Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Amphitrite'nin incileri (2)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cornelia Fackrell
Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Cornelia Fackrell


Mesaj Sayısı : 871
Kayıt tarihi : 03/10/10

Amphitrite'nin incileri (2) Empty
MesajKonu: Amphitrite'nin incileri (2)   Amphitrite'nin incileri (2) Icon_minitimePerş. Nis. 07, 2011 5:55 am

Kulübeden çıkarak sahile doğru ilerlemeye başladım. Uzun zamandır babamın yanına gitmemiştim ve o da görmek için hiç uğramamıştı. Bu yüzden hem ona kızgındım, hem de bu incinin bizim kulübe de ne aradığını merak ediyordum. Derin nefes aldım ve sahilin kıyısına gelince durdum. Gidip gitmemek konusunda hala kararsızdım, ne de olsa dediğini yapmak zorunda değildim, ama onu kıramazdım da. Ne kadar babama kızgın olsam da. Derin nefes aldım ve suya atlayarak yüzmeye başladım. Aslında başka bir melez olsa asla bu kadar hızlı gidemezdi ama kolyem saysinde üzerinde durduğum dalga beni babama doğru götürüyordu. Etrafıma bakındıktan sonra baya ilerlediğimi fark ederek dibe daldım. Babamın sarayına yaklaşmıştım. Artık denizin dibini ezberlemiştim. Birden bire kendimi beklemediğim bir şekilde çok huzurlu ve neşeli buldum. Su bana iyi geliyordu ve eski neşeli halime dönmeme yardımcı oluyordu. Gülümsedim ve babamın sarayına adımımı attım. Burayı özlemiştim, uzun zamandır uğramamamın etkisi çoktu. Kapıdaki deniz atları beni görünce gülümseyerek selam verdiler ve kapıları açtılar. Evet, aslında hala bana da çok tuhaf geliyordu deniz canlılarıyla konuşmak falan. Ama yine de çokta güzeldi. İçeri girdiğimde direk ana salona yöneldim. Babamın beni daha doğrusu bizi orada beklediğini tahmin edebiliyordum. Ama kardeşlerimi onun istekleri için çok (!) önemli değilse çalıştıramazdım.
İçeri girdiğim sırada tam da beklediğim manzarayla karşılaştım. Babam tahtında oturmuş bizi bekliyor, Amphitrite de babamın yanında oturuyor ve babamın başının etini yiyordu. Amphitrite'ye bakmadan babama dönüp eğilerek selam verdim ve yanına doğru ilerledim. Babam ilk başta tek geldiğimi görünce şaşırsa da ardından bunu benden beklediğini fark etmiştim. Eh, en çok tanıdığı çocukalrından birisiydim ve bu kadarını da tahmin etmeliydi. Amphitrite bana gözlerini dikmiş bakarken hiç ona dönme zahmetinde bulunmuyordum. Eğer onunla konuşursam biliyordum ki kavga edecektik ve bende bunu istemiyordum. En azından babama daha sakin olacağıma dair söz verdikten sonra. Derin nefes aldım ve babama "Bizi neden buraya çağırdın baba?" diye sordum. Bizi demiştim çünkü kardeşlerimi de çağırdığının farkındaydım. Babam her zamanki bir şey belli etmeyen yüz ifadesi ile bana baktı ve "Sizden bir şey isteyecektim kızım. Ama tam da tahmin ettiğim gibi sadece sen geldin ve kardeşlerini getirtmedin." dedi. Sitem yapar gibi konuşuyordu ama açıkçası umrumda değildi. Amphitrite'ye kızgın bakışlar atarken babama dönerek "Kardeşlerimi ayak işlerinizde çalıştırmanıza izin vermemem çok normal değil mi baba?" diye sordum. Bu sefer kızgın bakışlar atan babamdı yine de bir şey demedi bana. Derin nefes aldım ve cebimdeki inciyi elime alarak onlara gösterdim ve "İstediğiniz şey sadece bu mu? Yoksa daha da fazla bir şey mi istiyorsunuz?" diye sordum. Bu işin içinde Amphitrite'nin de olduğunu biliyordum ve bunu anlamam hiç de zor olmamıştı. Babam başını salladı ve inci'yi istercesine avcunu açtı. İnciyi avucuna bırakınca babam onu bir haritaya dönüştürdü. İşte şimdi olayı gerçekten anlamamıştım. Bu harita ile ne yapacaktım ki? "Kızım, tanrıça Amphitrite'nin 5 incisi daha kayıp ve bu da sana yol gösterecek harita. Lütfen benim için o incileri en kısa sürede bul. O inciler bunlardan emin ol daha değerli." dedi ve elime harita ile başka bir inci verdi. Bu daha sade görünüşlü bir inciydi. Kulübede bulduğumuz kadar güzel parıldamıyordu. "Harita sana incilerin yerlerini ve ne kadar yaklaştığını gösterecek. Sonunda 5 inciyi de bulduğunda incileri harita da gösterildikleri yere koy ve bana seslen. Ben haritayi alırım. Sende bu inciyi kullanarak kampa dönersin." dedi. Bu benim sinirimi iyice zorluyordu. Yani Amphitrite için mi beni koşturtacaktı? Bunu yapacağımı nasıl düşünmüştü? Kızgınlıkla Amphitrite'ye ve babama bakarak "Ben bu görevi yapmam, daha doğru düzgün bir şey bile değil. Sadece inci peşinde koşmak. Git baba kendine başka bu görevi yapacak birini bul." dedim ve arkamı dönerek kapıya doğru ilerlemeye başladım. O sırada arkamdan duyduğum ses beni durdurmaya yetmişti. "Gerçekten beni tersleyip görevi reddedecek misin kızım?" Bunu yapacak mıydım? Evet, Amphitrite'yi sevmiyor olabilirdim ama onun yüzünden babamı tersleyip aramızı bozabilir miydim? Hayır, bunu yapamazdım, yapmamalıydım. Babama dönüp tekrar geri doğru yürüyerek elinden harita ve inciyi alarak "Peki baba bu görevi yapıcam ama yalnızca sen istediğin için. En kısa zamanda incileri bulup sana geri yollayacağım." dedim ve babamın yüzündeki gülümsemeyi görünce selam verip çıkışa doğru ilerledim. Salondan çıkıp haritaya baktığımda ilk yerin orman olduğunu görerek huzursuzluk ile iç çektim. O kocaman ormanda nasıl bulacaktım ben o küçücük inciyi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Amphitrite'nin incileri (2)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Deniz :: Poseidon'un Krallığı-
Buraya geçin: