Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Büyük Kulübeye Adım. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Myra Küçük Tanrıça
Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 26/03/11
| Konu: Büyük Kulübeye Adım. C.tesi Nis. 16, 2011 9:31 pm | |
| Doğrusu kampa yeni geldiğimi ben dahil herkes rahatlıkla söyleyebilirdi. Çok fazla arkadaşım yoktu, ben olayların içinde kalmayı da pek sevmediğimden kamptaki çoğu kişi beni tanımazdı. Ama ben hepsinin ismini ve suratlarını bilirdim, bütün gün kulübede oturup pencereden kamp meydanını seyredince gizemli bir Amphitrite kızı havası oluşturuyordum. Mesela kampa yeni gelen bir Zeus oğlu olduğunu biliyordum ve avcı olarak bildiğim Adyali'nin kendi kulübesine geri döndüğünü. Şu an avcıların bir çoğunun ona kızgın olduğunu da biliyordum, belki onu görürdüm Zeus Kulübesi'ni ziyarete gidersem. Veya şu yeni Zeus oğlunu görebilirdim. Nasıl bir tip olduğunu merak ediyordum doğrusu, hem kampta konuştuğum sayılı insanlar listesine bir Zeus oğlunu eklemek benim için gurur olurdu. Üzerime bana hiç yakışmayan turuncu t-shirtü geçirdim ve Zeus Kulübesi'nin yolunu tuttum. Dışarıdan büyüleyici gözüken bu kulübenin içeriden nasıl gözüktüğünü merak ediyordum, ilk defa bir kulübenin kapısını çalmanın verdiği heyecanla yerimde duramıyordum. Sonunda kapıyı çaldım. Ve kapıyı açan yüzünü daha ilk kez gördüğüm bir erkekti. Muhtemelen yeni Zeus oğluydu bu kişi. Uzun boyluydu, havalı gibi görünüyordu yani burnu havada. Bir süre onu inceledikten sonra saçma bir şey yaptığımı anlayarak kafamı iki yana salladım ve gülümsedim. "Merhaba ben Judytte. Kulübeyi ziyarete gelmiştim de. Sen de yeni Zeus oğlu olmalısın, şu havalı olan?" dedim kendimden beklenmeyecek bir özgüvenle.
| |
| | | Drake Tyrell Stanislaus Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1178 Kayıt tarihi : 15/04/11
| Konu: Geri: Büyük Kulübeye Adım. Paz Nis. 17, 2011 3:15 am | |
| Kapıyı açtığımda karşımda bulduğum Judytte'in sözleri üzerine kendimi tutamayarak gülümsedim ve sonra da yana çekilip ona içeri geçmesini işaret ederken ukala bir şekilde "Şöhretim benden önde gidiyor demek." cevabını verdim. Kızın suratında buraya geldiğine pişman olmuş bir ifade gördüğümde de aceleyle "Sadece şakaydı!" diye ekledim. Aslında gerçekten de havalı biri olduğumu düşünür ve öyle davranırdım ama yeni geldiğim bir ortamda daha ilk dakikalardan insanların nefretini kazanmak istemezdim. Judytte'i salona doğru yönlendirdikten sonra da karşısındaki bir koltuğa geçip oturdum ve bir süre onun şaşkınlıkla etrafı incelemesine müsaade ettim. Elbette kulübeye yeni gelen herkes gibi onun da gözleri ortadaki devasa Zeus heykeline takılmıştı. Elimde olsa bir saniye bile düşünmeden o heykeli yıkardım ama ne yazık ki bunu yapma şansım yoktu. Karşımdaki kızın bana hangi kulübeden olduğunu söylemediğini fark edip kaşlarımı çattım ve bu konuda bir tahmin yürütmeye çalışmaya karar verdim. Aslında dış görünüşü itibariyle onun suyla ilgili olduğunu hemen söyleyebilirdim. Poseidon'un veya onun eşi Amphitrite'in kızı olsa gerekti. Yine de bu düşüncemden emin olabilmek için, bunu ona sormalıydım. Oturduğum yerden kalkıp "Peki sen hangi kulübedensin ve bir şeyler içmek ister misin?" diye sordum. Havalı bir imaja sahip olabilirdim ama oldukça da misafirperver biriydim. Elbette kulübeme gelmiş olan bir konuğa bir şeyler ikram etme kibarlığını yapacaktım.
| |
| | | Myra Küçük Tanrıça
Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 26/03/11
| Konu: Geri: Büyük Kulübeye Adım. Paz Nis. 17, 2011 9:19 am | |
| Kulübe, hayatımda gördüğüm en güzel yerdi. Özenle döşenmişti, içinde buram buram sevgi olduğu her yerinden belliydi. Kulübenin ortasında kocaman bir Zeus heykeli duruyordu ki, bu bile kulübenin şöhretini anlamaya yeterdi. Etraf mükemmeldi, duvarda duran aile fotoğrafına da gözüm takılmıştı. Tüm Zeus kulübesi üyelerinin resimleri ayrı ayrı vardı fakat dört tanesinin beraber resmi vardı, başlarında bir kadınla beraber. Bir süre o resmi inceledikten sonra Zeus oğlunun bana soru sorduğunu duydum. "Peki sen hangi kulübedensin ve bir şeyler içmek ister misin?" Gördüğüme göre Zeus oğlu misafirperverdi, havalı kimliğinden ödün vermeyerek misafirperver de olabiliyordu, doğrusu ilginçti. "Amphitrite kızıyım ve bir su fena olmaz." dedim gülümseyerek. Zeus oğlu ayağa kalktı ve mutfak olduğunu sandığım bir yere doğru ilerledi. Geri geldiğinde elinde su dolu bir bardak vardı, bardağı bana uzattı ve oturdu. O sırada, onun adını bilmediğimi fark ettim ve bunu sormadığım için kendimi aptal olarak hissettim, kendi kendime gülümsedim. Bardağımdan bir yudum içtikten sonra Zeus oğluna baktım. "Şey adını sormuş muydum?" dedim utanarak.
| |
| | | Drake Tyrell Stanislaus Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1178 Kayıt tarihi : 15/04/11
| Konu: Geri: Büyük Kulübeye Adım. Paz Nis. 17, 2011 9:38 am | |
| "Amphitrite kızıyım ve bir su fena olmaz." sözleri yüzünden, kulübenin mutfağına gittiğimde sırıtıyordum ama bir bardağa su doldurup tekrar salonumuza dönerken suratımdaki ifadeyi toparlayabilmeyi başarmıştım. Bardağın içindeki suyu Judytte'e uzattıktan sonra geçip tekrar yerime oturdum. Amphitrite kızı suyundan bir yudum içmesinin ardından biraz mahçup bir şekilde "Şey adını sormuş muydum?" diye sordu. Gülümseyerek "Hayır ama sanırım kendimi tanıtmamam benden kaynaklı bir hata." dedim. Judytte de buna hak verircesine başını salladıktan sonra sırıtarak "İsmim Drake. Aslına bakarsan Romalı bir melezim. 18 yaşındayım ve henüz bir melez olduğumu yeni öğrendim. Burada ne işim olduğunu da hiç sorma, uzun hikaye." diye ekledim. Amphitrite kızı bardağındaki suyun kalanını da içtikten sonra şaşkınlığını gizlemeye çalışarak başını salladı. Pekala, hikayem pek sıradan sayılmazdı ve söylediğim her sözcük birtakım garipliklerimi ortaya seriyordu ama bu konuda yapabileceğim bir şey yoktu. Bu sırada, kampta daha önce karşımda oturan kızı hiç görmemiş olduğumu fark ederek ona "Peki sen buralarda yeni misin?" diye sordum. Kampa geldiğimden beri sık sık dışarı çıkıp gezinmiş ve birçok melezle tanışmıştım ama daha önce karşımda oturan Amphitrite kızını hiç görmemiştim. İki seçenek vardı; Ya kampa yeni gelmiş bir melezdi ya da bir süredir kampta değildi ve buraya yeni dönmüştü. Yoksa asla benim gelişmiş gözlem yeteneğimden kaçamazdı, bundan oldukça emindim.
| |
| | | Myra Küçük Tanrıça
Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 26/03/11
| Konu: Geri: Büyük Kulübeye Adım. Ptsi Nis. 18, 2011 3:23 am | |
| Bir meleze göre geç öğrenmiş gibiydi, zira ben on altı yaşında yani daha yeni öğrenmiştim. Gerçi iki yıldan fazla bir şey olmazdı, hatta daha iyiydi bu. Çünkü ben melez olduğumu öğrendikten sonra bir hafta boyunca kulübemde yalnız başıma takılmıştım, bu travmayı atlatmak büyüdükçe kolaylaşıyor olmalıydı. Ayrıca Romalı olması da ilgimi çekmişti, çünkü Kathe ve onun ikizi Lena'dan sonra tanıdığım ilk Romalı'ydı, ayrıca Zeus çocuğu olması, Zeus çocuğu Romalı melez. Bu çocuğun her yanı ilginçti galiba. Hikayesi de ilginç olmalıydı ki, uzun olduğunu söyleyip geçiştirdi. Bir süre onu ilginç bir şekilde izledikten sonra bana yeni olup olmadığımı sordu. Başımı kaşıdım, kampa geleli yaklaşık üç hafta olmuştu ama bir hafta travmayı sayarsak iki hafta oluyordu ve bu yeni sayılabilirdi. "Sayılır. İki üç hafta oldu. Ama ben genelde kulübede takılıyordum, daha yeni yeni dışarıya çıkmaya başladım." dedim gözümü Zeus heykelinin muhteşemliğine çevirerek. İçimden keşke daha çok sosyal olabilseydim diye geçiriyordum, sanırım bundan sonra hep kulübe ziyaretlerine çıkacaktım, bayılmıştım bu kulübeye. Bir süre daha etrafa göz gezdirdikten sonra Drake'e baktım. Bir de saatime. "Yenisin ama hemen alıştın galiba. Benim alışmam zor olmuştu gerçekten." dedim kaşımı kaldırarak. | |
| | | Drake Tyrell Stanislaus Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1178 Kayıt tarihi : 15/04/11
| Konu: Geri: Büyük Kulübeye Adım. Ptsi Nis. 18, 2011 10:29 am | |
| Anladığım kadarıyla Judytte'in kampa alışması bana oranla çok daha zor olmuştu. Yani, Melez Kampı'ndaki ilk günlerini kulübesinde kapalı bir şekilde geçirdiğine göre, büyük bir şok durumu yaşamış olmalıydı. Aslında, bazen her şey benim için bile çok fazla gelirken benden küçük bir kızın böyle hissetmesini çok iyi anlayabiliyordum. Ne diyeceğimi bilemeyerek bir süre duraksadıktan sonra "Jüpiter'in -Yani Zeus'un oğlu olarak büyümek kolay olmadı. Buraya gelene kadar melez olduğumu bilmiyordum gerçi ama şimşeklere hükmedebildiğimi, birkaç yıl önce keşfetmiştim. Kısacası, değişik biri olduğumu hep biliyordum. O nedenle kafamdaki tüm sorular cevaplandıktan sonra alışmam zor olmadı." dedim. Epeyce uzun konuşmuş olmama şaşırmıştım çünkü karşımda oturan kızla daha yeni tanışmıştım fakat çaylak bir melezi en iyi çaylak bir melezin anlayabileceğini de biliyordum. Ona isteyip istemediğini sormadan tekrar mutfağa gidip ikimize de birer bardak çay koydum. Elbette poşet çaydı. Judytte getirdiğim çay için teşekkür maksatlı birkaç şey mırıldandıktan sonra, söylediklerime bir yorum yapmaya hazırlandı. Onun yaşadığı bunalım dönemi anladığım kadarıyla yavaş yavaş sona eriyordu ve bu beni mutlu etmişti. Yalnızca, kulübeye hayran bakışlarına bir türlü anlam verememiştim. Bana göre ortadaki Zeus heykelinin iticiliği bile buradan kaçmak için yeterli bir sebep gibiydi.
| |
| | | Myra Küçük Tanrıça
Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 26/03/11
| Konu: Geri: Büyük Kulübeye Adım. Paz Nis. 24, 2011 4:31 am | |
| Misafirperver Zeus oğlunun bana getirdiği poşet çaya teşekkür anlamında başımı salladıktan sonra Zeus Heykeli'ne bakarak eskiyi hatırladım. Ben aslında çocukken de sorunluydum, ben hep sorunluydum. İtildim, dışlandım. Melez olduğumun farkına bile varmadım. Mitolojiden nefret ettim, inanmadım. Belki de kampın bana bunları göstereceğini ve geçmişi unutabileceğimi anladığım an kampı keşfe çıkmıştım ve şu anda bir numaralı kulübenin içerisindeydim. Oysa Zeus oğlu Drake, kendinin özel olduğunun çoktan beri farkındaymış, belki de o yüzden kişiliği bu kadar oturmuş bir melezdi. Gülümsedim. "Bir şeylerin farkına erken varmak, birçok açıdan daha iyi olmalı." dedim çayımın son damlasını yudumlarken. Ardından dışarıdaki havaya baktım. Kararmaya başlamıştı bile, oysa ben daha kampı yeni turlamaya başladım. Saate baktığımdaysa Zeus oğluyla konuştuğum süreye şaşırmıştım. Yavaş yavaş ayaklanırken gülümsedim. "Sanırım artık gitme vakti." dedim Drake'e bakarken. Beni yolcu etmek üzere ayağa kalktığında ise artık bugünkü son konuşmalarımızı yapıyorduk. "Her şey için teşekkürler Drake, görüşürüz." dedim kapıyı kaparken. Sanırım kamptaki sayılı dostlarım arasına bir Zeus çocuğu daha girmişti.
RP Bitmiştir.
| |
| | | | Büyük Kulübeye Adım. | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|