Evet sonunda el işleri alanına gelmiştik ve heykel yapacaktık. Heykel yapmaktan çok anlamasam da bir kere deneyecektim, en azından şansımı deneyecektim. Era ile heykel malzemelerinin yanına gittiğimizde heykel yapmaya başladık. Daha doğrusu Era başlamıştı, ben hala ne yapacağımı düşünüyordum. Derin nefes aldım ve ardından annemin heykelini yapmaya karar verdim. Aslında bunu yapmam hem çok zor, hemde kolay olacaktı. Kolaydı çünkü annem bana benziyordu ve kendimi yapacak gibi bir şeydim, ama annemin o yüz hatlarını falan yapmak gerçekten de zor olacaktı. Yavaş yavaş heykeli yapmaya başladım. Ben oldukça küçük bir heykel yapıyordum ve Era da benden daha güzel bir şeyler yapıyordu. Acaba bu konuda eğitim alıp almadığını merak ettim. Bir süre geçtikten sonra "Sen bu heykel yapımından ders mi alıyorsun?" diye sordum gülerek. Gülüyordum çünkü bana garip geliyordu. En azından ben heykel yapmak yerine gitar çalıp şarkı söylemeyi tercih ederdim. Eh, ne de olsa o konuda da ustalaşmış sayılırdım, kampa gelmeden önce süper bir grubum vardı. Sonunda Era başını heykelden kaldırdığında bana dönerek "Evet ders alıyorum." dedi. Aslında bu çok hoştu ama sadece gülümsemekle yetinerek sorumu yeniledim. "Peki kimin heykelini yapıyorsun?"