Kulübede canım çok sıkılıyordu. Yapıcak hiç bir şey yoktu. Sıkıntıdan patlamak üzereydim. Plaja gidip yıldızları izlemek güzel olur diye düşündüm kendi kendime. İpod'umu yanıma aldım. Kumlara uzanıp biraz rahatlamak iyi olur diye düşündüm. Deniz kıyısı. Her zaman en sevdiğim yerdir. Kenidimi çok daha güçlü mutlu ve akıllı hissederim. Deniz şortumu altıma geçirdim. Plaja doğru yürümeye başladım. Etraf şaşılacak derecede sessizdi. Herkez çok erken kulübelere dağılmıştı bu gün. Plaja geldim. Kumlara uzandım. Gözlerimi kapattım. Denizin sesini dinlemeye başladım. İpad'den bir ''Green Day '' şarkısı seçtim. Dinlemeye başladım. Şarkının bir yerinde anne şefkatinden bahsediyordu. Aklıma annem geldi. Uzun zamandır onu ziyaret etmemiştim - Annem genelde Poseidon ile deniz krallığında olduğu için onun ile diğer melezlerin ebeveyinleri ile görüştüğünden daha çok görüşüyordum,buda benim şansımdı- İpad'ı kapattım. Suya atladım. '' Poseidon Krallığına'' dedim içimden.Tam gaz krallığa doğru ilerlemeye başladım. Deniz harikaydı bu gece.Etrafta daha önce adını hiç duymadığım canlılar vardı. Ama nasıl oluyorsa bunların adını biliyordum. Ben geçerken balıklardan bazıları bana selam veriyor, bazıları ise sanki burada olmamam lazımmış gibi bana bakıyorlardı. Krallığa geldim. Kapıdakiler artık alışmış olacaklar ki kim olduğumu sormadılar. Taht odasına doğru ilerledim. Daha önce buraya çok girmiştim. Ama her seferinde kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. Kapıyı tıklattım. Umarım Poseidon yoktur diye geçirdim içimden. Annem '' Girin!'' diye emretti. İçeri girdim. '' Hoş geldin oğlum'' diye karşıladı beni. Benim boyutlarıma indi. Etrafa bakındım. Poseidon yoktu. Annem ile konuşmaya başladık. Laf lafı açtı ve konu son doğum günüme geldi . '' Doğum günümü hatırladığını pek zannetmiyorum.'' dedim. Gülümsedi. ''Yanlıyorsun'' dedi ve gülümsedi. Dakikasına hatta saniyesine kadar doğum gönümü söyledi. Hatta üstünden ne kadar geçtiğini bile söylemişti.Sevinçten havalara uçacaktım. Daha bitmedi dedi. Parmaklarını şıklattı. Elinde sim siyah bir gözlük belirdi. Mükemmel bir gözlüktü bu. '' Hediyen'' dedi gülümseyerek. Çok şaşırdım. ''Be-benim mi ? '' diye sordum. '' Elbette senin'' diye yanıtladı.Gözlüğü inceledim. Kusursuzdu. ''Taksana'' diye seslendi annem bana. Aynen öyle yaptım. Ama daha da şaşırdım. Gözlük istediğim yere yakınlaşıyor uzaklaşıyordu. Rahat 15km uzaktaki bir balığı en ince detayına kadar görüyordum.''Bu bu mükemmel'' diyebildim sadece. '' Senin ok ve yay kullanmada gayet iyi olduğunu duydum. Ve böyle bir hediye aldım'' dedi. Teşekkür ettim. Gerçekten çok sevmiştim bunu. Görüşümü keskinleştiriyor,hatta rüzgarı bile hesaplıyordu.Oku nasıl ne şiddette atacağımı,Okun havada nasıl davranacağını hesaplıyordu. Ve gerçekten uzak bir yere zoom yapabiliyordu. Uzaklık olarak bahsettiğim mesefa aşşağı yukarı 15 km idi. Müthiş bir şeydi bu. Hemen denemek istiyordum. Annemi selamladım ve dışarı çıktım. Şu ana kadar aldığım en havalı şeydi bu gözlük.