Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Okların Arasındaki Serüven

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimePerş. Nis. 07, 2011 8:05 am

48- Manhattan'da *uzun* bir macera yaşa.
Mekan: Manhattan
Katılacaklar: Sen ve en az 1 arkadaşın. (Ashley, Adyali, Sofie)
(Açıklama: Uzun= en az 20 post olmak zorunda.)

Öğlen iki civarıydı. Kulübemde oturmuş, kitap okuyordum. Yanı sıra pencereden dışarısını da seyrediyordum. Canım da çok sıkılmıştı. Biraz dolaşmaya, hava almaya ihtiyacım vardı. Kitabımı masama bıraktım. Üstüme rahat bir şeyler geçirdim ve sessiz bir şekilde kulübemden çıktım. Kamp meydanının oraya gidecektim. Şimdi kalabalık olurdu orası. Başkalarını izlemek her zaman hoşuma gitmiştir. Kulübemden çıktıktan sonra ağır adımlarla yürüdüm. Düşündüğüm gibi değildi yani pek kalabalık sayılmazdı. Orada bir yere oturdum ve gelen gidene bakmaya başladım. Etraf çok sakindi hem de fazlasıyla. Sadece hafif bir rüzgar ve fısıltılar bu sessizliği bozuyordu. İleride fısır fısır bir şeyler konuşan iki kız gördüm. İkiside avcıydı sanırım. Nereden anladın diye sakın sormayın! Dış görünüşleri avcı olduklarını belli ediyordu. Yavaş yavaş yanlarına doğru ileledim. Ne yaptığımı bilmiyordum. Avcıları tanımıyordum ki acaba gerçekten avcılar mıydı!? Yanlarına gittim. Hafif bir sesle: ''Merhaba, ben Sofie Demeter kızıyım.'' Avcılar ne olduğunu pek anlayamamış, yanı sıra şaşkındılar. Orta boylu, dikkat çekici koyu kahverengi saçları olan: ''Merhaba, bende Adyali kısaca Adya, avcıyım.'' Uzun boylu, esmer, kahverengi saçlı diğer kız daha bir şaşkın şekilde: ''Bende Ashley. Ama sen Ash diyebilirsin. Bende avcıyım.'' İşte tahminlerim doğruydu. ''Sizi izliyordum, çok heyecanlı konuşuyordunuz. Merak ettim geldim.'' dedim. Kendimi birden çok kötü hissetmiştim. Onları hiç tanımıyordum ve çok bunalttığımın yeni farkına vardım. ''Şey, özür dilerim. Ben gideyim.'' derken Adya: ''Hayır, kalabilirsin. Biz de Manhattan'a gideceğiz, o konu hakkında konuşuyorduk.'' Adya'dan cesaret alarak: ''Şey, acaba bende sizinle gelebilir miyim? Yani sizi rahatsız etmek istemem ama işte bende sizinle gelmek istiyorum.'' Uff ne sölemiştim ben. Bu soruyu Ash cevapladı. ''Biraz tehlikeli bir yolculuk olabilir Sofie. Ama gerçekten gelmek istiyorsan tabii gelebilirsin.'' dedi. Çok sevinmiştim. ''Evet evet geleceğim.'' dedim ve hazırlanmak için kulübeme ilerledim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kathie Mitchiel Davies
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Kathie Mitchiel Davies


Mesaj Sayısı : 443
Kayıt tarihi : 20/12/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimeC.tesi Nis. 09, 2011 3:25 am

Sabah kalktığımda Adya başımda bekliyordu.Biraz sinirli gibiydi.''Hadi kalk.Geç kalıyoruz.'' dedi.Gözlerimi açamasamda ''Tamam.'' dedim ve toparlanmaya çalıştım.''Çabuk ol hazırlanmamız gerek.'' dedi.Neden bahsettiğini anlamadım ve ''Niye?'' diye sordum.Adya sinirlendi ve ''Unuttun mu!!Bugün Manhattan'a gidecektik.'' dedi.Manhattan'a gideceğimizi unutmuştum.Adya odamdan çıktıktan sonra yatağımdan kalktım ve banyoya gittim.Yüzümü yıkadıktan sonra dolabımdan kıyafet seçmeye başladım.Kot şortum ile gri tişörtümü çıkarttım.Onları üstüme giydikten sonra aynanın önündeki kol saatimi aldım.Saate baktığımda saatin bir olduğunu gördüm.Gerçekten çok geç olmuştu.Bu yüzden daha hızlı hazırlanmaya başladım.Saatimi taktıktan sonra tekrar banyoya koştum ve saçımı at kuyruğu şeklinde topladıktan sonra mutfağa koştum.Adya mutfakta elinde tabakla beni bekliyordu.Ona ''Keşke daha erken uyandırsaydın.'' dedim.Adya sinirlendi ve ''Denedim ama uyanmadın.'' dedi ve tabağı bana verip salona gitti.Elimdeki tabakla birlikte ben de salona gittim.Adya'nın yanına oturdum ''Özür dilerim.'' dedim ve gülümsedim.O da gülümsedi ve ''Hadi daha fazla geç kalmayalım.'' dedi.Tabağımdakileri bitirdikten sonra hızlıca ayakkabılarımı giydim.Ardından ''Ben hazırım.'' diye bağırdım.Adya da yanıma geldikten sonra çantamı alıp kulübeden çıktım.Birlikte kamp meydanına doğru yürüdük.Kamp meydanında daha önce hiç görmediğim bir kız vardı.Kız yavaşça bize doğru gelmeye başladı. ''Merhaba, ben Sofie Demeter kızıyım.'' dedi.Adya hemen cevap verdi ''Merhaba, bende Adyali kısaca Adya, avcıyım.'' Ben biraz daha çekinerek ''Bende Ashley. Ama sen Ash diyebilirsin. Bende avcıyım.'' dedim.Ardından kız ''Sizi izliyordum, çok heyecanlı konuşuyordunuz. Merak ettim geldim.'' dedi.Ben biraz şaşırmıştım.Çok atılgan bir kızdı.''Şey, özür dilerim. Ben gideyim.'' dedi.Adya ''Hayır, kalabilirsin. Biz de Manhattan'a gideceğiz, o konu hakkında konuşuyorduk.'' dedi ve gitmesini istemedi.Kız beklenmedik bir şekilde ''Şey, acaba bende sizinle gelebilir miyim? Yani sizi rahatsız etmek istemem ama işte bende sizinle gelmek istiyorum.'' dedi.Onun gelmesi bizim içinde iyi olabilirdi. ''Biraz tehlikeli bir yolculuk olabilir Sofie. Ama gerçekten gelmek istiyorsan tabii gelebilirsin.'' dedim. ''Evet evet geleceğim.'' dedi ve hazırlanmak için kulübesine gitti.Adya ve ben ise bir ağacın altına oturduk ve Sofie'nin gelmesini bekledik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adyali Beckett
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Adyali Beckett


Mesaj Sayısı : 1657
Kayıt tarihi : 21/10/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimeC.tesi Nis. 09, 2011 8:32 am

Ağacın altına çöktüm ve bir şarkı mırıldanmaya başladım. Pek sabırlı biri değildim, bunu zaten beni tanıyanlar bilirdi. Bu minik Demeter kızı nasıl bir belaya bulaştığını bilmiyordu, benimle bir gün geçirmeye katlanabilecek tek kişi kardeşlerim gibi olan avcılardı. Marc ve Leo'yla bir gün geçirdiğimi düşünemiyordum bile. Debra sakin bir şekilde otururken ona döndüm. Pek bir arkadaş olduğumuz yoktu onunla ama birazcık avcılık tecrübesi kazanması için onunla ava çıkmaya karar vermiştim. İyi ki fazla meraklı veya inatçı davranamıştı da benimle gelmişti. ''Sence Sofie iki avcıya ne kadar dayanır?'' Debra kıkırdadı. ''Çok sürmez diyordum. Belki de beş saat.'' Sırıttım. ''Ben ondan da emin değilim ama haydi bakalım.'' İkimiz birden güldük, bu arada Sofie sırtında bir çantayla bize doğru yaklaşıyordu. ''Şşşt.'' dedim Debra'ya ve ikimiz de yüzümüze ciddi bir ifade yerleştirdik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimePaz Nis. 10, 2011 7:24 am

Adya ve Ash teklifimi kabul ettikten sonra hızla kulübeme koştum. Zaten çabuk hazırlanan biriydim. Sakince çantamı hazırladım. Yanımda bulunması gerekenleri, ihtiyacım olabilecek her şeyi çantama doldurdum. En önemlisi annemden yeni aldığım hediye de yanımdaydı. Üstümdekiler zaten rahattı. Kıyafetlerimi değiştirmeden kulübeden çıktım. Kardeşlerim meraklanmasın diye birde küçük bir not bıraktım. Mana ona haber vermeden gittiğimi duyunca bana kızacaktı ama napabilirdim ki… İşim aceleydi. Kulübemden çıktım. Kamp meydanına doğru ilerledim. Ash ve Adya bir ağacın altına oturmuş beni bekliyorlardı. Sabırsızlıklarının farkındaydım. Sanırım hakkımda konuşuyorlardı. Ne kadar dayanabileceğimin farkında olmasalar bile ben kendimi iyi biliyordum. Belki bu ilk tecrübem olacaktı ama her zaman için dayanıklıydım. Onların yanlarına gittim ve: ''Ben hazırım. Gidebiliriz artık.'' dedim. İkiside nihayet der gibi bana bakıyorlardı. Hiç konuşmadan pegasus ahırlarına doğru ilerledik. İçeri girdim gözlerim direk Tulpar'ı aradı. Görür görmez; ''Tulpar!'' diye bağırdım. Ash ve Adya'da kendi pegasuslarıyla ilgileniyorlardı. O sırada pegasusumun üstüne bindim. O güzel sarımsı tüylerini okşadım o da artık uçmamız gerektiğini farkına varmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kathie Mitchiel Davies
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Kathie Mitchiel Davies


Mesaj Sayısı : 443
Kayıt tarihi : 20/12/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimePaz Nis. 10, 2011 7:59 am

Sofie de yanımıza gelince hep birlikte ahırlara gittik.Manhattan'a pegasuslarımızla gidecektik.Ahıra gidince Sofie ve Adya kendi pegasuslarının yanına gittiler.Bende Marshmallow'u buldum ve sevmeye başladım.Ardından Sofie geldi ve ''Gidelim mi artık?'' dedi.Marshmallow'u da aldım ve dışarı çıktık.Pegasuslarımıza bindikten sonra uçmaya başladık.Aslında heyecanlanacak bir şey yoktu ama yine de heyecanlanmıştım.Adya ile pek gezintiye çıkmazdık.Sofie ile zaten yeni tanışmıştık.Bu yüzden ilginç bir gezi olacaktı.
...
Kısa bir süre sonra Manhattan'a vardık.Marshmalow'a ''Aşağı inelim,dostum.'' dedim ve yavaşça aşağı indik.Artık geziye başlamak için hazırdık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adyali Beckett
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Adyali Beckett


Mesaj Sayısı : 1657
Kayıt tarihi : 21/10/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimePtsi Nis. 11, 2011 1:28 am

Pegasuslarımız yere inmeden hemen önce pegasusumdan aşağı atladım ve sırtımda hazır olan Dolunay'dan bir ok çektim. Gözlerimle indiğimiz ara sokağı taradım. ''Tamam, güvenli.'' dedim. Debra bilgilendirme için Sofie'ye dönmüştü. ''Melezler yaratıkları çeken mıknatıslar gibidir. Kamptan dışarı çıktığımız andan itibaren bizim kokumuzu takip etmeye başlarlar. Kılık değiştirebilirler, o yüzden onları tanıyamayız. Bu sebeple kamptan her çıktığımızda gözümüzü açık tutmalıyız.'' Sofie anladım dercesine başını salladı. Bu arada Debra da kılıcını çıkarmıştı. Sokaktan geçtik ve ana caddeye bakındık. Burası oldukça kalabalıktı. Manhattan'ın ne zaman sakin olduğu görülmüştü ki sanki? Debra iç çekti. ''Ama etrafta hiç canavar yok ki! Buraya avlanmaya geldik biz!'' Sinirle ayaklarımla tempo tutmaya başladım. ''Ehhh, belki de biraz gezebiliriz, hem canımız sıkılmaz, hem de yolda canavarlarla karşılaşma ihtimalimiz artar, ne dersiniz?'' dedi Sofie korka korka. Kısa bir süre Debra'yla bakıştık ama sonra ben pes ettim. ''Tamam, tamam, biraz gezmekten zarar gelmez.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimeSalı Nis. 12, 2011 12:04 am

Pegasuslarımızla yaptığımız uzun yolculuktan sonra Manhattan sokaklarına inmiştik. İlk önce Adya indiğimiz sokağı taradı. Şu an için canavar yoktu. Ash'de canavar olmamasından yakınıyordu. Sonuçta buraya canavar avlamak için gelmiştik. Aslında aklıma süper bir fikir gelmişti. Biraz çekinerek: ''Ehhh, belki de biraz gezebiliriz, hem canımız sıkılmaz, hem de yolda canavarlarla karşılaşma ihtimalimiz artar, ne dersiniz?'' dedim. Ash ve Adya bir süre düşündükten sonra bu fikrimi onayladılar. Bende her ihtimale karşı yoncamı elimde tutuyordum. Belli mi olur? Karşımıza her an bir canavar çıkabilirdi ve bir kılıca ihtiyaç duyabilirdim. Birkaç sokak daha ilerledikten sonra karşımıza büyük bir alışveriş merkezi çıktı. Güzel bir yere benziyordu. Ash ve Adya'ya bir bakış attım. Ash biraz kararsız da kalsa, Adya: ''Tamam, hadi girelim.'' dedi. Alışveriş merkezinin dönen kapısından geçtik ve içeri girdik. Ash, ''Burası çok kalabalık.'' diye yakınmaya başlamıştı. Ben de: ''Fazla kalabalık sayılmaz. Belki de canavarlar biraz alışveriş yapmak istiyordur da buraya gelmiştir. Şansımızı kaçırmayalım.'' dedim. Adya içten içe kıkırdamaya başlamıştı. Olayı fazla büyütmemek için kendimizi alışveriş merkezine attık. Biraz gezmekten kimseye zarar gelmezdi ki. Mağaza önlerinden geçtik. Biraz daha ilerleyince gözüme hoş bir mağaza çarptı. Yine ilk olarak atıldım ve: ''Girelim mi?'' dedim. Ash yanıt verdi. ''Ehh, girelim bari.'' Sonra da kendimizi mağazaya attık. Aslına bakılırsa burada çok güzel şeyler vardı. Ama asıl amacımız alışveriş yapmak değil, canavar avlamaktı. Bunu düşünerek biraz gezdik ve sonra o mağazadan çıktık. Hepimiz birden tetikteydik. Her an karşımıza bir canavar çıkabilirdi ve biz de hazırlıksız yakalanmak istemezdik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kathie Mitchiel Davies
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Kathie Mitchiel Davies


Mesaj Sayısı : 443
Kayıt tarihi : 20/12/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimeSalı Nis. 12, 2011 2:26 am

Alışveriş merkezine girmeyi zorla kabul etmiştim.İçerisi çok kalabalıktı.''Burası çok kalabalık.'' dedim.Sofie ''Fazla kalabalık sayılmaz. Belki de canavarlar biraz alışveriş yapmak istiyordur da buraya gelmiştir. Şansımızı kaçırmayalım.'' dedi.Ben de buna katlanmak zorunda kaldım.Bir süre sonra bir mağazaya girdik ve dolaşmaya başladık.Asıl amacımız alışveriş yapmak olmadığı için hiçbir şey almadan mağazadan çıktık.Mağazadan çıktıktan sonra karşımıza canavar çıkar umuduyla çevreye bakmaya başladık.Uzun süre beklememize rağmen hiçbir şeye rastlamadık.Bu yüzden canım sıkıldı.''Kızlar lavaboya gidelim mi?'' dedim.Ardından birlikte lavaboya gittik.Üçümüz de biraz serinlemek için elimizi yüzümüzü yıkadık.Başka yapacak işimiz olmadığından vakit geçirmeye çalışıyorduk.Biz ellerimizi yıkarken içeriye bir kadın temizlikçi girdi.Elinde kova ve süpürgeler vardı.Arkamı döndüğümde kadının bizi izlediğini farkettim.Hiçbir şey olmamış gibi önüme döndüm ve ellerimi kuruladım.Ardından Adya'ya döndüğümde bir şeylerin ters gittiğini anladım.Adya şaşkın bir şekilde aynaya bakıyordu.Aynaya baktığımda temizlikçi kadının yansımasını gördüm.Ama temizlikçi olarak değil,bir yaratık olarak gözüküyordu!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adyali Beckett
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Adyali Beckett


Mesaj Sayısı : 1657
Kayıt tarihi : 21/10/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimeCuma Nis. 15, 2011 12:49 am

Canavar-temizlikçi bizim onun canavar olduğunu anlamamışız gibi kovasını yere koydu ve bezlerini çıkarttı. Şaşkınlıkla arkama döndüm. Normal bir temizlikçi gibi görünüyordu buradan. Aynaya tekrar baktığımda ise, ne olduğunu çıkaramadığım garip bir canavardı yine. Ağzım açık, yan gözle Ashley'ye baktım, o da benim gibi bir aynaya bir de kadına bakıyordu sırayla. Sofie daha yeni tuvalete girmişti, onu uyaramazdık da. Umarım bir hayret nidası koyuvermezdi. Ash ile gözlerimizle tartışmaya başladık. Belki ölümlüler içi zordu ama biz avcılar, bu konuda resmen ustalaşmıştık. 'Şimdi ne yapacağız, onu öldürmeli miyiz?' Kaşlarımı çattım. 'Hayır hayır, hiç sorun yaratmadan buradan çıkmalıyız.' Ashley Sofie'nin olduğu yere gözlerini kaydırdı. 'Peki o? Onu nasıl haberdar edeceğiz?' demeye çalışıyordu. Umutsuzca başımı salladım ve 'Bilmiyorum.' mesajını verdim ona. Derin bir nefes aldım ve dikkat çekmemek için aynaya dönüp -kendimi canavara bakmamaya zorluyordum- saçlarımı düzeltiyormuş gibi yaptım. Tabii her zamanki gibi dudak büktüm çünkü numara yapsam bile saçlarım her zaman sönüktü, bu sinirimi bozmuştu. Debra'nın kabarık saçlarına ve uzun kirpiklerine özlemle baktım. Nerede bende böyle şans, kardeşlerimden çok farklı bir ucube gibiydim. Ne Leo'nun mavi gözleri ne de Marc'ın sarı saçları bende vardı. Ben bunları düşünürken tuvaletin kapısı açıldı ve içeriden şaşkın Sofie çıktı. Canavarı gördüğünde de tam benim düşündüğüm gibi bir çığlık koyuverdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimeCuma Nis. 15, 2011 5:36 am

Biraz gezindikten sonra lavaboya gitmeye karar verdik. Etrafta hiç canavar yoktu ve bu da bizi en çokta Ash'i sıkmaya başlamıştı. Lavaboya girdikten sonra Adya ve Ash elini yüzünü yıkarlarken bende tuvalete girdim. Tuvaletten çıkınca bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. İlk önce Ash ve Adya'nın yüzüne baktım. Yüzleri solmuş, şaşkın bir şekilde bana bakıyorlardı. Tam yan tarafıma baktığımda olan olmuştu. Bir temizlikçi mi demeliydim? Yok yok hayır, bu katıksız bir canavardı. Çok farklı ve iğrenç. Çığlığı bastım ve Ash ile Adya'nın korktuğu asıl şeyin bu olduğunu anladım. Benim ani tepkimden korkuyorlardı ki olan olmuştu. Tamam biliyorum yaptığım saçma ve komik bir hareketti. Ama doğrusu ilk tecrübelerimi yaşıyordum. Şu ana kadar kaç canavar gördüm ki... Şaşkındım, ne yapacağımı bilmiyordum. İstemsiz olarak elim cebime uzandı. Hemen kılıcımı aldım uğur böceğine dokunduğum anda ortaya müthiş bir kılıç çıkmıştı. Benim bu hareketimden sonra Ash ve Adya'nın da yapacak başka bir şeyleri yoktu. Oklarını çıkardılar ve hazırlandılar. Aslında bu canavarı yok etmek onlar için hiç sorun değildi. Ama sanırım onların asıl istekleri böyle kalabalık bir alışveriş merkezinde fazla gürültü çıkarmamaktı anlaşılan. Kılıcımı çıkarmasına çıkarmıştım ancak ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu tek şansım hislerimdi. İlk oku Adya attı. Sonra Ash ve oklar ardı ardına sıralanırken bende son hamleyle kılıcımı canavara savurdum. Canavar can çekişiyordu ve benim hamlemle birlikte buharlaşıp yok oldu. Bir ''Ohh!'' çektim. Ardından Adya konuştu: ''İyi işti kızlar, ancak bizim hemen buradan çıkmamız lazım. Gürültüyü duyanlar hemen buraya doluşurlar.'' dedi ve bizde hemen kapıya doğru yöneldik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kathie Mitchiel Davies
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Kathie Mitchiel Davies


Mesaj Sayısı : 443
Kayıt tarihi : 20/12/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimeCuma Nis. 15, 2011 7:56 am

Canavarı kısa sürede öldürebilmiştik.Adya ''İyi işti kızlar, ancak bizim hemen buradan çıkmamız lazım. Gürültüyü duyanlar hemen buraya doluşurlar.'' dedi.Haklıydı,bir an önce buradan gitmemiz gerekiyordu.Üstümüzü başımızı düzeltip lavabodan çıktık.Bazı insanlar şaşkın bir şekilde bize bakıyordu.Sanırım bu gürültüyü bizim çıkardığımızı anlamışlardı.Üçümüzde gergin olsak da belli etmeden insanların arasından ilerlemeye çalıştık.Biraz ilerledikten sonra Sofie "Kızlar çantamı lavaboda unuttum!Burda bekleyin hemen geleceğim." dedi ve koşarak tekrar lavaboya girdi.Biz endişeli bir şekilde onu beklemeye başladık.Beklerken bir kadının korkmuş halde bize baktığını gördüm.Eli ayağına dolaşmıştı.Galiba içerideki olaya bizim sebep olduğumuzu biliyordu.Hızlı bir haraketle çantasından telefonunu çıkarıp birisini aradı.Kim olduğunu bilmesemde içimde kötü bir his vardı.Kafamı çevirdiğimde Sofie'nin bize doğru geldiğini gördüm.Adya "Sonunda nerede kaldın!" dedi.Ben hala endişeliydim.Dikkatli bir şekilde etrafıma bakıyordum.Ardından uzaktan iki tane polisin bize doğru geldiğini gördüm.Şaşkın bir şekilde "Kızlar!Buradan hemen gitmemiz lazım.Polisler..." dedim ve koşmaya başladım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adyali Beckett
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Adyali Beckett


Mesaj Sayısı : 1657
Kayıt tarihi : 21/10/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 4:11 am

Polisleri görünce ince olmanın iyi yanlarını tekrar hatırlayıp hızla koşmaya başladım. Aramızda koşmaya en az alışık olanımız olan Sofie en arkamızdaydı ve nefes nefeseydi. Polisler ise giderek hızlanıyordu. Giderek de Sofie'ye yaklaşıyorlardı. Sürekli arkamı dönüp ne kadar yakındalar diye bakıyordum. Bir polis elini uzatıp Sofie'nin ceketini yakaladığında dayanamadım. ''Bırak onu!'' diye bağırdım, polis neye uğradığına şaşırmıştı. Bu dalgınlıktan yararlanıp Sofie'nin bileğini yakaladım ve en az polisler kadar şaşkın olan kızı çekiştire çekiştire koşmaya devam ettim. Debra bizden çok ilerdeydi, arkasını dönüp bize eliyle 'buradan' işareti yapıp bir yere girdi. Bütün gücümle koşmaya devam ettim. Sonunda Sofie koşmayı akıl edebilmişti de, biraz daha hafiflemiştim. Bu sefer polisler, çok daha kızgın ve bir sürü küfür ederek arkamızdan geliyorlardı, biri copunu sallıyordu. Kesinlikle yanmıştık. Başımı tekrar öne çevirdiğimden durumumuzun o kadar da kötü olmadığını gördüm. Debra'nın girdiği yere çok yaklaşmıştık. Gücümün son damlalarını harcayarak dükkandan içeri girdim. Sofie bile bir hayret nidası atmıştı. Burası geniş tavanlı ama küçük bir dükkandı. İçeride hayal edebileceğiniz pembe her şey vardı. Pembe şekerler, pembe bisiklet jantları, pembe blokflütler bile. Gözlerimi kırpıştırıp bu kadar pembenin gözümüzü almasını önlemeye çalışıyorduk. Şaşkınlıktan sıyrılan Sofie bana dönüp ''Sence Ashley-'' dedi, sözü bölünmüştü çünkü büyük bir güç bizi kollarımızdan tutup pembe, yanları tüylerle kaplı bir tahtanın arkasına çekmişti. ''Debra!'' dedim. O ise parmağını ağzına götürdü. ''Şiişt, burada biraz saklanalım, polislerin buraya girmeyi isteyeceğini sanmıyorum.'' dedi. Şeytani bir şekilde gülümsedik birbirimize.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 7:15 am

Lavabodan çıktığımızda hiçbir sorun yoktu. Taki çantamı unuttuğumu anlayana kadar. Çantamı almaya geri döndüm. Tekrar geri geldiğimde ise zor durumdaydık. Polisler arkamızdaydı. Koşa koşa ilerliyorduk ve hızlı koştuğum söylenemezdi. Ash en önde gidiyordu ve Adya'da sürekli bana bakıyordu. Polisin tam beni yakalamak üzere olduğu sırada Adya'nın ''Bırak onu!'' diye bağırmasıyla kurtulmuştum. Ardından Adya bileğimi yakaladı ve yeniden koşmaya başladık. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Adya'da bileğimi baya bir acıtmıştı yani. Hemen sonra Debra'nın girdiği yere bizde girdik. Burası fazlasıyla hemde fazlasıyla pembeydi. Küçükken pembeye ilgi duyduğum söylenebilirdi. Ancak şimdi pembeyi hiç sevmiyordum ki yani burası fazla abartılıydı. Şaşkındım ancak yeniden konuşmaya başladım. ''Sence Ashley-'' dediğim sırada sözüm kesildi ve aniden bir güç bizi bir tarafa doğru çekti. Adya, ''Debra!'' diye bağırırken Debra konuştu. ''Şiişt, burada biraz saklanalım, polislerin buraya girmeyi isteyeceğini sanmıyorum.'' Tek kelime bile etmeden sustum. Polislerin sesimizi duyma riskine katlanamazdık. Dakikalar ardı ardına geçiyordu. Polislerin gittiğinden emin olur olmaz sessizce dışarı çıktık. Hala konuşmuyorduk. Sadece fısıltılar halinde ne yapacağımızı anlamaya çalışırken içeri giren bir adam her şeyi mahvetti diyebilirim. Kalın bir ses ve ardından koskoca bir adam. ''Hey, siz ne arıyorsunuz burada? Yoksa dükkanımdan bir şey mi çalacaktınız? Polis çağırmamı istemiyorsanız hemen her şeyi anlatın!'' Neye uğradığımızı şaşırmıştık. Kızların hiçbiri konuşmuyordu sanırım konuşabilecek durumda da değillerdi. Ben konuşmaya başladım. ''Şey bi-biz dükkkanızın önünden geçiyorduk. Bu renkler yani içerisi çok dikkatimizi çekti bakmak istedik. Yani şey biz bir şey çalmadık.'' dedim. Aklıma geleni sölemiştim ve söylerkende epey zorlanmıştım. Adam konuşmaya devam etti. ''Peki ama bir daha dükkanımın önünden bile geçmeyin. Çıkın hemen dışarı!'' dedi ve bizde büyük bir istekle dışarı çıktık. Ash, ''Hemen buradan uzaklaşmamız lazım. Polis hala buralarda bir yerlerde olabilir. Az önceki adam da neydi ya? Polisi arayacak diye çok korktum.'' Adya onaylarcasına kafa salladı. Hep birlikte adımlarımızı hızlandırdık. Ara sokaklardan birine girdik ve hızla yürümeye devam ettik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kathie Mitchiel Davies
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Kathie Mitchiel Davies


Mesaj Sayısı : 443
Kayıt tarihi : 20/12/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 7:52 am

Dükkandan çıktıktan sonra hızlı adımlarla uzaklaştık.Ploislere yakalanmamak için çok dikkatli davranıyorduk.Devriye gezen bir kaç polis arabasıyla karşılaşsak da yakalanmadan güvenli bir yere gelmiştik.Sonunda dinlenmek için bir banka oturduk.Hepimiz nefes nefeseydik.Ben susamamın yanı sıra acıkmıştım da.Kızlara döndüm ve "Kızlar ben çok acıktım." dedim.Adya hemen atıldı "Ben de." dedi.Sofie "Nerede yiyeceğiz?" dedi.Ben heyecanla "Ben çok iyi bir yer biliyorum.Hadi gidelim." dedim ve oturduğum yerden kalktım.Onlarda kalkıp peşimden geldiler.Kısa süre yürüdükten sonra bir pastanenin önünde durduk.Ben kapıyı yavaşça açtım ve içeri girdim.Kızlarla birlikte cam kenarındaki bir masaya oturduk.Burayı çok seviyordum.Çok lüks bir yer değildi.Ama böreklerini ve pastalarını çok seviyordum.Masaya yerleştikten sonra kızlara "Ne yiyelim?" dedim.İkisinin de yüzünde burayı sevmediklerini belli eden bir ifade vardı.Onlar cevap vermeyince "Ben hallederim." dedim ve yemeklerin olduğu bölüme gittim.Hepimize ikişer dilim pizza ve ikişer tane kurabiye aldım.Aldıklarımla birlikte masaya döndüm ve yemeye başladık.Çok acıktığım için mi bilmiyorum ama çok lezzetli gelmişti.Kızların da çok beğendiği anlaşılıyordu.Hepimiz önümüzdekileri bitirdikten sonra bir de çikolatalı pasta istedik.Gerçekten günün en güzel kısmı bu yemeklerdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adyali Beckett
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Adyali Beckett


Mesaj Sayısı : 1657
Kayıt tarihi : 21/10/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimeÇarş. Nis. 27, 2011 8:34 am

Nefes almadan lokmaları ağzıma tıkmam karşısında Sofie kıkırdadı. Bu maceranın beni ne kadar acıktırdığını anlayamamıştım, üstelik yemekler de harikaydı. ''Adya, biraz yavaş! Bu kadar hızlı yerken nasıl bu kadar zayıf kalabiliyorsun?'' Başımı kaldırıp ona bakmadım bile, sadece ikinci bir çikolatalı pasta istedim. Ağzım sonunda boş kalınca bir peçeteyle sildim ve Debra'ya sırıttım. ''Artemis aşkına, bizi rezil ediyorsun.'' diye homurdandı Debra. Benim ise gülümsemem daha da genişlemişti. Pastam gelince kocaman gözlerle ona odaklandım ve derin bir nefes alarak yemeye başladım. Sofie hala gülüyordu, sanki bunun komik bir yanı varmış gibi. Zaten kamptaki Zeus masasında da böyle yerdim ama kardeşlerim buna alışmışlardı. Ayrıca kardeşim olduğu için bir kabulleniş de vardı sanki onların bu durumunda. O kadar da uzun sürmeyen bir bekleyiş sonunda masadan kalktık. Hesabı Ashley aldı ve ona uzun uzun baktıktan sonra, bana ters bir bakış fırlattı. Çok yemiştim sanırım. ''Önemli değil kızlar, ben öderim.'' dedim. Zaten yeterince param vardı, teyzem bana oldukça fazla para yolluyordu. Cebimden yanıma aldığım parayı çıkarttım. Hiçbir zaman kendi alışverişimi kendim yapamamıştım, kampa gittikten sonra da hiç ölümlü paralarıyla uğraşmam gerekmemişti, bu yüzden kasiyerin gözleri kocaman açıldığında ona bön bön baktım. ''Bir sorun mu var?'' Kasiyer zar zor konuştu. ''B-bence, yanınızda bu kadar nakit taşımasanız iyi olur. Peşinize oldukça kişi takılabilir.'' Kasiyere, onun bilmediği ama benim bildiğim bir espriye gülercesine gülümsedim. ''Siz merak etmeyin, kendimi savunabilirim bence.'' Lokantadan çıktığımızda New York'un havası beni inanılmaz derecede rahatlattı. Tabii ki hala Londra burnumda tütüyordu ama, sanki buraya alışmaya başlamıştım. ''Eee, şimdi nereye?'' dedi Debra, yine lider konumunu üstlenerek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimePaz Mayıs 01, 2011 4:35 am

Ash bizi bir pastaneye getirmişti. Adya ve ben burayı pek sevmemiştik. Yüzümüzden de belli oluyordu zaten. O yüzden Ash bize öncülük ederek yemeklerimizi getirdi. Aslında çok acıkmıştım. Ash'in getirdiği pizza ve kurabiyeleri hızla yemeye başladım. Ama belliki aramızda en çok acıkan Adya'ydı. Lokmalarını hızla yutuyordu. Üstüne üstlük çikolatalı pasta bile yemişti. Kendime engel olamıyor Adya'ya sürekli gülüyordum. Sonunda yemek faslı bitti ve hesabı istedik. Hesabı alan Ash olmuştu ve gördüğü gibi elinden bırakmıştı. Demek ki hesap baya kabarıktı. Ardından hesabı hemen Adya aldı ve kasiyerin yanına giderek ödedi. Sonra pastaneden çıktık ve New York sokaklarında yürümeye başladık. Uzun bir yürüyüş ve sessizliğin ardından Ash konuşmaya başladı: ''Eee, şimdi nereye?'' Kıkırdayarak karşılık verdim: ''Yemek yedik, enerji topladık. Bunun üzerine birkaç canavar buharlaştırsak hiç fena olmaz.'' dedim. Adya'da hemen cevap verdi: ''Bence de. Biraz dolaşalım, belki canavar bulabiliriz.'' dedi. Ardından yine yürümeye başladık. Akşamüstü olmuş. Yollar daha fazla kalabalıklaşmıştı. İşten çıkan insanlar arabalarıyla evlerine doğru yol alırken trafiğin gürültüsü çekilmez olmuştu. Trafikten uzaklaşarak ara sokaklardan birine girdik. Canavar bulmak umuduyla yürürken, hiç şaşırmadığımız bir şey oldu. Bu boş ara sokakta karşımıza orta boy bir canavar çıktı. Kolayca avlanabilecek türden bir şeydi. Hızla kılıcımı çıkarırken, Ash ve Adya ok-yay takımını çıkarmıştı. Canavar hızla bize gelirken biz de canavara doğru saldırdık. Bir iki hamlemizle birlikte canavar buharlaşmıştı. Hemen sonra hızla o sokaktan uzaklaştık. Sesleri duyan insanların bizi görmesi hiç iyi olmazdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kathie Mitchiel Davies
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Kathie Mitchiel Davies


Mesaj Sayısı : 443
Kayıt tarihi : 20/12/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimePtsi Mayıs 02, 2011 1:04 am

Kolayca hakladığımız canavarınm ardından hızla ara sokaklara daldık.Yeterince uzaklaştığımızı anlayınca durduk ve nerede olduğumuzu anlamaya çalıştık.Yorgun bir şekilde "Nereye geldik?" dedim.Kızların da nerede olduğumuzu bilmediği belliydi.Sofie çaresizce "Bence artık dönelim çok geç oldu?" dedi.Adya "Nasıl döneceğiz? Nerede olduğumuzu bile bilmiyoruz ki." dedi.Adya'ya katılıyordum.Pegasuslarımızı bulmamız lazımdı.Sofie "Önce şu sokaktan çıkalım,sonra pegasuslarımızı buluruz." dedi.Ardından hep birlikte ana yola çıktık.
Çevrede bir sürü insan koşuşturuyordu.Onların arasına karıştık ve pegasuslarımızın olduğu yeri bulmaya çalıştık.Maalesef uzun süre dolaşmamıza rağmen onları bulamadık.Adya "Şimdi ne yapacağız?" dedi.Sofie "Bence birilerine alışveriş merkeziin yerini soralım.Gezmeye orada başlamıştık." dedi.Sonra kime soracabileceğimizi düşündük.Az ileride telefon kulübesinin yanında bir adam bekliyordu."Bence şuradaki adama sorabiliriz." dedim ve adama doğru yürümeye başladım.Adamın yanına vardığımızda çekinerek "Bakar mısınız? Alışveriş merkezi nerede?" diye sordum.Adam kafasını bize doğru çevirdi ve ifadesiz bir şekilde bakmaya başladı.Ben acaba sağır mı diye düşündüm.Biz onun cevabını beklerken aniden yüzünde sinsice bir gülümseme belirdi.Ben ise şaşkın ve ürkmüş bir şekilde Sofie ve Adya'ya baktım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adyali Beckett
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Adyali Beckett


Mesaj Sayısı : 1657
Kayıt tarihi : 21/10/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimeSalı Mayıs 17, 2011 1:28 am

Adama bakınca gözlerim kocaman oldu. Tehlike işareti. ''Dikkat!'' diye bağırıp Charleen ve Debra'yı kenara ittim. Adam şekil değiştirdi ve bana bir pençe geçirdi. Gözlerim sımsıkı kapalıydı, ne olduğunu bile göremiyordum. Yüzümdeki kanın kokusunu alabiliyordum, yüzümü buruşturdum. Arkaya doğru birkaç adım attım. Bir elim yüzümdeydi, arkamdan Charleen'in çığlıklarını duyabiliyordum. İlk önce canavarın ona zarar verdiğini düşündüm ama benim adımı haykırıyordu. ''Adyali! Zeus aşkına!'' diye haykırdı Charleen. Onun ayak sesleri ve kılıç sesleri dışında bir şey duyamıyordum. Debra yaratıkla savaşıyor olmalıydı. Ona yardım etmeliydim. ''Adya, iyi misin?'' diye mırıldandı Charleen. Yanıma gelmiş olmalıydı. ''Debra'ya yardım et!'' dedim dişlerimin arasından. ''Ama-'' ''Haydi, haydi!'' Charleen'in gittiğinden emin olduktan sonra kendimi tutmayı kestim. Kesik kesik nefes alıyordum zaten, yüzüm inanılmaz derecede yanıyordu. İleri geri sallanıp Apollon'a dua etmekten başka bir şansım yoktu. En azından bir şifacı gönderebilirdi değil mi? Ah, neler saçmalıyordum ben, tabii ki kimse gelmeyecekti. Ne kadar zayıf düşsem de, bunu belli etmemeye kararlıydım. Babam böyle olmamı isterdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimeCuma Mayıs 20, 2011 7:55 am

Her şey bir anda gelişmişti. Alışveriş merkezinin yerini sorduğumuz adamın bir canavar olduğu üçümüzün de aklından geçmemişti. Adam birden canavara dönüştüğünde şaşkınlığımız biraz daha artmıştı. Üstüne üstlük çok daha büyük bir sorunumuz vardı. Adya feci şekilde yaralıydı. Bir yanda Adya duruyordu ve çok fazla yara almıştı, bir yanda da Ash vardı. Adya yüzünden akan kanlara rağmen hala beni yanından uzaklaştırmaya çalışıyordu. Adya'nın yanında dursam da ona yardım edemeyeceğimi düşünerek hızla Ash'in yanına gittim. Son derece hızlı bir şekilde, canavarla mücadele ediyordu. Hemen kılıcımı çıkararak ben de canavara saldırdım. Ash de canavara saldırmakla meşguldü. Birkaç darbemizle birlikte canavar yavaşça buharlaştı. Hemen Ash'e dönerek konuşmaya başladım. ''Ash, Adya'nın durumu hiç iyi değil, hemen yanına gitmemiz lazım.'' dememle birlikte Adya'nın yanına doğru ilerledik. Adya'nın yüzünden akan kanlar her tarafına doğru yayılıyordu. Ash şaşkınca Adya'ya bakarken, titrek bir sesle konuşmaya başladı. ''Adya, sen iyi misin?'' Adya'nın nefes alışverişleri hızlanmıştı ve zar zor konuşmaya çalıştı. ''Fazla kötü değilim, tek istediğim hemen kampa geri dönmek.'' Ash ile birlikte hemen Adya'nın bir kolundan tuttuk. Bu halde ne kadar fazla dikkat çeksek bile şu an için en önemli şey Adya'nın iyi olmasıydı. Adya'ya destek olarak sokakta yürümeye başladık. Tek umudumuz hemen pegasuslarımızı bulmaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kathie Mitchiel Davies
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Kathie Mitchiel Davies


Mesaj Sayısı : 443
Kayıt tarihi : 20/12/10

Okların Arasındaki Serüven  Empty
MesajKonu: Geri: Okların Arasındaki Serüven    Okların Arasındaki Serüven  Icon_minitimeC.tesi Mayıs 28, 2011 9:11 am

Adya'nın kollarından tutup yürümeye başladık.Hepimiz bir an önce pegasuslarımızı bulup kampa dönmek istiyorduk.Alışveriş merkezinin önüne vardığımızda pegasuslarımızın orada beklediğini gördük ve hızla yanlarına gittik.Adya'yı güçlükle Royces'a bindirdikten sonra biz de pegasuslarımıza bindik.
...
Kampa vardığımızda hava kararmak üzereydi.Daha fazla geç olmadan Adya'yı pegasusundan indirip revire götürdük.Yüzü çok kötü görünmüyordu ama kanaması vardı.Oradaki görevli bizim yapacağımız bir şey olmadığını söyleyince,Charleen ve ben kulübelerimize gitmeye karar verdik.Adya'nın elini güven verici bir şekilde sıktıktan sonra kulübeme dönmek için revirden çıktım.
Gerçekten yorucu bir gün olmuştu ve hemen uyumak istiyordum.Bu yüzden kulübeye varır varmaz kendimi yatağıma bıraktım ve uykuya daldım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Okların Arasındaki Serüven
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Kamp Dışı :: New York :: Manhattan-
Buraya geçin: