Kamp her geçen gün daha iyiye gidiyordu. Derslerimi almaya başlamıştım. Bu sabah da uyandığımda heyecanlı bir günün beni bekliyor olacağını şimdiden tahmin etmiştim. İçimde böyle bir his vardı. Üstüme bir şeyler giydikten sonra kahvaltımı yaptım. Daha kardeşlerim uyanmamıştı. Yanıma bütün silahlarımı da aldım. Kamp Meydanı'na doğru yürümeye başladım. Arkamdan Fenix bana seslendi: ''Hey dostum! Nereye gidiyorsun?'' Fenix de erken uyanmıştı demek. ''Bugün heyecanlı bir şeyler yapmak istiyorum ama ne olduğu konusunda bir fikrim yok.'' ''Bak ne diyeceğim, Prokrustes'un kellesini uçurmaya ne dersin?'' Kulağa çok süpersonik geliyordu. ''Tam benim tarzım dostum. Kabuklunun Su Yatakları bilmemnesine gideceğiz değil mi?'' ''Evet oraya, yani Los Angeles'a.'' ''Tamam 20 dk. sonra pegasus ahırlarının orda buluşalım. Sonra da şu kabukluyu yer altına göndeririz.'' ''Tamamdır.'' Ve kulübeye doğru koştum. İçeri sessizce girip gerekli olan her şeyi -hatta biraz da ıvır-zıvır- aldım. Tam takım p egasus ahırlarına doğru gidiyordum. Fenix benden biraz daha önce gelmişti. Artık içeriye girmeme gerek yoktu. ''Vişneli Drajee!'' diye bağırdım, Fenix şaşırmıştı. ''Ahbap sen kafayı mı yedin?'' O sırada Vega yanıma geldi. Fenix ne yaptığımı anladı ve kendi pegasusunu çağırdı. Pegasuslarımıza bindiğimiz gibi Los Angeles'e doğru yol aldık. Yüksekten uçuyorduk. Konuşmaya başladık. ''Prokrustes'u öldürmek nerden aklına geldi?'' Fenix keyiflenmişti. ''Bilmem. İçimden bir kaç canavar öldürmek geliyor.'' ''Günün heyecanlı geçeceğini baştan biliyordum zaten.'' ''Ah yapma, Prokrustes gibi bir az beyinli bize bir şey yapamaz, çok kısa sürecek. Aslında Kheiron'dan izin alsaydık daha iyi olurdu. Kampa geri döndüğümüzde tepkisi ne olacak acaba?'' ''Bunu daha sonra düşünürüz, bak geldik'' ve Kabuklu'nun Su Yatakları Mağazasını gösterdim. Hemen alçaldık. Pegasuslarımızın ikisi de görünürden kayboldular ama ikisinin de fazla uzaklaşmadığından emindik. ''Şimdi, pat diye içeri girip, ''Hey dostum eller havaya yoksa kafanı uçururum'' demeyeceğiz heralde?'' Fenix bana şaşkın şaşkın baktı. ''Niye olmasın ki? Ben tam olarak bunu planlıyordum.'' ''İşe heyecan katmak lazım ahbap, ayrıca formalitelere uymak gerek.'' ''Formalitelerin canı cehenneme! Neyse, senin dediğini yapalım'' Ve normal müşteriler gibi içeri girdik.