benzerlik.

'O sigarayı bırakmadan buraya girmeyeceksin Feodora!'

Kız elindeki, sonu gelmiş, sigarayı yere atıp ayakkabısının ucuyla ezdi. Ona bakan adamı süzdü ve sözünü dinlediğini belli eden bir bakışla yürümeye başladı. İnsanların onu anlamasını beklemiyordu zaten. Bir melez olduğunu öğreneli kaç saat olmuştu ki? İki mi? Belki biraz daha fazla. Buna şaşıracağı sanılmıştı; ama pek öyle olmadı. Katil olduğunu yüzüne vuran insanlarla dolu bir evden çıkıp yeni bir hayata başlamak onun için harikuladeydi. Ne türlü olursa olsun. Bir yarı tanrı olup olmaması da önemli değildi onun için. Burada geçmişini bilmeyenlerle olacaktı. Onu sorgulamayanlarla. Kampın önünde duran adamın yanına geldiğinde dalga geçer gibi bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Kim olduğunu bilmediği bir adama güvenip buralara kadar gelmişti, eğer sonu kötü bitecekse de bilinmeyen biri tarafından olacaktı. Ölümünü bekleyen kardeşleri tarafından değil. Üvey kardeşleri...

'Pekala kendini bir şey sanan adam, önümden çekil de yeni hayatıma adım atayım ha?' Kaba olduğunu farkındayıdı. Tek istediği şu adamdan kurtulup geçmişi unutmaktı. Kafasını kaldırıp tabeladaki yazıyı okuduğunda buranın kamp olduğunu anladı. Kamp derken neyi kastediyorlardı bir fikri yoktu aslında. Önündeki adamı itti ve oraya girdi.


Kampa geleli daha iki saat olmuştu. Gördüğü her detayı incelemeye çalışsa da oradan oraya koşturmak pek kolaylaştırmıyordu bu işi. En sonunda onu birinin yanına gönderdiler yemekte olanları açıklama zahmetine girmeden bir kulübeye atıldı. Aman ne hoş! Kulübeye girdiğinde yalnızdı. Yanındaki adam birkaç önemli işi olduğunu zırvalayıp gitmişti. Sıkıntıyla kulübenin salonu olduğunu tahmin ettiği odadaki bir koltuğa oturdu. Bacaklarını toplayıp odayı incelemek için dikkatle süzdü her yeri. Sade. Söylenebilecek tek kelime bu. Belki camların kenarlarından görünen asma yapraklarıydı kulübeyi güzelleştiren tek şey. Kalkıp salonun kenarında duran ufak kitap rafına baktı. Kitaplar yunan mitolojisiyle ilgiliydi. Yunan Tanrıları, Dionysos'un Cezası, Şaraplar, En İyi Şarap Markaları, Yıllanmışlar... Gözüne çarpan her kitap şarapla alakalıydı. Bundan memnundu ama buraya biraz da dünya klasiklerinde koymalıydılar. Tekrar koltuğa oturduğunda içeri biri girdi. Yerinden kalkma gereği bile duymadan o çocuğa bakıp burada-ne-işim-var gibi bir bakış attı. En azından ufak bir açıklama yapmalıydı.

'Merhaba kardeşim.'


Feodora duyduğu ilk cümleden sonrasını hatırlamıyordu. Şimdi onun olduğu söylenen bir odada oturmuş ahmak bir bakışla kendini süzüyordu. Şarap Tanrısı'nın kızıydı ve altı melez kardeşi vardı. Bu sayı ona fazla gelmemişti, özellikle de sahip olduğu sekiz üvey abiyi düşünürsek hiç mi hiç fazla değildi. Bunun yanında şarapla ilgili bir hayata asla hayır demezdi, demeyecekti. İstedi kadar içse de ona karışacaklarını sanmıyordu. Sonuçta -saçma da olsa- Dionysos'un kızıydı. Odasının mor duvarları arasında düşünüp sırıtırken cebindeki paketten bir sigara çıkarıp yaktı yavaşça.