Biraz hava almak ve gezinmek için ormana gittim.Yol biraz uzun gelmişti ama eğlenceliydi.Yolda giderken böcek ve değişik canlılar görmüştüm.İncelemek için fırsatım yoktu çünkü kampta olmadığımı öğrenirlerse kötü olurdu ve bunu istemezdim.Yoluma devam ettim ve biraz etrafıma bakıyordum, güneşe doğru kafamı kaldırdım ve güneşin ışığı gözümü alacak diye gözlerimi kıstım ama kısa bir süre sonra hiç bir şey olmadığını fark ettim.Güneşin kavurucu sıcaklığı beni etkilemiyordu ama tabiki her canlı bu sıcaklıkta su içme isteği duyuyordu.Ormanda gezinirken bir su birikintisi arıyordum ama ormanda ve bu sıcakta olmayacağını düşündüm.Kısa bir süre sonra kampa gidecektim ama niyeyse gitmek istemiyordum o yüzden biraz daha kalıp yürüyordum.Biraz yürüdüm ve büyük bir kaya buldum ve üstünde bağdaş kurarak oturdum.Bir kaç dakika boyunca doğayı,kuşları ve ağaçların hafif rüzgarda çıkan şırıltısını dinliyordum.Kendi kendime mırıldandım "Seviyorum bu sesi." dedim.Kulağımda aniden bir fısıltı duydum ve aynen şöyleydi "Ben de seviyorum." diyordu.Biraz korkmuştum ama sıcaktan olmalıdır dedim ve doğayı dinlemeye devam ettim.Biraz zaman geçti saat baya geçmişti ve hava yavaştan kararıyordu ve etraftan kötü sesler duyulmaya başlamıştı korkuyordum ve biraz hava serinlemişti.Tam güneş batmamıştı ve parlaklığı çok fazla azalmamıştı.Kalkıp yürümeye başladım ve kampa doğru gidiyordum.Etraftan uluma sesleri ve buna benzer değişik sesler geliyordu.Adımlarım hızlanmıştı ve çok korkuyordum.Bir anda büyük bir ışık belirdi ve sapsarıydı.Bu ışık gözümü alıyordu ve ışıktan gelen bir ses "Yaklaş bana." diyordu.Adımlarımı kontrol edemeyip yaklaşıyordum ve kalbimin atışlarını duyabiliyordum.Nefesimi daha hızlı alıp veriyordum ama yaklaştıkça bir insan yüzü beliriyordu ve kulağıma bir arp sesi duyuluyordu.Bu sesten hoşlanıyordum ve yüz ise bana tanıdık geliyordu.Bu bir adamdı, evet bu bir adamdı.Kendimde bir cesaret buldum ve adama normal bir ifade ile "Sen kimsin ve benden ne istiyorsun ?" dedim.Bana bakarak gülümsedi ve dalga geçermiş gibi "Ben senin babanım beni tanımadın mı ? " dedi.Şaşırdım ve ona "Apollon sen misin ?" dedim ve kafasını evet şeklinde salladı.Biraz konuşmuştuk.Daha sonra ben ise utangaç bir şeklide "Geri döneceğim ama korkuyorum" dedim."Sana seni koruyabilecek bir şey bulmamız gerek ama bilemiyorum." dedi ve bende ona garip bir tavır ile çıkıştım "Neden benimle gelmiyorsun ? ya da kendimi korumam için bana bir silah ver." dedim "Seninle gelemem fakat ikinci fikrini uygulayabilirim.Hem sana bir hatıra olur." dedi ve ellerini açtı.Biraz bekledik ve onun ellerinde bir ışık belirdi.Gözlerimi yine alan bu ışığın içinden bir kılıç belirdi.Apollon başını kaldırıp bana şöyle dedi "Kılıç ışıktan yaratılmıştır ve üstünde bir nota şekli var.Bu Apollon çocuğu olduğunu temsil eder.Kılıç karanlığın içinde oldukça yüksek bir ışık saçar bu ışık gözü geçici kör eder.Bu ışıktan sadece Apollon çocukları etkilenmez.Kılıcı kabzası dışında bir yerden tutan birisi yanar." dedi.Gülümsedim ve ona "Senin oğlun olduğumu göstereceğim" dedim.Kendime güveniyordum ve babam ile tanıştığım için çok mutluydum.Babam bana yöneldi ve aynen şöyle dedi "Bu arada o kılıcın ismi Ruthless, acımasız demektir.Ona iyi bak ve şimdi git burdan.Kampa geç kalma." Kafamı sallayıp yoluma doğru baktım ve yürümeye başladım.Kılıç hava karardıkça parlıyordu ve bu benim hoşuma gidiyordu.Bir kaç dakika yürüdüm ve ormandan çıkmak için az kalmıştı.Biraz bekledim ve soluklandım.Bir anda köpeğin sesine benzeyen ama daha kalın bir seste bir hırlama duydum.Kafamı kaldırdım ve baktığımda önümde bir Cehennem tazısı duruyordu.Normal bir köpekden çok daha büyüktü ve normal bir köpekden daha kaslı idi.Kılıcımı elime aldım ve büyük bir nara atarak koca köpeğe koşuyordum.Oda bana salyalarını etrafına saçarak koşmaya başladı.Kalbim hızlı hızlı atıyordu.Çok yaklaşmıştık ve havada kararmıştı neredeyse.Ağzını beni ısırmak için açtığında bende kılıcımı savurdum ve dişlerine geçirdim ama büyük bir kıvılcım çıkararak beni geri savurdu.Sinirlendim ve üstüne zıpladım ve çok hızlı bir şekilde kaçmıştı.Bu yüzden onu tutamadım.Bende bir ağacın arkasına saklandım ve beni görememişti.Ağacın gövdesi o kadar büyüktüki benim gibi 3 kişiyi daha alırdı.Bende sessiz bir şekilde bekledim ve arkasını döndüğü anda saldıracaktım.Biraz yana doğruldu ve bende o anda koşmaya başladım.Çok hızlıydım ve ona o kadar yaklaşmıştım ki bir yumruğu karnına geçiri verdim.Yere serilmişti ve o anda batan güneşin önüne kap kara bir bulut düştü ve o anda her yer karardığı için kılıç büyük bir parıltı saçmıştı.Yaratık yerden kalkacakken kılıca baktı ama gözleri geçici bir süreliğine kör olmuştu bile.O anda kılıcı havaya kaldırdım ve yine büyük bir nara atıp kafasını kestim.Ölmüştü ve bende kampa doğru koşmaya başladım.Yorulmuştum ve kendimle gurur duyuyordum.Kampa gelmiştim ve kimseye görünmeden kulübeme girip kılıcımı koyacak bir yer aramaya başladım.