Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Roseianna Luthert

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Rochelle Soluric
Hekate'nin Çocuğu
Hekate'nin Çocuğu
Rochelle Soluric


Mesaj Sayısı : 71
Kayıt tarihi : 21/04/11

Roseianna Luthert Empty
MesajKonu: Roseianna Luthert   Roseianna Luthert Icon_minitimePerş. Nis. 21, 2011 7:51 am

'' Evet en iyisi yaşanan herşeyi unutmaktır. Ama belkide bunda haklı sayılmazsınız. Bu kararı bize sadece zaman gösterir. Unutmayın gerçekleri öğrenmek için zaman yetee.'' durmuştu. Susuyordu. Gözlerinden ateşler,kanlar fışkırıyordu adeta. Bu dehşet sahnesinin karşısında kekelemekle yetinebildim '' İyi misiniz? İyiii..'' soğuk, buz gibi bir el damalarlarımdan geçen kanı dondururmuşçasına omzuma dokundu '' Benn benn iyim. Buradan uzaklaş. Güneye git. Oradaa seni ahşap bir evde oturan yaşlı bir çift karşılıyacak. Orada dur sadece. Ama acele et. Geliyorlar..'' eli omzumdan düşmüştü. Ama yıkılmamıştı. Dim dik duruyordu hala. Hala eskisi gibiysi. Tek kelime edememiştim. Konuşamamıştım. 1996 yılında çok tutmuş ama şimdi ise külüstür diyebileceğimiz bir araba ile yolculuk ediyorum. Herşey bundan 3 ay önce başlamış. Haberim bile yoktu böyle bir tehlikeye girerken. Girmemeliydimde. İri vücudu ve eskiden kaslı gibi duran kolları şimdi kas yerine yağa bırakmıştı. Yinede korkutucu ve soğuk bir adamdı. Yol boyunca '' If Were a Rıch Man '' adlı şarkıyı dinliyordu. 1965 yıllarında çok tutmasına rağmen günümüzde dinlenebilecek bir şarkı türü değildi. Hiç değildi. Yol boyu sesiz bir rüzgar vuruyordu arabanın eskimiş camlarına. Korkutucu bir rüzgar. Elimdeki küçük bez parçasını sıkıyorum. Korkuyorum. Tek kelime etmiyorduk. Çıkan tek ses adamın şarkının nakarat bölümünü boğuk sesiyle söylemesiydi sadece. Arabanın sarsıntısı ile kendimi uyumuş buldum. Kafamı cama yaslamıştım. Cam yastık görevi görüyordu bana. Yumuşak koca bir yastık. Böyle ummasam bile daha iyisini bulamazdım zaten. Araba büyük bir gümbürtü ile durabildi. İrkildim. Uyuya kalmıştım. Derin bir uykuya dalmıştım. Kapım açıldığında adam pis pis sırttı sadece. Korkulu gözlerim dehşet saçıyordu. Çimlerin yağmur yüzünden çamura dönmüş hali yüzünden ayakkabılarım mahvolmuştu. Tahta ahşap bir evin önünde durduk. Daha hiç gelmemiştim buraya. Benim için yeni bir yerdi. Tahtaların gıcırtısı ile irkiliyordum her defasında. Böyle bir evi sadece filmlerde görmüştüm. Görmekte istemezdim. Kamburu çıkmış yaşlı bir bayan açtı kapıyı. Yüzü yanımdaki adama karşın daha temiz yüzlüydü. Daha merhametli gözüküyordu. Adam , yaşlı kadını kendine doğru çekivermişti. Fısıldaşıyorlardı. İri yarı olan adam ani bir tepki ile '' İyi şanslar Charlie. Buna ihtiyacın olacak.'' demişti. Kafamı aşağı eydim ve iri adamın gitmesini bekledim. Yaşlı arabası büyük bir gürültü ile çalışabilmişti sonunda. Hızlı bir şekilde gitmişti. Adının artık Charlie olduğunu bildiğim yaşlı kadın nazik ve kibar bir biçimde '' Aslında Jack koca bir ayı gibidir. İyi yanlarını görebilmek için yardım etmelisin. Aksi takdirde seni masum bir balık gibi pençelerinin arasına alır. '' diyebildi. Bu sözler karşısında korkmuştum. Ya da bunu yapmaktan başka bir seçeneğim olmadığı için korkuyordum. Charlie kapıyı açığında 1980'ler modasu olan şeftali pembesi koltukları ve zambak çiçekleriyle motiflenmiş koltukları eski ama şık duruyordu. Şöminenin üstüne pişen domuz karnımın acıktığının habercisi olmuştu bile. Charlie bana gülümsedi ve '' Senin bir adın olmalı. Herkesin bir adı vardır sevimli küçüğüm.'' bu sözleri anaç ve duygusaldı. Bunun üzerine gözlerim parıldadı. Gözlerimden yaş gelmemesi için kendimi kastım ve '' Aslına bakarsanız adımı tam olarak bilmiyorum. Eskiden yaşadığım yaşlı adam bana Pixie derdi. Anlamı peri demekmiş. Benim peri gibi güzel ve narin olduğumu söylerdi. Ama annem ben doğduğumdan 1 saat sonra ölmüş. Babamı tanımıyorum bile. İsmimi koyucak kimseler yokmuş. Yaşlı adam beni kilisenin önünde kundakta bulmuş. Eski bir kiliseymiş burası. İstanbuldaymış. '' diye sözlerimi zar zor tamamlayabildim. Yaşlı kadın dokunaklı bir biçimde sözüne hazırlandı ve '' Küçüğüm, anneni tanırdım. Güzelliği dillere destandı. Uzun kumral saçları vardı. Saçlarını sürekli örerdi. Örgü ona çok yakışırdı. Örgüsünün sonuna beyaz bir kurdale takardı. Beyaz saflığı ve iyiliği temsil ettiği için. Üstüne gül desenleri olan elbiseler giyerdi. Gül onun en sevdiği çiçekti. Bunun sebebini soranlara hiçbir şey demezdi. Adını Roseianna koymak isterdi. İsimde gül geçtiği için. Bu ismi şimdi sana vermek istiyorum Roseianna. '' dedi. Annemi tanıyordu demek. Onunla ilgili bir çok soru sormak istiyordum. Ama sustum. Yaşlı kadınla güzel bir yemek yedikten sonra uyuması gerektiğini söyledi. Ama istersem benimde uyuyabileceğimi belirtmişti. Buna karşın uykumun olduğunu ve yatıcağımı belirtmiştim.. Bir çok gün geçmişti geldiğimin üzerine. Yaşlı kadınlar daha çok konuşuyor ve sohbet ediyorduk. Ama kulübeden başka bir yere çıkamıyorduk. Ne zaman dışarı çıkmak istediği belirtsem dışarıda tehlikeli bir yaşam sürdüğü için çıkarmak istemediği için bir çok bahane uyduruyordu ayak üstü. Evine aldığı için minnettar olduğum için bu sözlerine karşı ona teşekkürlerimi iletiyordum sadece. Her zaman olduğu gibi akşamın karanlığında günlüğüme yazıyordum. Küçük fenerimin ışığı ve tüylü mürekkep kalemim ile yazmaya çalışıyordum.

Dear Diary;
It was hard today. Even that is hard to even out a life outside inattendance. Charlie'm grateful in spite of everything. I am grateful to him. Torch light ends. Less ink is left. Kainan have to go to the roof to get the perfect enemy ink.There. I'm scared of bats ...
Good night.


Günlüğümü kendi aksanım ile yazmaya çalışırdım her seferinde. Dilimi unutmamak için. Günlüğümü yatağımın altına attım ve derin bir uykuya hazırlanmaya başlamıştım ki kapının fitursuzca çaldığını işittim. Üstüme bir hırka geçirdim ve merdivenin ahşap gıcırtısı ile aşağıya indim. Kapıyı açtığımda bir adam duruyordu. Daha doğrusu benim yaşlarımda bir çocuk vardı. Yüzü garip ve oldukça çekiciydi. Bunun üzerine utangaç bir tavır sergileyerek '' Burada kimse yok. Muhtemelen yanlış gelmişsinizdir.'' diyerek kapıyı kapamaya çalışırken kapıyı kendine çekti ve '' Hayır Roseianna Luthert. Ben seni arıyorum.'' dedi. Kapıyı kapadım ve dışarı çıktım. '' Add..ımı nereden biliyorsun. Yani Roseianna kısmını? Luthert kısmını ben bile bilmiyordum. Belkide bir sapıksındır. Beni mi takip ediyorsun? Yaşlı bayanı çağırmadan buradan çabuk git ! '' diye şiddetli ama kısık bir sesle bağırdım. Bundan korkmamış olacak ki '' Aslında sapık filan değilim Roseiana. Ben seni uzun zamandır tanıyorum. Bir çok kişi seni tanıyor ve arıyor. Burada bir süre güvendeyin ama şimdi değilsin. Burası senin için güvenli bir yer değil artık. İzini yakaladılar. Seni buraya getiren Jack bize ihanet etti. Ve bazı kişilere senin burada olduğunu bildirdi.'' dedi. Bunu derkene telaşlanmıştım. Tehlikede olacak hiçbir şey yapmamıştım. Beni neden arıyor olabilirlerdi ki diye aklımdan geçirmeden edememiştim. '' Pardo..on. Tehlikedesin derken ? Neler oluyor burada? '' demiştim. Bunları söylerken sesim titriyor ve zor çıkıyordu boğazımdan. Bana karşı nazik bir tavır aldı ve gülümsedi '' Aslına bakılırsa sen masumsun. Ama seni arıyanlar sen bir şey yaptığın için değil senin ailenden biri önemli olduğu için seni arıyorlar. Ama daha fazla vakir kaybedemeyiz. Burdan gidiyoruz.'' dedi ve kolumdan çekiştirdi. Ufak bir arabaya binmiştik. İçi bir keçi gibi kokuyordu. Rahatsız edici bu koku karşısında '' Neden bu kadar kötü kokuyorr .. '' adını bilmediğim içi bu bölüm boş kaldı ve '' Adım Alex Pothc. Bu kadar kötü kokması benim hatam pardon. Yarı keçi yarı insan olmakkk..'' sözünü tanıyamadan yanlış bir şey söylediğini farketmiş olacak ki '' Boşver. Önemli değil bunlar. Zamanla ne dediğimi anlıyacaksın. Şimdi uyumalısın. Yarın sabah yeni bir yer ile karşılaşacaksın. Yeni kişiler ile tanışıp arkadaş olacaksın. Şimdi uyu.'' demişti. buna inkar etmek isterdim ama bir kaç dakika içinde uykuya dalmıştım bile. Uyandığımda güneş arabanın içine giriyordu fitursuzca. Çok sıcaktı. Dün ne kadar soğuk ise bu gün o kadar sıcaktı. Alex '' Haha. Apollon hiç bu işleri beceremezz..'' diyerek lafı ağzında geveledi. Direksiyonu sağa kıvırdım ve ağaca yavaş bir biçimde çarptık. Alex isyan edicekti ki elimle ağzını kapadım. '' Bana neler olduğunu anlat..'' bana pes etiş gibi bir tavırla '' Pekii. Şu okuduğun kitaptaki Yunan mitolojisi ile ilgili yazılan bütün hikayeleri ve saçma sapan fikirleri aklından at. Onlar geçkte varlar. Hepsi yaşıyorlar. Bir kaç yüzyıldır yaşıyorlar hemde. Hepsi hayatta. Ve normal insanlarla ilişkiye girdiklerinde siz ortaya çıkıyorsunuz. Yani yarı insan yarı tanrı/tanrıçalar. Buna inanmayabilirsin. Ama bunlar gerçek. Gidiceğimiz yeri de gördüğünde buna inanacaksın. Şuan neler düşündüğünü anlıyabiliyorum. Şaşırıyorsun. Belkide hayatta olduğunun için küfür ediyorsun. Ama zamanla bu adrenalin dolu hayata alışıyorsun. Ehh bende normal bir yakışıklı çocuk sayılmam. Yarı keçi yarı insanım.'' dedi ve biraz utanmıştı. Şaşkındım. Bir şey söylemek istiyordum ama kelimeler ağzımdan çıkmıyordu bir türlü. Bir kaç saat hiç konuşmadık. Sadece susadığımda arabanın bagajında su olduğunu söylemişti. Sonra tekrar susmuştuk. '' Hayy aksi. Benzin bitti. Neyseki gidiceğimiz yere çok az kalmıştı. Yürümek zorundayız.'' dedi ve arabanın anahtarını aldı ve kapıyı kapattı. Sesizce yürüyorduk. Bileğimi tutuyordum. Ellerim soğuyordu. Garip hiseddiyordum. Bela geliyormuş gibi hisediyordum. Aklımdan düşünceleri atmak için Kesha'nın şarkısını tekrarlıyordum içimden. Bir an da yüksek bir gürültü ile karşıma ne olduğunu bilmediğim bir yaratık çıkmıştı. Alex telaşla '' Cehenlem tazısı ! Rose kaçç ! '' diye bağırdı sadece. Koşuyordum. Koşmaya çalışıyordum. Karşıma bir tepe çıkmıştı. Engebeli bir tepeydi. Üsütnde '' Melez Kampına Hoşgeldiniz.'' yazıyordu. Melez de neyin nesi oluyor diye düşünecektim ki Alex ellerine birbirine çarparak yanıma geldi '' Bu ayaramaz canavarların ne zaman karşına çıkıcağını kestirmek mümkün değil.'' diyebildi ve sözüne devam etti '' Rose sende bir Melezsin. Burada senin gibi bir çok kişi var. Bura eğitim görmeli ve az önceki gibi canavarlara karşı kendini geliştirmelisin. Melez kampına hoşgeldin. Aramıza hoşgeldin..'' dedi ve içeri adım atmıştım. Melez olduğumu öğrenmiştim..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Athena
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Athena


Mesaj Sayısı : 5210
Kayıt tarihi : 16/08/10

Roseianna Luthert Empty
MesajKonu: Geri: Roseianna Luthert   Roseianna Luthert Icon_minitimeCuma Nis. 22, 2011 5:57 am

Rp puanı: 90, tebrikler.


/Admin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olimpos.my-rpg.com
 
Roseianna Luthert
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Karakter :: Karakter Oluşturma :: Rp Puanı Belirleme-
Buraya geçin: