Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Kronos'un Çağrısı./2 | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Kronos'un Çağrısı./2 Salı Nis. 05, 2011 8:28 am | |
| Kronos'un söylediklerinden sonra Kate şoka uğramış gibiydi. Aaron'un Kate için önemli olduğunu bir bakışta anlamıştım. Acaba Kate'nin sevgilisi miydi? Hiç sanmıyordum... Çok üzülmüştü ama onun sevgilisi olduğunu sanmıyordum. Çok yakın bir arkadaşıydı. Belki de kardeşiydi, kim bilir? Fakat bunu şimdilik Kate'ye sormamaya karar vermiştim. "Haydi, ne bekliyorsun Kate? Umarım çantanı getirmişsindir." Kate şaşırmış gözlerle bana bakıyordu. Belli ki geleceğimi hiç düşünmemişti. Aslında ben de düşünmemiştim. Ama bu onun olduğu kadar benim de görevimdi. Romalı bir melez kayıptı. Kate bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Bakışları bir süre sonra değişti. Sinirli gözlerle bana bakıyordu. Sessizlik uzadıkça sıkılmaya başlamıştım. En sonunda dayanamadım ve konuşmaya başladım. "Yapma ama! Romalı melez kayıp! Eğer sen arkadaşını kurtaracaksan ben de bir Romalıyı kurtaracağım. Buna karışamazsın." Kate hala sinirli ve şaşkın gözlerle bana bakıyordu. "Yani ben de geliyorum! Zeus aşkına, çok fazla konuşturdun beni! Haydi, labirente girmemiz lazım." Kate istemeye istemeye razı oldu ve labirentin girişine doğru ilerledik. Dip dibe gitmek istemiyorduk ama birbirimizden de fazla ayrılmıyorduk. Uzun ve zorlu bir yolculuk olacaktı ve ikimizin de birbirimize güvenmemiz gerekiyordu. Labirentin girişine geldiğimizde derin bir nefes aldım. Kate duvarı incelemeye koyuldu. En sonunda bir yere dokundu ve yeşil bir işaret çıktı. Bu yunancadaki "Delta" harfiydi. Labirent açıldı ve içeri girdik. İçerisi çok karışıktı ve bunu anlatmak gerçekten çok zor. Birkaç metre ilerledikten sonra tamamen kaybolduk. İkimizin de sinirleri çok bozuktu. "Bu kadar da gergin olma. Arkanda şimşek hızında bir Romalı var. Ha ha ha!" Kate bıkkın gözlerle bana baktı. Ne yani, hiç konuşmayacak mıydık? "Kate, üzgünüm ama bütün yol böyle geçmez." | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: Kronos'un Çağrısı./2 Salı Nis. 05, 2011 10:15 am | |
| Transa girmiş gibiydi. Aaron, yenilmezdi. Şu ana kadar, kurtaran kişi o olmuştu her zaman. Öyle baygın görmek... Ağlamak istiyordu aslında. Satürn, kim bilir neler yapacaktı arkadaşına. Bu oyunlarından biriyse ne olacaktı peki. "...Gergin olma. Arkanda şimşek hızında bir Romalı var. Ha ha ha!" Dinlemiyordu, duyamıyordu Marcus'u. Dalga geçmek istemiyordu. Aaron, o haldeyken, nasıl gülebilirdi ki? Nasıl eğlenebilirdi? "Kate, üzgünüm ama bütün yol böyle geçmez." Başını salladı sadece. Bir an için, elinin tersi ile, gözünde birikmeye başlayan göz yaşlarını sildi. Labirente girdiklerinin, az çok farkındaydı, normal zamanda olsa... Dikkatli olurdu, soğukkanlı ve disiplinli. Ama şimdi, çok güçsüz hissediyordu kendini. Etrafını görecek gücü bile zor buluyordu. Robot gibi, transa girmiş gibi yürüyordu. Aaron'un onu bu kadar etkileyeceğini düşünmemişti hiçbir zaman. Marcus, sıkıldığını ve konuşmasını istediğini belirten cümleler kurarken, Katherine önüne bakıyordu. Sonra birden durdu. "Nasıl bulacağız onu? Sadece beş gün var Marcus! Koskoca labirentte, onları nasıl bulacağız? O izleri nerelere koydular?" Kendine engel olamadan bağırmıştı. Sanki Satürn'ü gördüğü anda yaşadığı şok ve üzüntü, şimdi kendisini gösteriyordu. Sağa, sola, gidiyor. Sanki öz kardeşini kaybetmiş gibi davranıyordu. Onu sakinleştirmeye çalışan Marcus'u dinlemiyordu bile. Onu kendine getiren, yüzüne yediği, oldukça acıtan bir tokat oldu. Şaşkın bir şekilde Marcus'a bakarken, onu öfkelendirdiğini görüyordu. Bir eli, tokat yediği için acıyan yanağına giderken, kendine gelmeye çalıştı. Konuştuğunda, daha sakindi, sadece biraz daha ağlamaklıydı. "Ben, ben sadece... Üzgünüm. Onu kaybedemem. O benim kardeşim gibi." Nadir olarak söylediği şeylerden birini söylemişti işte, üstelik Aaron hakkında düşündükleri de yeniden zihnine dolmaya başlamıştı. Bunun getirdiği rahatsızlıkla derin bir nefes aldı, sonra da Marcus'a konuşma fırsatı bile vermeden ilerlemeye devam etti. | |
| | | Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Kronos'un Çağrısı./2 Çarş. Nis. 06, 2011 7:45 am | |
| Kate labirente girdiğimizde mantığını kaybetmiş gibiydi. Sanki her şeyi otomatik yapan bir robottu. Hareketlerinde düşünce yoktu, duygu yoktu... Hiç konuşmuyorduk ve bu yolculuğun, belki de sonu olmayan bu yolculuğun, konuşmadan geçmeyeceğini biliyordum. Kathe konuştuğu zamanda bile kendini avutmak yerine moralini düşürüyordu. Bu gidişle kaybolacaktık ve labirent bizi içine çekecekti. "Nasıl bulacağız onu? Sadece beş gün var Marcus! Koskoca labirentte, onları nasıl bulacağız? O izleri nerelere koydular?" Kathe bağırıyordu. Bu iş böyle olmayacaktı. Kathe'yi kendine getirmem gerekiyordu. Ne kadar istemesem de Kathe'ye bir tokat attım. Tokat onu kendine getirmişe benziyordu. Sinirleri altüst olmuştu. Onun için üzülmeden edemedim. Ne kadar birbirimize uzak dursak da ikimiz de Romalıydık ve Kathe gerçekten de çok iyi bir arkadaştı benim için. "Ben, ben sadece... Üzgünüm. Onu kaybedemem. O benim kardeşim gibi." Aaron için ben de üzülmüştüm. O çocuğu bulmalıydık. Belli ki önemli bir melezdi. Şu işe bakın! Labirentteydik ve tamamen kaybolmuş durumdaydık. Labirentin en eski kısmına gitmemiz gerekiyordu ama elimizde hiçbir ipucu yoktu. Kathe de moralsiz olduğu için hiçbir tahmin yürütemiyordu. Ben şimşek hızında bir keşif gezisi yapmayı düşündüm ama bunu yapıp geri gelene kadar labirent kesinlikle değişmiş olurdu. Eğer birbirimizi kaybedersek de ölmemiz kaçınılmaz olurdu. Kathe'yi avutmaya çalışırken gözüm yerdeki birkaç kumaş parçasına takıldı. Kumaş parçasını elime aldım. Bunu bir yerden hatırlayacaktım. Bu parçayı alıp Kathe'ye gösterdim. Kathe şok olmuş gibiydi. "Bu... Bu Aaron'un..." | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: Kronos'un Çağrısı./2 Çarş. Nis. 06, 2011 8:32 pm | |
| Aaron'un kıyafetinden bir kumaş parçasını bulmak, onun için hiç de iyi olmamıştı. O kötü düşünceler yeniden zihnine dolarken, kendine gelmek gözlerini kapattı ve içinden ona kadar saydı. Gözlerini açtığında, o kötü düşüncelerden kurtulduğu söylenemezdi. Yine de, bağırmak ya da çağırmak gibi deli işlerini bir daha uygulamayacaktı. Şu anda labirentte ve kayıptılar. En azından doğru yoldan gidiyorlardı. "Eğer imkanım olsaydı, Satürn'ü gördüğüm ilk yerde paramparça ederdim. Jüpiter'e hak vermemek elde değil. Kim böyle bir baba ister ki!? Adam çocuklarını yemiş!" Kendi kendine konuşmaya başlamıştı. Bir yanı Satürn'ün bu sözlerine vereceği tepkiyi merak ederken, bir yanı onun bu sözlerini duymasını istiyordu. Elindeki kumaş parçasını sıktı. Arkadaşının bilmesini istiyordu. Onu kurtarmaya geleceğini. "Her neyse. Sanırım ben delirmeden önce, ilerlemeye devam etsek iyi olacak." Marcus'un onaylayan cümlelerini duyduktan sonra kumaş parçasını, pantolonun cebine koydu. İlerlemeye devam ederken, bu sefer daha dikkatliydi. Sanki o kumaş parçasını bulmak, onu cesaretlendirmiş ve yeniden dikkatini toplamayı başarmasını sağlamış gibiydi. "Yeni bir ipucu bulmamız gerek." Konuştuğunda labirentteki ayrımlardan birine gelmişlerdi. "Katherine." Marcus'un sesi ile sağı araştırmayı bıraktı ve sol tarafa döndü. Yeniden kumaş parçası bulmuşlardı. Buna daha fazla dayanamayacaktı. "Bunlar ne yapıyorlar böyle? Yolu bulalım diye çocuğu mu soyuyorlar?" Sesi yine yükselmişti. Eğer başka zaman olsa bu söylediğine gülebilirdi belki. Ama şimdi hem sinirlenmiş, hem de sesini yükselterek canavarların dikkatini çekmişti. "Sesimi alçak tutmalıydım." Diye mırıldandı kendi kendine. Arkasına bir kez baktıktan sonra, sol tarafa baktı. Karanlık olduğu için, hiçbir şey göremiyordu ama kim umursardı ki? "Sence birilerini öldürmüş müdür? Aaron aptal değildir. Asla yalnız dolaşmaz. Bizim gördüğümüz ise sadece o." Başka arkadaşlarının öldürüldüğü düşüncesi, bu sefer onu üzmemişti. Sadece öfkelendirmişti. | |
| | | Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Kronos'un Çağrısı./2 Perş. Nis. 07, 2011 2:43 am | |
| İlk parçayı bulduktan sonra Kathe'nin yüzünde birçok duygudan izler vardı. Sinir, umut ve hatta hiç yaşamadığım onlarca his... Labirentte ilerlerken en eski yerlere doğru gidiyorduk. "Eğer imkanım olsaydı, Satürn'ü gördüğüm ilk yerde paramparça ederdim. Jüpiter'e hak vermemek elde değil. Kim böyle bir baba ister ki!? Adam çocuklarını yemiş!" Tam ona sakin olmasını söyleyecektim ki üstüne hiç gitmemenin daha iyi olacağını düşündüm. Kathe kumaşı deli gibi sıkıyordu. "Keşke yanımızda bir cehennem tazısı olsaydı." diye düşündüm. "Her neyse. Sanırım ben delirmeden önce, ilerlemeye devam etsek iyi olacak." Labirentin içinde ilerliyorduk. Kaç gün olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama iki kere dinlenmek için durmuştuk. Kathe yeni bir ipucu bulmamızı söyledi. Yere baktığımda tozların arasında bir şey duruyordu. Bir kumaş. Kumaşı elime alıp incelediğimde önceki bulduğumla aynı olduğunu gördüm. "Katherine." Kumaşı ona gösterdiğimde sinirlenerek bağırmaya başladı. Bunlar ne yapıyorlar böyle? Yolu bulalım diye çocuğu mu soyuyorlar?" Çok bağırdığını kendisi de fark etmişti. "Sesimi alçak tutmalıydım. Sence birilerini öldürmüş müdür? Aaron aptal değildir. Asla yalnız dolaşmaz. Bizim gördüğümüz ise sadece o." Kathe'nin bu sözleri içimi acıtmıştı. Aaron'u bulacaktık. Kendim için olmasa bile Kathe'ye yardım edecektim. "Kathe, sana karşı dürüst olacağım. Satürn'ün Aaron'un yanındakileri sağ bırakması için bir neden göremiyorum. Üzgünüm." Sözlerim karşısında Kathe yutkundu ama onun bunları kaldırabileceğini biliyordum. Kafamı çevirdiğimde ise şok oldum. Karşımızda Plüton, Neptün ve Jüpiter'in, yani Hades, Poseidon ve Zeus'un heykelleri vardı."Kathe, Kathe bunlara bakarsan çok iyi edersin." Burası eski Roma mimarisi ile döşenmiş bir odaydı. Bir tapınak da olabilirdi. Aslında bu hiç umurumda değildi. Burası bizim için labirentin en eski kısmıydı. "Ha ha ha! Çok etkilendim bücür melezler. Buraya kadar gelmenizi bile beklemiyordum. Ama ne yapabiliriz ki? İşinizi burada bitireceğiz." | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: Kronos'un Çağrısı./2 Perş. Nis. 07, 2011 9:34 pm | |
| Gelmişlerdi. Labirentin en eski kısmına gelmişlerdi. En azından onlar için eski olan kısıma gelmişlerdi. Satürn'ün, burada onları bekliyor olması, saçma gelmişti biraz. Sonuçta, Jüpiter, Neptün ve Plüton'un heykellerinin ve sembollerinin dolu olduğu bu alanda, onlardan nefret eden biri... Bir anda duyduğu ses ile başını sağa doğru çevirdi. Yarı baygın Aaron, oraya atılmış gibi yamuk bir şekilde durmuş, Katherine'nin dikkatini çekmeye çalışıyordu. Gördüğü sahne karşısında, donup kalmıştı sanki. Son günlerde yavaş yavaş hafızasını kazanıyor olabilirdi ama bildiği bir şey vardı ki, onu ilk defa öyle görüyordu. "Aaron!" Dedi, sessiz ama ağlamaklı bir sesle. Cesur ya da güçlü olmak o an en az önemsediği şeydi. Onu bu hale getirecek, neler yaptığını düşündükçe, hem öfkeleniyor, hem de cesaretini kaybediyordu. Şu anda odaklandığı tek şey, Aaron ve onu kurtarması gerektiğiydi. Eğer mantığını kullansa, şu ana kadar onlara bir canavarın saldırması gerektiğini anlayabilirdi. Ama hiçbir şey umurunda değildi. Aaron'u ayağa kaldırmaya çalışırken, Marcus'un ilerideki iki bedene baktığını gördü. "Öldürdü." Aaron'un sesi, o kadar güçsüz çıkmıştı ki, yanında olmasa Katherine onu duyamayacaktı. "Satürn onları öldürdü ve bana bunları izletti." Katherine'nin omzunu o kadar sıkı tutuyordu ki kız kemiklerinin kırılacağını sandı. "Aaron, güçlü ol. Onlar için yapacak bir şeyimiz yok." Bunları diyenin o olduğuna şaşırmıştı. Az önceki Katherine'den eser yoktu şimdi. Sadece arkadaşını korumak isteyen, oldukça öfkeli bir kız vardı. "Marcus, bana hemen ambrosia ver!" Marcus cesetlere bakmayı bırakmış, Katherine'ne yardım etmeye çalışıyordu. "Şu işe bakın. Romalı melezler, sandığımdan da hızlıymış." Üçü de yavaşça başlarını çevirip, gülen Satürn'e baktılar. Ne zamandır onları izliyordu? Dikkatleri dağınık haldeyken neden onlara saldırmamıştı? Ona bu soruları sormak istiyordu. Ama ondan önce, asıl merak ettiği şeyi sordu. "Neden ikimizi de çağırdın buraya? Neden onu sağ bıraktın ve... Diğerleri gibi öldürmedin?" Kısa süreli bir duraksama yaşamıştı ama toparlanmıştı hemen. Satürn'ün onu güçsüz bir kız gibi görmesini istemiyordu. Katherine, yunanlı melezlerden çok daha güçlü ve cesurdu. Arkadaşını bu halde gördü diye, korkak bir tavuğa dönüşmeyecekti. | |
| | | Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Kronos'un Çağrısı./2 Cuma Nis. 08, 2011 1:00 am | |
| Aaron'u gördüğümüzde Kathe resmen yıkılmıştı. "Aaron!" Aaron'un yanına koştu ve durumuna baktı. Ben de ilerideki iki ölü melezi gördüğüm halde sesimi çıkarmamıştım. "Öldürdü. Satürn onları öldürdü ve bana bunları izletti." İçimde müthiş bir nefret büyüdü. Satürn ona arkadaşlarının ölümünü izletmişti. "Aaron, güçlü ol. Onlar için yapacak bir şeyimiz yok. Marcus, bana hemen ambrosia ver!" Cesetleri incelemeyi bırakıp çantamdan ambrosia çıkardım ve Kathe'ye uzattım. Onu kontrol etmem gerekiyordu çünkü şuan kritik bir durumdaydı. Aaron'a fazla ambrosia yedirebilirdi ve Aaron'un küle dönüşmesini hiç istemezdim. "Şu işe bakın. Romalı melezler, sandığımdan da hızlıymış." Dönüp baktığımda Satürn bize sırıtıyordu. Ben ağzımı açamadan Kathe konuşmaya başladı. "Neden ikimizi de çağırdın buraya? Neden onu sağ bıraktın ve... Diğerleri gibi öldürmedin?" Kathe kendine çeki düzen verdi. Satürn buna karşılık yüksek sesli bir kahkaha attı. "Siz ikiniz Romalısınız ve Roma kampıyla Yunan kampını birleştirmenize izin veremezdim. Katherine'nin Aaron için geleceğini biliyordum. Nasıl, tuzağımı beğendiniz mi?" Basınç yükselmeye başladı ve kulaklarım uğulduyordu. Çevreme şimşekler düşürebilecek kadar sinirliydim. Kılıcımı çekip Satürn'e doğrulttum. "Şimdi bizi rahat bırakacaksın Satürn." Söylediklerim kendime bile komik gelmişti. Satürn ise kahkahalarına devam ediyordu. "Ah, tabii ki. Yolu göstermemizi de ister misiniz? Buyurun, drakonlarım size yardımcı olsunlar." Etrafımızı drakonlar çevirdiğinde kılıcımı çektim. Arkama baktığımda Kathe'nin de kılıcını çekmiş olduğunu gördüm. Yaralı haline rağmen Aaron bile bir kılıç bulup savaşmak için hazırlanmıştı. Eğer öleceksem bile bu melezlerle birlikte ölecektim. Eğer buradan sağ çıkarsak ise ilk işim Aaron ile tanışmak olacaktı. | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: Kronos'un Çağrısı./2 Paz Nis. 10, 2011 9:42 am | |
| Bir bu eksikti. Zaten buradan ellerini sallayarak dönebileceklerini düşünmemişti bile. Sadece, drakonları yenseler bile, Satürn'den nasıl kaçacakları onu düşündürüyordu. Bu drakonları öldürmek sorun değil, hatta çocuk oyuncağıydı romalı melezler için. Satürn'ün de bunu bildiğini biliyordu Katherine. Drakonlar saldırıya geçmeden bir saniye önce, aklında Aaron'un ve Marc'ın durumlarını değerlendiriyordu. Değerlendirmesi bittiğinde, aklında yeni bir plan oluşmaya başlamışı bile. Aksi halde en ufak bir şansları dahi olmayacaktı. O sırada az daha başını bedeninden ayırmak üzere olan bir drakon ile savaşmaya başladı. Satürn ise komik bir şey izliyormuş gibi onlara gülerek bakmaya devam ediyordu. Bu, Katherine'nin sinirlerini bozuyordu. Başına gelen kılıçtan kaçmak için eğilirken, arkasından aldığı darbe ile yerde yuvarlandı. Latince, ingilizce ve aklına gelen her dilde lanetler savururken, ayağa kalkmaya çalıştı. Kılıcı ile saldırıları engellerken, arkadaşlarının dövüştüğünü görebiliyordu. Birbirlerine yakın yerlerde dövüşmeleri bunda en büyük etkendi. Yuvarlanarak, her tarafının tozlar ve kirler içinde kalmasına sebep olurken, iki tane drakon, onun peşinden gelmeye devam ediyordu. Duvarlardan birine çarpana kadar yuvarlanmaya devam etti. Biraz sersemlemiş bir şekilde ayağa kalkarken kısa bir sendelemenin ardından, bir kez daha duvara yapıştırıldığını hissetti. Drakonlar, az sonra elde edecekleri zaferle gülümserken, Katherine havaya tekmeler savurmaya başlamıştı bile. Satürn'ün, onun ölümünü izlemek için kendisine döndüğünü ve yüzündeki o bozulmayan iğrenç gülümseme ile baktığını görebiliyordu. Marcus ve Aaron'a seslenmek istiyordu ama onların dikkatini dağıtıp, zarar görmelerini sağlamak gibi bir isteği yoktu. Bu işi kendi başına halletmek zorundaydı. Drakon, elindeki kılıcı Katherine'e saplamak üzereydi. Her şey, ağır çekimde ilerliyor gibiydi. Mızraktan kaçmak için onu tutan kolları biraz zorlayıp yana kaydığında, sivri bir şeyin, karnını sıyırdığını hissetti. Acı, dudaklarını kanatacak kadar ısırmasına ve bağırmasını bastırmaya çalışmasına sebep olurken, bir anda onu tutan kollar çekildi ve Katherine, kendini yerde buldu. Nefes alışı zorlaşmıştı ama dayanmalıydı. Sonunun, yakınında çürümeye yüz tutmuş arkadaşları gibi olmasını istemiyordu. Kılıcı, duvara dayandığında elinden düşürmüştü. Hızlı olduğu için aklına gelen tüm tanrılara teşekkür ederek, canını acıtan çevik bir hareketle kılıcını kaptı ve üzerine atlayan drakonun boynunu kesti. Canavar toza dönüşürken, ikincisi de Katherine'e saldırmak için harekete geçti. Buradan hemen kaçmaları gerekiyordu, yoksa daha fazla dayanabileceğini düşünmüyordu. İkinci drakonu öldürdükten sonra, eli yaralandığı noktaya gitti. Orada yayılan sıvıyı hissettiğinde, gözleri bir an için ona dönmüş olan Marcus'a takıldı. Elini yavaşça kaldırıp kanı gösterdiğinde, Satürn'ün sevincini neredeyse hissedecekti. | |
| | | Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Kronos'un Çağrısı./2 Ptsi Nis. 11, 2011 6:13 am | |
| Satürn üstümüze drakonları saldığında onları alt edebileceğimizi düşünüyordum. Karşıma dört drakon çıktı. Bir tanesi daha yanıma bile gelemeden kılıcımın tadına bakmıştı. Sonraki savaşımı ise kalan üç drakona karşı veriyordum. Kılıçlarımız havaya karışıyordu ve drakonlar birbirleriyle dip dibeydi. Benim etrafımı saracaklarını düşündüğüm için planımı gözümün önüne getirdim. Aralarında boşluğun açıldığı zaman şimşek hızında arkalarına geçecektim. En az ikisini öldürdükten sonra kalanıyla da kolayca ilgilenebilirdim. Aaron ve Kathe'nin ne halde olduğuna bakamıyordum çünkü onlara baktığımda drakonlar ani bir saldırı yapabilirlerdi. Başka bir ihtimal de vardı. Kathe veya Aaron yaralanmış, hatta ölmüş bile olabilirlerdi ve benim de ölmeye hiç niyetim yoktu. Drakonların arasındaki boşluğu bulduğum anda ışık hızına dönüştüm ve arkalarına geçtim. Drakonlar şaşkınlıkla etraflarına bakıyorlardı birincisini toza çevirdiğimde dikkat kesilmişlerdi. İkinci drakon arkasını döndü ve beni gördüğünde silahını kaldırdı. Fakat o kadar çok yaşayamamıştı. Şimdi karşımda sadece bir tane drakon vardı. Onu ellerimle öldürebileceğimi düşünüyordum ama Aaron ve Kathe kötü durumda olabilirlerdi. Drakon karşımda fazla dayanamamıştı ve o da toza döndüğünde dönüp etraftakilere baktım. Aaron iyi durumdaydı fakat Kathe'nin yaralı olduğunu gördüm. Satürn kahkahalar atıyordu ve Kathe elindeki kanı bana gösterdi. Kulaklarım uğuldamaya ve vücut ısım düşmeye başladı. Etrafımda şimşekler çakıyordu. Satürn'ün kahkahaları yankılanıyordu labirentin duvarlarında. Ondan ölesiye nefret ediyordum. Kimse yakın arkadaşım olan bir Romalıyı yaralayamazdı. "Evet, küçük başlangıç şovumuz bittiğine göre artık işinizi bitirebilirim." Kathe'ye ve Aaron'a baktım. Aaron tam gücünde değildi ve kısa bir süre önce yaralı olduğu için ne kadar dövüşebileceğini bilmiyordum. Kathe'ye baktığımda yaralı olduğunu gördüm. Sinirlerim tekrar bozulmaya başladı. "Kathe, Aaron... Çabuk buradan gidin." Kathe ve Aaron şaşkınlıkla bana bakıyorlardı. "Satürn'ü tek başına alt etmeyi mi düşünüyorsun? Hiç şansın yok. Beraber savaşarak ölürüz." Kathe de tam Aaron'a destek verircesine ağzını açacaktı ki bağırmaya başladım. "Kathe, Aaron! Hemen buradan gideceksiniz. Yoksa Satürn'ün beni öldürmesine izin veririm. " Satürn tekrar yeri göğü inleten kahkahaları duyuldu. "Ah, ne kadar duygusal. Aslında sorun şu ki sizin gitmenize izin vermeyeceğim. Üç Romalıyı buldum ve öldürmeden bırakmak olmaz değil mi? Hem siz Romalılar savaşırken ölümün hep iyi bir şey olduğunu düşünürdünüz. İşte şimdi bunu tadacaksınız." Tırpanını çıkardı ve bize doğru yavaşça yürümeye başladı. Yutkundum ve gireceğim savaşın zorluğunu düşündüm. Labirentten çıkamama ihtimalim vardı. Ki bu da çok yüksek bir ihtimaldi. Yine de onların ölmesine izin veremezdi. Aaron'u tutup ittim. "Koşun!" Kılıcımı çekip Kronos'a doğru koşmaya başladım. Arkama döndüğümde Aaron başını salladı ve Kathe'yi de tutarak hızla labirentin içine doğru koşmaya başladılar. Aaron bana teşekkür etmişti. Kılıcımı çıkarıp Satürn'e saldırdım. Titan biçimine henüz bürünememişti. Eğer onunla titan halini almışken savaşsaydım, pardon yaklaşabilseydim, şansım bile olmazdı. Kılıçlarımız havada çarpıştı ve etrafa ozon kokusu yayıldı. Amacım Satürn'ü oyalamaktı. Aaron ve Kathe'ye kaçmak için yeteri kadar zaman ayırdıktan sonra ben de şimşek hızında buradan kaçacaktım. Kronos özel gücümü biliyor olamazdı değil mi? Yoksa biliyor muydu? | |
| | | | Kronos'un Çağrısı./2 | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|