'Διακοπή πρόβλημα αυτοκίνητο' Anna bunları söylediğinde ne demek istediğini hemen anlamıştım.Bela araba dur,demişti.Yere bir kaç drahmi attı ve yerden taksi çıktı.Evet,kulağa çok garip geliyordu ama resmen yerden taksi fışkırdı.Bu taksi tüm taksilerden farklıydı,gri renkteydi.Arka kapı açıldı yaşlı bir kadın kafasını uzattı."Nereye?"dedi bağıra bağıra.Anna "Melez Kampı"dedi.Kadının suratı buruşuktu ve saçları yağlıydı.Gözlerinin altı çökmüştü.Kısacası çok çirkindi.Kadın kafasını salladı.Anna elimden tuttu ve beni taksinin içine attı.Kapıyı kapatır kapatmaz kadın gaza bastı.İşte o zaman kadına dikkatlice baktım.Sadece bir kadın yoktu.Üç tane yaşlı kadın vardı ve bir koltuğa sıkışmış halde oturuyorlardı.Hepsi birbirine benziyordu.Aralarında bağıra çağıra konuşuyorlardı.Kadın gaza o kadar ani bastı ki kafam koltuğa yapıştı.Ortadaki kadın yanındaki kadına "Sola dön salaak!"diye bağırdı.Gülmemek için kendimi o kadar zorladım ki 2 tane kaburga kemiğim kırılmış olabilir diye düşünmeden edemedim.Anna'da kendini zapt etmeye çalışıyor gibiydi.Bu sefer en sondaki kadın "Biraz daha hızlansana serseem!"dedi.Bunun üzerine öyle bir gaza bastı ki kadın, kafam ortadan ikiye ayrılır gibi oldu.Anna'nın sorunu neydi? New York'tan melez kampına,otobüsle de gidebilirdik.Ben bunları düşünürken kadın öyle bir fren yaptı ki camdan fırlamamak için koltuğa tutundum.Evet,Melez Kampı'na gelmiştik.5 dk. bile olmamıştı.Anna ile apar topar taksiden indik.Anna beni çekiştiriyordu.Bu arada Gri KızKardeşler çoktan kaybolmuşlardı.Anna'nın neden beni çekiştirdiğine anlam veremiyordum. "Hey sakin olur musun?"dedim bağırarak. "Tanrı aşkına zamanımız yok"dedi.Ne demek istediğini hemen anlamıştım.Melez Kampının tepesinde,Thalia'nın ağacının dibinde 2 tane boğa vardı.Ve bizi fark etmiş gibilerdi."Aman Tanrılarım!"dedim.Hemen cebimden kılıcımı çıkardım.