Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İlk Gün

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

İlk Gün           Empty
MesajKonu: İlk Gün    İlk Gün           Icon_minitimeC.tesi Nis. 16, 2011 11:15 am

2- Melez Kampı'nda, kulübendeki ilk gününün rp'sini yazacaksın.
Mekan: Ait olduğun kulübe.
Katılacaklar: Serbest (istediğin herkesi davet edebilirsin.)



Yine lanet olasıca sıradanlıkta bir güne açtığını sanmıştı gözlerini fakat bu sefer yanılmıştı. Geçen gün yaşadıkları rüya değil, tamamen gerçekti. Drake bir tanrının -hem de çok büyük bir tanrının- oğluydu ve bu, şu ana kadar sahip olduğu tüm tuhaflıkları da mantıklı bir şekilde açıklıyordu. Mantıksız olan, içine düştüğü yeni ve macera dolu hayatıydı. Onun eski dünyasında insanlar yanlarında kılıç taşımazdı. Derin bir nefes alıp yatağından kalktı ve içeridekileri uyandırmama çabasıyla sessiz adımlarla lavaboya gidip yüzünü yıkadı. O, gökyüzüne hükmeden adamın oğluydu. Her zaman içinde bir yerlerde özel biri olduğu hissini taşımıştı fakat şimdi bunun gerçek olduğunu öğrenmek zor geliyordu. Hayatındaki imkansızlar bir anda ulaşılabilir olmuştu. Şimşeklerle ve havayla yaptığı numaraların, tanrısal gücü sayesinde olduğunu öğrenmişti. Eh, bu durumdan hiç de şikayetçi değildi. Drake'in sinirlerini bozanlar, karşılığını sert bir şekilde öderdi. Suratına yerleşen uğursuz gülümsemeyi düzeltmeye çabalamadan kulübenin içinde turlamaya başladı. En son ne zaman yeni bir yeri keşfetmeye çabaladığını bilmiyordu ama Zeus kulübesinin her bir santimini zihnine kazımak istiyordu, bunu yapmakta da kararlıydı. Eh, onun gibi birinin karşısına her gün 'yuvam' diyebileceği yerler çıkmazdı. Şimdiye kadar kardeşleriyle pek muhabbet etme şansı bulamamıştı ama yine de çoğunu az çok tanıyordu. En büyük ablaları Jennifer, kışı kamp dışında geçirdiği için henüz onunla görüşememişti. Kampta olduğu halde denk gelmedikleri için Leonard ile de iletişimde olduğu söylenemezdi ama kulübe liderleri Marcus ve kız kardeşleri Adyali ile tanışma imkanı bulabilmişti. İki kardeşi de onu sıcak karşılayarak sevindirmişti. Drake daha onlarla konuştuğu ilk saniyelerde, ikisinin de kendisi gibi olmadığını fark etmişti. Drake'in aşmaya çalıştığı bir problemi vardı; Çok çabuk öfkeleniyor ve öfkelendiği zaman gerçekten kırıcı olabiliyordu. Şu ana kadar bu özelliği yüzünden değer verdiği çok fazla kişiyi incitmişti ve her an incitmeye de meyilliydi. Kardeşi olduklarını yeni öğrendiği kişilerle de arasının bozulmasını istemiyordu. Bir kere en başta, Drake yenilmezdi ama karşısında onunla aynı derecede başka kişiler olursa, bir anda yerin dibini boylaması kaçınılmaz olurdu.

Zeus kulübesi, onun için bile biraz ürkütücü bir yerdi. Kulübenin tam ortasında koca bir Zeus heykeli vardı ve sanki gözleriyle Drake'i takip ediyordu. Bu dayanılamaz derecede sinir bozucuydu ama öfkesine hakim olup heykele zarar vermemeyi başardı. Belki ilerleyen günlerde kardeşleri de kabul ederse heykele bir uyku bandı ayarlayabilirlerdi. O zaman babalarının çok daha sempatik duracağından emindi. Tabii bu saygısızlığı bir şimşek tarafından haşlanarak ödeme ihtimali de vardı ama Zeus heykelinin gözlerinden kurtulmanın karşılığında bu çok küçük bir bedeldi. İçeride devasa heykel dışında yaklaşık yirmi kişiyi ağırlayabilecek kadar fazla yatacak yer vardı. Kulübede kalan kişi sayısının beş olduğu düşünülürse, etraftaki ıssız atmosferin de buraya pek mutluluk kattığı söylenemezdi. Bu kulübe kesinlikle Drake'in tek başıne vakit geçirmesi için ideal yer değildi. Elbette şu anda burada olmasının bir sebebi vardı; Kampta hiç kimseyi tanımıyordu. Kulübesinde oturmayı sürdürürse kimseyi hiçbir zaman tanıyamayacağını da biliyordu ama biraz... Çekingen davranıyordu. Aslında her ortamda kendini hemen ispatlayan biriydi fakat Melez Kampı'ndaki her çocuk ondan çok daha deneyimliydi. Buradaki bazı kişiler gerçekten de zorlu canavarlarla mücadele edip hayatta kalmayı başarmıştı. Drake ise yalnızca birkaç çocuğa feci halde haddini bildirmişti. Çoğu melezin yaptıklarına oranla onun yaptıkları hiçbir şeydi. En kısa zamanda kendini büyük bir tehlikenin içine atıp kanıtlamak istiyordu. Neyi kanıtlayacağını da pek bilmiyordu, sonuçta yarı tanrı olsa da o henüz 18 yaşında olan bir çocuktu. Drake kendi kendine dört duvar arasında turlayıp durmanın faydasız olduğuna karar verdikten sonra tüm riski göze alarak dışarı çıkma ve birkaç kişiyle tanışma kararını aldı. Turuncu Melez Kampı tişörtleri ona çok bebek işi gelmişti ama aldığı kahverengi tonlarındaki Yunan zırhı oldukça havalıydı. Üstüne bir kot pantolon ile koyu mavi bir tişört geçirdikten sonra zırhını giydi. Bu şekilde dışarıdan biraz aptal gibi göründüğünün farkındaydı ama bu savaşçı imajı hoşuna gitmişti. Nereye gideceğini veya ne yapacağını bilmiyordu fakat kulübede beş dakika daha kalırsa iyice iç dünyasına dalacağından emindi. Yataktan ilk kalktığında yaptığı gibi derin bir nefes aldı ve sonra da kendini kampın en gösterişli kulübesi olan Zeus kulübesinden dışarı attı. Kamp meydanında yürümeye başladığında aklındaki tek düşünce, birkaç gün boyunca ani sinir ataklarına fazlasıyla dikkat etmesi gerektiğiydi. Kampta daha ilk günlerden psikopatın teki olarak tanınmak istemiyordu hatta daha şimdiden bu onun korkulu rüyası olmuştu.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İlk Gün
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Kulübeler :: Zeus Kulübesi-
Buraya geçin: