebilirdi ama Artemis sadece avcısının düşüncesini düzeltiyordu. Ay ışığı altında, gümüş rengini almış parlayan gözlerini Lena'ya çevirdi. Amphitrite'nin kızı'nın buna hazır olup olmadığını düşünüyordu hala. Avcılığa ilk geldiği zamanlarda ne kadar hevesli olduğunu hatırlıyordu. Bu Artemis'in ilgisini çekmişti elbette. Bazen kulübe ziyaretlerinde ve avda onunla konuştuğu bile olurdu. Ama hala emin olamıyordu. Belki de kalkmalı ve daha sonra yeniden geleceğini söyleyerek uzaklaşmalı, birkaç canavar avlamalıydı. Ama kaldı. Lena'ya yeniden baktığında, kızdaki isteği görebiliyordu. Artemis'e ihanet etmeyeceğini görebiliyordu. Kulübesindeki ona ihanet eden iki avcıdan sonra, onlara güveni sarsılmıştı Artemis'in. Ama hala ona sadık kızlarının kaldığını da biliyordu. "Hazır buradayken Lena... Çok düşündüm ve umarım beni bunu yaptığıma pişman etmezsin. Düşüncelerimi haklı çıkarırsın kızım." Avcısına bir şey deme hakkı tanımadan ona gülümsedi ve elini açtı. Bir an için elinde gümüş bir ışık belirdi. Her şey normal haline dönerken, Artemis'in elinde ay ışığı altında parlayan bir kutu duruyordu.