O gün her zamankinden biraz farklı geçmişti.Okula yeni gelen bir kız vardı.İlk görüşte aşk varsa öyle olmuştu.Onu görünce hemen en iyi arkadaşım Leneus'u arka tarafa gönderdim ve öğretmen de kızı yanıma oturttu.Onunla konuşmaya başladım ama biraz utangaç olduğum için düzgün konuşamayıp kekeledim.''M-m-merhaba.''diyebildim ancak.Bana çok sıcak davrandı ve o da benmle konuştu''Merhaba, benim adım Omorfi Kopela''dedi.Sonra bende''Benim adımda Zoi.''dedim.Sonra arkaya gönderdiğim arkadasım bana bir şey söylemek istedi''Zoi sana bir şey söylemem lazım.''dedi.Ama ben ona elimle ''SUS'' işareti yaptım ve konuşmasına izin vermedim ama birkaç saat sonra keşke konuşmasına izin verseydim dedim.Çünkü Omorfi'yle çıkmaya başladığımızda onun yarasamsı bir şeye dönüştüğünü gördüm ve oradan hızla uzaklaştım ve hemen eve gittim.Annem telaşlı bir tavırla''Oğlum iyimisin, bir sorunun mu var?''dedi.Ama ben''Hayır anne, bir sorun yok''diyip yalan attım.Ertesi gün en yakın arkadaşım Leneus'a olanları anlattım ve telaşlı bir yüz ifadesiyle düşüncelere daldı ve bana ''O bir furia, yunan mitolojisindeki yaratıklarından biri ve bu furiayı Gaia'nın gönderdiğini sanıyorum.''dedi ve bana Melez Kampı'nı anlattı.Hemen anneme haber verdik ve bizi hemen Melez Kampı'na götürdü.Yolda giderken bana bütün bu yunan mitolojisini anlattı ve ağzım neredeyse açık kalmıştı.
Melez Kampı'na geldiğimizde Kherion'la tanıştık.Beni yeni gelenlerin gittiği Hermes kulübesine gönderdi ama sınırlar büyülü olduğu için annem giremedi ve olanları Leneus(satir olduğunu yeni öğrendim) olanları anlattı.Kherion bana bir silah verdi bu bir bilezikti.Ona sert bi şekilde vurmamı istedi ve bileziğe sert bi şelkilde vurunca elimde çam ağcından kesilmiş bir yaya dönüştü ve elimde bir ok(okun tamamı ilahi bronzdan oluşuyordu) belirdi.Beni hemen Hermes kulübesine gönderirken''Hermes kulübesine gidip zırhını ve kaskını giy ve sonrada okçuluk dersinin olduğu Apollon kulübesinin yanındaki boş alana git ve derse başla.''diye emir verdi Kherion.Bunu söylemesiyle hemen Apollon kulübesinin yanındaki boş alana gidip dersime başladım orada çok iyi biriyle tanıştım''Merhaba''diyerek söze başladım.Yanımdaki çocukta benim yaşlarımda gibi gözüküyordu.Biraz sessizlikten oda konuşmaya başladı''Merhaba sen yeni olmalısın, benim adım Marco senin adın nedir?''diye sordu ve hemen cevap verdim''Benim adımda Zoi memnun oldum sen Apollon'un oğlu olmalısın okçuluğun çok iyi görünüyor.''dedim.Biraz suskunluktan sonra''Teşekkür ederim.''dedi.Onunla iyi kaynaşmıştık, zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım ama ders bittikten sonra bayağı şey öğrenmiş ve akşam karanlığının bastırdığını fark ettim.Akşam yemeğini Hermes kulübesinin masasında yedim çünkü daha yeni geldiğim için Hermes kulübesinde kalacaktım.AKşam yemeğini yedikten sonra Hermes kulübesini yolunu tuttum yolda giderken elimdeki bileziği birinin almaya çalıştığını fark ettim ve bunun Hermes kulübesindeki birinin olduğunu fark ettim ve bunu neden yaptığını sordum ve oda bana Tanrı Hermes'i tam olarak anlattı ve onun hırsızların, yolcuların ve tüccarların tanrısı olduğunu anlattı ve bu hırsızlığı şaka amaçlı yaptığını söyledi.
Melez Kampı'ndaki ilk günüm çok güzel geçmişti ve birkaç yeni arkadaş edindim ve yatağıma gittim ve garip bir rüya görmüştüm ama bunu sadece Leneus'a anlattım ve bunu zamanı geldiği zaman Kherion'a anlatmamızı söyledi ve bende başımla onayladım.İlk günüm böylece sona ermişti.
Konu: Zoi Anadyontia 
Ptsi Mart 28, 2011 4:54 am
