Balkonda güneşin batışını izliyordum. O kadar göz alıcıydı ki... Dışarıda yaşlı bir kadın köpeğini gezdiriyor, küçücük çocuklar top oynuyordu. Kuşların ötüşü kulağıma bir şarkı gibi geliyordu. Birden gözüme bir şey çarptı. Bir çocuğu banka oturtmuşlar sırayla suratına yumruk atıyorlardı. Hiç kimse olaya karışmıyordu. Birşey yapmalıydım. Hemen balkondan çıktım. Oturma odasından geçerken ‘’ Nereye Adam? ‘’ dedi annem. ‘’Dışarı...! ‘’ dedim. ‘’ Ödevini yaptınmı? ‘’ aha. Ödev... ‘’ Şey..ıh. ‘’ ‘’ Hemen odana ! ödevini bitirmeden dışarı çıkamazsın. ‘’ dedi annem. Suratım asık bir şekilde odama döndüm. Birşey yapmadan oturamazdım. Eşkiyaların bir çocuğu dövmesine izin veremezdim. Balkona çıktım. Aşağı inmenin bir yolunu bulmalıydım. ‘’ Aha! ‘’ diye bağırdım. Hemen karşımda bir ağaç vardı. Atlamalıydım. Cesaret kazanmam 5 dakikayı buldu. Biraz geri çekildim ve koşarak ağaca atladım. Az kalsın düşüyordum. Ağacın dalına sımsıkı sarılmıştım. Bir çıtlama sesi geldi. Kendimi yerde buldum. ‘’Ah başım...’’
Çocuğun ağızından kan gelmişti. Hemen bir dal aldım ve çocuklara doğru koştum. Dikenli kısmını en şişko olana batırdım. Diğer çocuklar ağızları açık kalmış bana bakıyorlardı. Hepsi var gücüyle koşmaya başladı. Şişko olan hariç. Şişko bana halsiz bir şekilde yumruk atmaya çalıştı. Hemen arkasına geçip onu yere düşürdüm. Sonra bankta ki zavallı çocuğa elimi uzattım. Çocuk ‘’ Hemen gidelim. ‘’ dedi. İnsan bir teşekkür eder. ‘’ Ne küstahsın.! Seninle hiçbir yere gelmem. ‘’ dedim. Çocuk elimi tuttu. ‘’ Ne yapıyorsun? ‘’ dedim. Kolumu çektim. ‘’ Canavarlar kokunu almıştır. Çok güçlü bir melezsin. ‘’ dedi. ‘’Mel – ne? ‘’ ‘’Melez yani yarı tanrı yarı insan. Anladınmı? ‘’ dedi. Şakamı yapıyor bu salak. Keşke yardım etmeseydim. ‘’ Beyninde bir sorunmu var? Yarı tanrıda nesi?‘’ dedim. ‘’ Hayır beynim yerinde. Bak seni melez kampına götürmeliyiz. Açıklayacak zaman yok. ‘’ dedi. Dediklerinden hiç birşey anlamıyordum. Melezmi? Melez kampımı? Hadi ama... ‘’ Melez Kampıda ne ? Bu bir kamera şakasımı? ‘’ diye bağırdım. ‘’ Bak... Yunan mitolojisini bilirmisin? ‘’ dedi. ‘’ 5 tane yunan mitolojisi kitabı okudum. Ben bilmeyeceğimde kim bilecek? ‘’ dedim. ‘’ Bütün bu tanrılar, satirler hepsi gerçek! Bende bir satirim. ‘’ dedi ve pantalonunu çıkarmaya çalıştı. ‘’ Hooop ‘’ dedim ve elimle onun elini pantalonunun düğmesinden çektim. ‘’ İnandıysan gerek yok. ‘’ dedi ve sırıttı. Ben ona sapık olmaması hakkında şeyler söylüyordum. O sırada ağızını tamamen açtı. Elimle ağızını kapattım. Birşeye bakıyordu... Arkama dönmemle kafamı ağaca çarpmam bir oldu. Yüzüm kan içinde kalmıştı. Başımı kaldırmaya çalışırken bir tane daha darbe yedim. Gözlerimi açmakta zorlanıyordum. O satir canavara bir bıçak sapladı. Canavar acı ile kıvranırken satir bana doğru koştu ve beni kucağına aldı. Canavar satirin kaçmasına izin vermeden kafasına bir tane Ucunda taş olan sopa ile vurdu. Birden etraf karardı. Sesler daha yüksek geliyordu.
***
Uyandığımda bir ormandaydım. Kalkmaya çalıştım ama birisi beni engelledi. ‘’ Yavaş ol. ‘’ dedi. ‘’ Neredeyim ben? ‘’ dedim bitkin bir halde. ‘’ Melez Kampına gidiyoruz.’’ Bir ara duraksadı ve ‘’ Senin adın ne yeni melez? ‘’ dedi. ‘’Adam.’’ Dedim zorlanarak. ‘’ Bende Edmund. ‘’ dedi. Etrafıma baktım. Birşey eksikti. Ah şu salak satir. ‘’ O satir nerde? ‘’ diye sordum. ‘’ Gippi mi? O burada.’’ Dedi ve sonra ‘’GIPPI! ‘’ diye bağırdı. ‘’ Geliyorum. ‘’ dedi gippi koşarken. ‘’ Hadi hazırlan gidiyoruz. ‘’ dedi Edmund. Zorda olsa ayağa kalkabilmiştim.
Bir kaç saat yürüdükten sonra bir yere girdik. ‘’ Buraları avucumun içi gibi bilirim. Ama burası... ‘’ sözümü tamamlayamadım. '' Dehşetmi? '' dedi Gippi sırıtarak. ''Gippi Sen hep salakmısın ? '' diye sordum. Cevap vermedi. Karşımda Melez Kampı duruyordu.